İslam dünyasının ve Elâzığ'ın sorunlarına değinen ve çözüm yollarının bulunması gerektiğini belirten Eryılmaz, yaptığı basın açıklamasına darbe anayasasının garabetini dile getirerek başladı.

İslam nurunun yeryüzünü kuşattığı bu zaman diliminde, Ebu Cehil ve Ebu Leheblerin kirli oyunlarının nura engel olmadığı, sadece dine düşmanlık edenleri azgınlaştırdığı, kutsallara saldırının ve istismarın cezai yaptırımının olmadığını vurgulayan Eryılmaz, çirkin olaylara şahitlik ettiklerini vurguladı.

"Türkiye'de kutsal değerlere saldırılara cezai yaptırımın olmaması kabul edilemez"

Eryılmaz, "Kutsal değerleri istismarın da kutsal değerlere saldırının da cezai bir yaptırımının bulunmadığı ülkemizde son dönemlerde çirkin olaylara şahitlik ediyoruz. Bunlardan biri; şeyhlik taslayan bir sahtekârın 12 yaşındaki kız çocuğunu taciziyle ilgili utanç verici olaydır. Daha önce de 'elini öpenin cennete gideceği' iddiası gibi saçmalıklarla gündeme gelen bu din istismarcısının yaptığı rezaletin bazı kesimlerce dine ve dindarlara mal edilmeye çalışılması en az bu sahtekârın yaptığı kadar bir rezilliktir. Bu şahsın, ses kayıtlarını servis eden insanlarla daha öncesinde aynı kahvaltı masasında çekilmiş fotoğrafları, bu şahsın kullanılmak üzere piyasaya sürülmüş bir proje adamı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Biz bu filmi daha önce -28 Şubat sürecinde- defalarca izledik! Milletimizin bu tür tezgâhlara karnının tok olduğu bilinmelidir." dedi.

"Asıl sorun, İslam dininin bir temsil ve otorite merkezinden mahrum kalmasıdır"

Sorunun; temsiliyet makamının olmamasında olduğunu dile getiren Eryılmaz, yaşanan sorunların otorite merkezinden mahrum kalınmasından kaynaklandığını söyledi.

Eryılmaz, "Asıl problem, hilafetin ilgasından sonra, İslam dininin bir temsil ve otorite merkezinden mahrum kalmasıdır. Bu boşluk devam ettiği müddetçe, Mehdilik ve hatta -bugün ilimizde de var olduğu üzere- Peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan veya piyasaya sürülen sahtekârlar, halkın dini duygularını istismar etmeye, cahil taraftarlar bulup kullanmaya, böylece dine ve dindarlara da leke çalmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı.

"Müslüman halkımızı, bu alçakça pervasızlığı gösteren Turkcell'i boykot ederek gereken tepkiyi göstermeye çağırıyoruz"

Kutsal değerlere yapılan ahlaksız yakıştırmalar ve ahlaksız çizimlere tepki gösteren Eryılmaz, Turkcell'i boykot etmeye davet etti.

Eryılmaz, "Diğer bir çirkin olay ise, Erdil Yaşaroğlu isimli şahıs tarafından daha önce çizilmiş, Hazreti Nuh'a yönelik küfür ve hakaretler içeren alçakça karikatürlerin Turkcell Dergilik'te yayımlanmasıdır. Bütün Peygamberler Müslümanların kutsalıdır. Ülkemizde canı isteyenin mukaddesatımıza pervasızca saldırmaya cesaret edebilmesinin nedeni, bu çirkin suçu cezalandıracak bir yasal müeyyidenin bulunmamasıdır. TCK'nın 216. Maddesi, kutsal değerlere hakareti değil, halkın bir kesimini diğer bir kesimine karşı tahrik etmeyi cezalandırmayı içermektedir. Bazı şahıslara hakarete bile ceza öngörülen ülkemizde; Allah'a, dine, Peygamberlere hakareti cezalandıracak bir yasanın bulunmaması kabul edilebilecek bir durum değildir. Bu konudaki sorumluluklarını yetkililere hatırlatırken, Müslüman halkımızı, bu alçakça pervasızlığı gösteren Turkcell'i boykot ederek gereken tepkiyi göstermeye çağırıyoruz." dedi.

"Milletin vekillerine düşen, millete hakaret ve eleştirenleri ihanetle itham etmek değil, eleştirileri dikkate almaktır"

Son zamanlara Elâzığ'ın da gündemini meşgul eden hakaret içerikli söylemlerin ve ideolojik yaklaşımların doğru bir davranış olmadığını ifade eden Eryılmaz, Elâzığ'ı ziyaret edecek olan Cumhurbaşkanından müjdeler beklediklerini belirtti.

Eryılmaz, "Hakaret ve itham içeren diğer bir olay ise son günlerde Elâzığ halkını üzmüş bulunmaktadır. Yakın zamanda 'Sahipsiz Elâzığ' hashtag çalışması ile yapılan paylaşımlar dolayısıyla bir Elâzığ milletvekilinin televizyon kanalında kullandığı 'kansızlık', 'ihanet' gibi ifadeler tepkiyle karşılanmıştır.  Deprem sonrası yetkililerin Elâzığ'ın yanındaki duruşunu ve o günden bugüne yapılanları yok sayarcasına yapılan 'Sahipsiz Elâzığ' paylaşımını yersiz bulmakla birlikte, buna gösterilen tepkiyi de yakışıksız buluyoruz. Hakeza muhalefet partisi milletvekilinin buna cevap verirken Elazığlının kanına parti ideolojisi zerk edici ifadeleri de aynı şekilde yakışıksız olmuştur. Milletin vekillerine düşen, millete hakaret ve eleştirenleri ihanetle itham etmek değil, eleştirileri dikkate almak, haklıysa gereğini yerine getirmek, haksız veya maksatlıysa gereken açıklamayla milleti aydınlatmaktır, millete hizmet etmektir. Özellikle iktidar partisi mensuplarının, 15 Temmuz'dan sonra içerisine girdikleri, her muhalif yaklaşımı ihanetle özdeşleştirme yaklaşımından kurtulmaları gerekmektedir. Bir hafta sonra ilimize teşrif edecek olan Sayın Cumhurbaşkanından Elazığlıların gönlünü ferahlatacak müjdeler bekliyoruz." dedi.

Yaptığı basın açıklamasının son bölümlerinde ise Doğu Akdeniz'de yapılan çalışmalara destek verilmesi ve sosyal/siyasal birliğin sağlanması gerektiğini belirtti. (İLKHA)