Mehmet Özcan / Doğruhaber
Mısır’da devrimin ikinci yıldönümü dolayısıyla düzenlenen protestolar ve şiddet olayları bir türlü dinmek bilmezken, olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısı 60’a yükseldi. Ülkenin istikrara kavuşmasını istemeyen iç ve dış güçler Mısır’ı karıştırmaya devam ediyor. Mursi yönetimi, muhaliflerin sokaklarda tansiyonu yükselterek ülkeyi kaosa sürüklemek niyetinde olduğunu söylerken, muhalif gruplar, Mursi yönetimi devrilinceye kadar eylemlerini sürdüreceklerini belirtiyor. Gelişmeler bu yöndeyken Mısır önemli bir toplantıya da ev sahipliği yaptı. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 12. Liderler Zirvesi, Mısır’ın başkenti Kahire’de üye 40 ülkenin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda Suriye krizi, Mali’deki durum, Filistin sorunu ve Mısır’daki son gelişmeler masaya yatırıldı.
Mısır’daki son gelişmeleri gazetemize değerlendiren İhvan’a bağlı Hürriyet ve Adalet Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Adil Hamid, çıkan olayları siyasi, ekonomik ve sosyal boyutlu olarak üç temele dayandırdı. Adil Hamid, ülkedeki karışıklığın ana kaynağının da Mısır’ın istikrarını istemeyen siyonist israil rejimi olduğunu dile getirdi. İşte Adil Hamid’in sorularımıza verdiği cevaplar:
BAZI ÇEVRELER MURSİ’NİN CUMHURBAŞKANLIĞINI SİNDİREMEDİ
Mısır’daki son gelişmeleri anlatır mısınız, ne yönde seyrediyor?
Şu anda Mısır’daki olayları değerlendirecek olursak, bunun üç temele dayandığını söyleyebiliriz. Bunun siyasi, ekonomik ve sosyal boyutları vardır. Siyasi olarak bilindiği üzere şeffaf seçimler neticesinde Sayın Muhammed Mursi, Mısır Cumhurbaşkanlığı’na seçildi. Bu da tabi bazı çevreler tarafından sindirilemedi bir türlü. Bunun yol açtığı bazı sıkıntılar var. Bunu da aşmanın yolu elbette diyalogdan geçer. Diğer siyasi oluşum ve akımlarla bizim diyaloglarımız, temaslarımız var. Bunu bu şekilde aşmaya çalışıyoruz. Çünkü Mısır toplumunda çok güçlü bir yeri olan İslami akımların toplum içinde az da olsa bazı kesimleri rahatsız ettiği biliniyor. Bu rahatsızlıkların ya da bu yanlış anlaşılmaların giderilmesi noktasında bizim temaslarımız var. Yani Mısır’ın içinde bulunduğu birinci sorun siyasidir. Bunun sindirilme ve bunun kabul edilme problemi var.
EKONOMİDE GÖZLE GÖRÜLÜR BİR DÜZELME VAR
Diğer sebep de ekonomiktir. Tabi siyasi gelişmeler tabiatıyla ekonomik durumu da istikrarsızlaştırıyor. İşsizliği artırıyor, ekonominin rayına oturmasını en azından geciktiriyor. Bu da işsizliğe sebep oluyor. İşsizlik de insanları rahatsız ediyor. Dolayısıyla siyasi bir sorun olan bu durum ekonomik yansımalarından dolayı bu sefer olumsuz bir şekilde bazı sonuçlara sebep oluyor. Ancak her şeye rağmen Mısır ekonomisinde gözle görülür bir düzelme var. Ve bu düzelmenin siyasi istikrara hizmet edeceğini, aynı şekilde siyasi istikrarın da ekonomik istikrara hizmet edeceğini biz biliyoruz. Bu konuda bizim özel bir çabamız ve çalışmalarımız var.
Bir başka sebep de, tabi sosyal sorunlar var Mısır’da. Öncelikle toplumun anlayışında bazı sorunlar var. Değişiklikler sorunlara da sebep oluyor. Tabiri caizse Mısır toplumunda sosyal bir değişiklik var. Bu da devlet otoritesinin yumuşamış olmasının istismar edilmesi durumu var. Yani henüz Mısır halkının devlet kurumlarıyla dengeli bir münasebeti oluşmadı. Önceleri polisten çok korkan Mısır halkı, şu an polisin üzerine gidiyor. Tabi bu bir dengesizliktir. Oysa polisin amacı toplumun huzurunu ve güvenliğini sağlamaktır.
Ama maalesef son zamanlarda cereyan eden bazı hadiseler gösteriyor ki halk, eski rejim döneminde yaşadığı korkuyu atmış üzerinden. Bu güzel; fakat bunun da olumsuz sonuçları var. Güvenliğin sağlanmasında zaafa yol açıyor. Yani Mısır güvenlik güçlerini zor durumda bırakıyor. Şiddete başvurmak çok hassas bir mesele bunu yapmamak da sorunlara sebep oluyor. Bu bakımdan bu durumun hassas bir şekilde aşılması için bir çaba sarf ediliyor. Kısacası Mısır’ın içinde böyle sorunlar var. Ama her şeye rağmen biz biliyoruz ki Mısır’ın dışarıdan bakıldığında imajı değişmiş durumdadır. Daha önce ilişkisini kestiği ya da çok düşük seviyede tuttuğu ülkelerle sıcak temasları var.
