Koç Ailesi'nin önemli isimlerinden Suna Kıraç, 79 yaşında hayata gözlerini yumdu. Uzun süredir ALS hastalığı ile mücadele eden Suna Kıraç, Ali Koç ve Ömer Koç'un halası, Rahmi Koç'un kardeşiydi.

TÜRKİYE'NİN EN ZENGİN 13. İSMİ
1.60 milyar dolarlık servetiyle Türkiye'nin en zengin 13'üncü ismi olan Suna Kıraç, 1999'da bir, 2001'de de iki kez solunum yetmezliği teşhisiyle yoğun bakıma alınmıştı.

"BÜYÜK ÜZÜNTÜ İÇİNDEYİZ"
Koç Holding'den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi "Cumhuriyetimizin değerleriyle yetişmiş, gerek iş gerekse toplumsal hayatta başardıklarıyla Ülkemizin sanayi, eğitim, kültür ve sanat alanlarında gelişmesine önemli katkılar sunan, Topluluğumuzun kuruluş yıllarından 2010'a kadar çeşitli liderlik görevleri üstlenen, Koç Üniversitesi, Koç Okulu ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın kuruluşuna öncülük eden Sayın Suna Kıraç'ı kaybetmenin büyük üzüntüsü içindeyiz.

Sayın Suna Kıraç'ı emanet ettiği değerlere bağlı kalarak, ilham veren, vizyoner ve öncü kişiliği ile her zaman hatırlayacağız ve unutmayacağız. Acımız çok derin. Başımız sağ olsun."

SUNA KIRAÇ KİMDİR?
Suna Kıraç, 3 Haziran 1941'de Ankara'da doğdu. Başka görevlerinin yanı sıra Koç Holding Yönetim Kurulu başkan vekili, Vehbi Koç Vakfı (VKV) İcra Komitesi başkanı ve İdare Heyeti üyesi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı kurucu üyesi ve Yönetim Kurulu başkanı, Koç Üniversitesi (KÜ), Türk Eğitim Vakfı ve Robert Kolej Mütevelli Heyeti üyesi, Koç Okulu İcra Kurulu başkanı, TEGV kurucu üyesi ve Yönetim Kurulu onursal başkanı, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmıştır.

Vehbi Koç ve Sadberk Koç 'un Semahat Arsel, Rahmi M. Koç ve Sevgi Gönül'den sonraki dördüncü ve son çocuğu olarak, ailenin Ankara Keçiören'deki bağ evinde dünyaya geldi. İlköğrenimini Ankara'da Türk Eğitim Derneği (TED) İlkokulu'nda tamamladı. 1952 yılında İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ne girdi. Kolejin son sınıfında ABD'ye gidip işletme ve finans okumaya karar verdi ve Pennsylvania Üniversitesi Wharton School of Finance'ten başvurusuna olumlu yanıt aldı. Ancak babası Vehbi Koç'un, "Benim tezgâ­hım en iyi üniversitedir. Seni ben yetiştireceğim" demesi üzerine İstanbul'da kaldı. Ama sadece "Vehbi Koç Üniversitesi"yle yetinmek istemediği, akademik bir eğitim de görmeyi arzuladığı için bankacılık ve finans okumak üzere Robert Kolej'in yüksek kısmına (bugün Boğaziçi Üniversitesi) kaydoldu. Ders seçimlerini iş deneyimine katkısı olacak şekilde yaptı; iş idaresi, muhasebe, bilanço gibi konulara yoğunlaştı.

Ekim 1960'ta Koç Ticaret AŞ'nin Beyoğlu Merkez Han'daki İstanbul şubesinde, babası Vehbi Koç'un yanında çalışmaya başladı. İlk görevi, gelen ve giden evraka bakmaktı. Babasıyla birlikte Koç şirketlerinin idari toplantılarına katılarak, farklı bölümlerde stajlar yaparak, topluluğu ve Vehbi Koç'un çalışma tarzını yakından tanıdı.

