Kimsenin hastalığından dolayı, “sevinecek-mutluluk duyacak” da değiliz..
Ama kimse, yaptığı zalimlikleri, “hastalık” üzerinden dramatize ederek, suçlarını örtbas girişimine de soyunmasın..
Sözüm kime?
Emekli Orgeneral Ergin Saygun’a ve kızına..
Önce geçmiş olsun diyeyim..
Ergin Paşa, kalp kapakçığındaki bir sıkıntı sebebi ile, dün ameliyata alınmış. Aylardır tahliyesini istiyordu.. “Cezaevinde kalamaz, rahatsızlığı had safhada” deniyordu..
Levent Ersöz gibi, onun da “ölümü an meselesi” deniyordu..
Levent Paşaya da, Ergin Paşaya da bir şey olmadı.. Olmasını da istiyor değilim..Ancak her gün spor yapan, gayet sıhhatli görünen MİT’çi Kaşif Kozinoğlu, ansızın gidiverdi..
“Gidiverdi” diyorum ama. Siz, “götürülüverdi” ihtimalini de yabana atmayın..
Kimin, ne zaman öleceğini bilmemiz mümkün değil..
İşin doğrusu, hastalık üzerinden, kimsenin “vardı-yoktu” tartışması yapmaması..
Hastalığın varlığını da propaganda malzemesi yapmama.. Hastalığın yokluğunu ileri sürerek, “taş gibisin” suçlamasında da bulunmama..
Ama maalesef; kendisine atfedilen suçlara yönelik hakim önünde savunma yapamayanlar, “hastalık” gerekçesi ile tahliye olmayı kurtuluş yolu olarak görüyorlar.. Bu amaçla da, hastalıkları dramatize edilmiş şekilde kamuoyuna sunmayı, metot haline getirdiler..
Dün zirve yapan; “hastalık üzerinden suçları örtbas” girişiminde, bakın neler yaşandı..
Ergin Paşanın kızı Ece hanım, babasının rahatsızlığını, kendilerine destek toplama aracına nasıl çevirdi...
Birkaç yüz takipçiyi ancak bulan twitter hesabından, babasının ameliyatını anbean aktarırken, önceden sözleştiği malum medya da, ameliyatı daha da dramatize ederek bakın milyonlara nasıl ulaştırdı..
Her ayrıntısı ile, özel plan kokan o mesajlarda, bakın neler var:
“ -Tamam! Taze kan bulundu!
-Kan merkezindeyiz. İlk 2 kan uymadı. Üçüncüye bakıyorlar
-Dayan canımın canı! Dayan tosun paşam, geçecek! Geçecek! .
-Uysa da şu kalbimi söküp sana versem.
- Kalpteki virüsü temizlemek yetmeyecekmiş. Kalp kapakçığı çalışmıyormuş, yeni kapak takılacak…”
Olabilir, herkesin kızı, babasının ameliyatında, böylesi duygusal sözler kullanabilir..
Ama bu sözleri, milyonlarla paylaşımının amacı ne acaba?
Bu ameliyatın üzerinden, toplumsal bir destek rüzgarı oluşturarak, “Ergin Paşayı serbest bırakın” mesajı vermek olmasın sakın..
Bana “gerçek amaç” da; tam da o gibi geliyor.. O zaman ben de, geçmiş yıllara gidiyorum..
Ergin Paşaya, şimdi yargılandığı davadaki isnat edilen eylemin arka planında yaşananları hatırlıyorum..
Türkiye’de nice insanlar, Ergin Paşa ve arkadaşları yüzünden, hangi sıkıntıları yaşadılar, hatırlamaya çalışıyorum!
Belki hiçbir yerde yayınlanmamış, ama yüzlercesi birebir yaşanmış diyaloglarda geçenleri düşünüyorum..
Mesela, bir üniversitenin 4. sınıfında okuyan kız öğrencinin, annesi ile yaptığı görüşmeler..
“Anneciğim, şimdi fakültenin kapısına yaklaşıyorum. Sınava çok iyi hazırlandım. İnşaallah güvenlikçileri geçerim. Yoksa mahvoldum annem.. Mahvoldum ben.. Ne olur dua et anne, yapmasınlar bunu bana. Sınıfıma gireyim.. Ne olur anneciğim...”
Bunlar yaşandı..
Ama duymadık.
Bir başka üniversitenin önünden, annesini arayan bir başka kızımızın;
“Bu son şansım anne. Final sınavına giremezsem, bir senem kaybolacak. Dua et anne.. Geçeyim bunu.. Hayır, imtihanı değil. Güvenlikçileri. Güvenlikçileri geçtim mi, sınavı geçerim ben.. Ama çok zor galiba.. Dün üniversiteyi bir paşa ziyaret etmiş. Kesinlikle almayacaklarmış bizi içeri.. Dua et anne, ne olur..” dediğini hiç okuduk mu, bir yerlerde?.
“İstanbul İlahiyat’ta da yasak başlamış. Bu nasıl olur? Orası ilahiyat. Kur’an dersinde başını mı açtıracaklar kardeşimin? Allah korusun.. Yapmasınlar bunu bize.. Yapmasınlar” diyen ağabeyin sözlerini okuduk mu?..
Okuduk m hiçbir yerde?
Evet, bir kalp ameliyatına giren babadan dolayı, kızının yaşadığı duygulardan çok daha dramatiğini, 28 Şubat sürecinde başörtülü kızlar yaşadılar..
Ama onların sesleri duyulmadı.. Duyurulmadı..
Bir paşanın ameliyatını, böylesine dramatizeden önce, unutulmaması gerekenleri hatırlayalım istedim..
Belki birileri bir “özür” diler de..
O mazlum insanların kalp kırıklıkları da, birazcık tamir olur!
Yeni Akit/ Ali KARAHASANOĞLU