TÜRKİYE VE İRAN’LA İLİŞKİLERİMİZ GELİŞİYOR
Örnek vermeniz gerekirse hangi ülkeleri gösterebilirsiniz?
İran ve Türkiye’yi örnek verebiliriz. Örneğin bildiğiniz gibi bizim şu ana kadar İran’la bir ilişkimiz yoktu. Şimdi İran’la en azından temasımız var. İran’la ilişki kurma noktasında önemli adımlar attık. Türkiye ile ilişkilerimiz zaten çok düşüktü, neredeyse yok denecek seviyedeydi. Karşılıklı ziyaretlerle bu ilişkiler önemli bir noktaya gelmiş durumda ve biz bunun daha da ilerleyeceğine inanıyoruz.
MURSİ BU KRİZİ İYİ YÖNETİYOR
Siz, Sayın Mursi’nin ülkedeki krizi iyi yönettiğine inanıyor musunuz?
Tabi ki, elbette. Biz Sayın Mursi’nin bu krizi iyi yönettiğini düşünüyoruz. Bunun da tabii sonuçları/neticeleri vardır. Sayın Muhammed Mursi, başından beri olayları kontrol altında tutuyor. Soğukkanlı bir şekilde, devlet adamlığına yaraşır bir şekilde ülkeyi yönetmeye çalışıyor.
HALKIN BEKLENTİSİ YÜKSEK AMA BU HEMEN OLMUYOR
Tabi bu konuda şunu da vurgulamak gerekir; devrimle birlikte Mısır halkının beklentileri çok yükseldi. Bu da yöneticiler için çok zor durum ifade ediyor. Çünkü beklentiler yüksek olduğu zaman halkı memnun etmek zordur. Hele Mısır gibi imkânları kısıtlı olan bir ülkenin şu aşamada en azından halkın taleplerine, beklentilerine karşılık vermesi tabiatıyla zordur. Bu da idarecilerin karnesine olumsuz yansıyor. Ama buna rağmen biz biliyoruz ki Sayın Mursi, son derece başarılı bir yönetim sergiliyor. Ve halkın taleplerine cevap vermek için çok büyük çaba sarf ediyor. Ve biz Sayın Mursi’nin bunu başaracağına inanıyoruz. Yani Mısır halkının beklentilerinin yüksek olması yönetim açısından en büyük handikap diyebiliriz.
BİZ OLAYLARIN ARKASINDA SİYONİSTLERİN OLDUĞUNU BİLİYORUZ
Ülkeyi kimler karıştırıyor, tam olarak ismini koyabilir misiniz?
Bu tür olaylarda bir usul var biliyorsunuz. Kim en çok bundan yararlanıyorsa bu olayları o tahrik ediyor. Yani biz de baktığımız zaman bu olaylarda en büyük faydayı siyonistlerin elde ettiğini görüyoruz. Mısır’daki istikrarsızlık en çok israil’e, siyonist rejime yarıyor. Tabiatıyla bu, herkesin kabul ettiği bir şeydir. Bu da bize bu olayların arkasında asıl tarafın kim olduğu noktasında net bir fikir veriyor. Biz biliyoruz ki bu olayların arkasında siyonistler vardır. Onlar Mısır’ın istikrarlı olmasını, ayakları üzerinde durmasını istemiyor. Bu nedenle Mısır’da karışıklık çıkarıyorlar. Bunun başka şekillerde tezahür etmesi bir şeyi değiştirmez, önemli olan siyonistlerin ülkemizi karıştırmak istediklerini biliyor olmamızdır.
İHVAN HEM SORUNU YAŞIYOR HEM DE ÇÖZÜM MERCİİNDE GÖZÜKÜYOR
Tüm bu olanlar karşısında İhvan’ın duruşu, tavrı ve stratejisi nedir?
Bildiğiniz üzere İhvan-ı Müslim, Mısır toplumunun önemli bir kesimidir, büyük bir yapıdır. İlginç olan şudur; Müslüman Kardeşler Cemaati, Mısır’da hem sorunu çözme tarafıdır hem de bizatihi sorunu yaşayandır. Yani şu anda Mısır halkının yaşadığı sıkıntıların tümünü cemaatin fertleri tabiatıyla yaşıyor. Bu manada onlar da bu sorundan muzdariptir. Ekonomik sosyal sıkıntıları vardır. Sonuç itibariyle onlar da bu toplumun bir parçasıdır. Fakat İhvan-ı Müslim’inin zorluğu şurada ortaya çıkıyor; onlar aynı zamanda çözüm merciinde gözüküyor. Bu da onların sorumluluğunu artırıyor. İhvan-ı Müslim’in cemaati bu açıdan hem toplumsal olarak hem siyasi ve hatta iktisadi olarak sorun çözüm noktasında üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Dışarıda oluşturulmaya çalışılan kötü imajla da bir taraftan mücadele etmek zorunda kalıyor. Yani şu anda İhvan-ı Müslim’in çok yapıcı ve faydalı bir rolü vardır. Mısır’ın imarı, inşası ve gelişmesi için, kurumların yerleşmesi için İhvan da üzerine düşeni yapıyor.
Sayın Adil Ahmed, teşekkür ediyoruz verdiğiniz bilgiler için.
Ben teşekkür ederim.