1963'te Koç Holding'in kurulmasının ardından Vehbi Koç, Rahmi M. Koç, Bernar Nahum ve Hulki Alisbah'la birlikte holdingin ilk Yönetim Kurulu'nun beş üyesinden biri oldu. 1965'te holdingin genel sekreterliğine getirildi ve beş yıl boyunca bu görevi yürüttü. Aralık 1967'de Koç Holding şirketlerinden Otoyol'un genel müdürü İnan Kıraç 'la evlenen Suna Kıraç, 1970 yılında, İsak de Eskinazis, Bernar Nahum ve Ziya Bengü'yle birlikte Rahmi M. Koç'un başkanlığında oluşturulan Koç Holding İcra Komitesi'ne girdi. Gene 1970 yılında Koç Holding Personel ve İdari İşler Departmanı başkan yardımcılığı görevini üstlendi. 1974 yılında holdingin insan kaynaklarından sorumlu yöneticisi olduktan sonra, terfi ve liyakat konularında grup şirketlerine standartlar getirme­ye, topluluğun kurumsal kimliğini güçlendirmeye çalıştı.

1980 yılında Koç Holding Yönetim Kurulu başkan vekilliği görevine getirilen Kıraç, montajdan ana sa­nayiye geçiş sürecinde önemli kararlara imza attı. 1994'te Koç Holding'in lider şirketlerinden Arçelik AŞ'nin Yönetim Kurulu başkanlığını üstlendi. Yönetimi sırasında gerçekleştirilen teknolojik yatırımlar, kapasite artırımları ve kaliteyi yükseltme çalışmaları, Koç Holding'in sonra­ki yıllarda Arçelik ve Beko markalarıyla dünya çapında bir üretici durumuna gelmesine zemin hazırladı.

Suna Kıraç aktif iş yaşamının 40 yılını verdiği Koç Holding'in gelişmesi, büyümesi, özellikle de kurumsallaşması ve kalıcılaşması için çabalarını sürdürürken, eğitim, kültür, sanat ve sağlık alanlarında önemli girişimlere de imza attı. Vehbi Koç'un ve VKV'nin hayır amaçlı girişim ve yatırımlarına doğrudan VKV'nin sahip çıkması gerektiğini savunarak işletmeci vakıf anlayışının yerleşmesi için çalıştı. VKV'nin benimsediği bu politika 1988 yılında Koç Özel Lisesi'nin (bkz. Koç Okulu), 1993 yılında da Koç Üniversitesi'nin kuruluşuyla meyvelerini verdi. Kıraç her iki eğitim kurumunun vizyonunun saptanmasında ve şekillenmesinde belirleyici rol oynadı.

Kıraç ülke­nin en büyük yapısal sorunu olarak gördüğü eğitim alanında toplumsal sorumluluk da üstlendi. 1995 yılında Türkiye'de bu alandaki en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri haline gelecek olan TEGV'in te­mellerini attı. Vakfın gelişmesine maddi ve manevi büyük katkılarda bulundu. VKV tarafından oluşturulan Suna-İnan Kıraç Eğitim Tesisleri Destekleme Fonu'yla 2001 yılında Antalya Kepez'de kurulan TEGV eğitim parkına Suna-İnan Kıraç Eğitim Parkı adı verildi.

Kıraç kültür-sanat alanında pek çok kişisel projeyi de hayata geçirdi. Eşi İnan Kıraç'la birlikte, 1996 yılında VKV bünyesinde Antalya Kaleiçi'nde faaliyete geçen AKMED'in, 2000 yılında da Kaleiçi Müzesi 'nin kuruluşuna öncülük etti. 2003 yılında eşi İnan Kıraç ve kızı İpek Kıraç'la birlikte kurduğu ve Yönetim Kurulu başkanı olduğu Suna ve İnan Kıraç Vakfı, kültür-sanat alanındaki faaliyetlerini 2005 yılında İstanbul Tepebaşı'nda Pera Müzesi'ni, 2007 yılında da İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nü açarak sürdürdü. Vakıf sağlık alanındaki çalışmaları kapsamında, 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü bünyesinde Nörodejenerasyon Araştırma Laboratuvarı'nın (NDAL) açılmasına da öncülük etti.

Suna Kıraç aktif iş hayatının yanı sıra eğitim, sağlık ve sosyal hizmet alanlarında topluma yaptığı katkılardan ötürü 23 Ekim 1997 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Devlet Üstün Hizmet Madalyası'yla ödüllendirildi. 1995 yılında Galatasaray Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi'ne katkılarından dolayı Galatasaray Eğitim Vakfı Onur Madalyası'nın sahibi oldu. 1999 yılında üstün yöneticilik ve liderlik vasıfları, Koç Holding'e, iş dünyasına ve Türk çocuklarının eğitimine katkıları nedeniyle London Business School tarafından onur üyeliğine kabul edildi. 2001 yılında kişi kategorisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Dostları Onur Ödülü'ne, eğitime verdiği katkılar nedeniyle de KASAKOM'un (Gönüllü Kuruluşlar Ulusal Kadın Sağlığı Komisyonu) Milenyum Gönüllüleri Üstün Hizmet Ödülü'ne layık görüldü. Aynı yıl AKMED'in kuruluşuna ve TEGV'in Antalya Kepez'deki eğitim parkının yapımına katkılarından dolayı Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi'nce Yılın Kadını seçildi. 2008 yılında Boğaziçi Üniversitesi Senatosu tarafından fahri doktor unvanıyla ödüllendirilen Kıraç, İnan Kıraç'la birlikte, 2008 yılında kültürel değerlerin korunmasına katkısından ötürü Skalite Ödülü'nü, 2009 yılında da Pera Müzesi'ni ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nü açarak İstanbul'a yaptığı katkılardan ötürü İstanbul Turizm Onur Ödülü'nü ve Pera Müzesi'ni kurmasından ötürü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Akademi Özel Ödülü'nü aldı.

1989 yılında VKV tarafından Robert Kolej'de yaptırılan, kuruluşuna büyük katkıda bulunduğu modern gösteri sanatları salonuna (Suna Kıraç Hall), 1993 yılında Galatasaray Üniversitesi bünyesinde açılan, kuruluşuna, donatılmasına ve finansmanına öncülük ettiği kütüphaneye (Galatasaray Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi), gene aynı yıl Koç Üniversitesi'nde faaliyete geçen kütüphaneye (Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi) Kıraç'ın adı verildi. Koç Özel Lisesi de (bkz. Koç Okulu) 2008 yılında Suna Kıraç adına Suna Kıraç Liseler Arası Öykü Yarışması'nı başlattı.

2000 yılından beri ALS (amyotrofik lateral skleroz) hastalığıyla mücadele eden Suna Kıraç'ın 2006 yılında Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından yayımlanan ve tüm geliri TEGV'e bağışlanan Ömrümden Uzun İdeallerim Var başlıklı otobiyografik kitabı 100.000 adetin üzerinde satarak yılın en çok satan kitaplarından biri oldu. Kıraç kendisiyle birlikte "bir Ankaralı aile"nin öyküsünü anlatmayı amaçladığı kitabında, hayatta kendisine bulduğunu düşündüğü misyonu ve bu misyonun ülkesi ve ülke gençliği için ne anlama geldiğini ortaya koydu. Hastalığıyla mücadelesini, yaşamayı seçen bir annenin, eşin ve birinci kuşak öncü bir iş kadınının hayatını sayfalara yansıttı. 2016 yılında ikinci baskısı yapılan kitabın devamı niteliğindeki İdealler Gerçekleşirken… Suna Kıraç'ın İzinde 10 Yılın Öyküsü başlıklı çalışma da 2017 yılında gene Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından yayımlandı.