Coronavirus (Covid-19) salgını ile mücadele tedbirleri kapsamında okulların kapatılmasının ardından dijital platformlara taşınan eğitim, Türkiye’de giderek derinleşen fırsat eşitsizliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 31 Ağustos'tan itibaren uzaktan eğitimle başlatılan 2020-2021 eğitim ve öğretim yılında okullar daha çok öğrenciler için EBA üzerinden online ders başlattılar. Ancak online ders uygulamasına katılabilen öğrenci sayısı, öngörülenin çok altında kaldı.
Evlerinde internet, tablet ve bilgisayar olmadığı için online derslere katılamayan birçok öğrenci ise bu süreçte eğitimden geri kalıyor.
Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden uygulanan canlı derslere katılımın az olmasını fırsat eşitsizliğine bağladı.
Online derslere katılımın az olmasının nedenini, öğrencilerin internet erişiminin, bilgisayar ve tabletin olmaması olduğuna dikkat çeken Gök, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir an önce bu eşitsizliği giderecek adımları atması gerektiğini belirtti.
Gök, uzaktan eğitim programının bilgisayar, tablet ve interneti olmayan öğrenciler için olağanüstü zorlukları beraberinde getirdiğini belirterek, öğrencilere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, bilgisayar ve tablet dağıtılması, ücretsiz internet erişimi sağlaması gerektiğini söyledi.
Eğitim-Bir-Sen’in, “Covid-19 Salgınının Gölgesinde Eğitim: Riskler ve Öneriler" başlıklı bir raporu Milli Eğitim Bakanlığına ilettiğini hatırlatan Gök, raporda okulların açılması ile ilgili örgün, uzaktan ve hibrit eğitim gibi 3 seçenek sunulduğunu belirtti.
Yeni eğitim döneminde uzaktan ve yüz yüze eğitimin harmanlandığı Hibrit Eğitim Modeli’nin daha çok ön plana çıktığını belirten Gök, “Uzun bir süredir eğitim öğretimin nasıl devam edeceği yönünde bazı çalışmalar var. Bu konuda farklı fikir beyanları da söz konusu ve biz de bu hususta daha önce bir rapor yayımlamıştık. O raporda Milli Eğitim Bakanlığı'na üç alternatif sunmuştuk. Uzaktan, yüz yüze ve hibrit eğitim yöntemini sunmuştuk. Raporumuzda tüm bunları değerlendirmiş, bir takım çözüm önerilerinde bulunmuştuk. Milli Eğitim Bakanlığı’nın son olarak okullara gönderdiği yazı ile okulların özellikle birinci kademenin okul öncesi ve ilkokul birinci sınıfların açılması kararının alındığını görüyoruz.” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararı gereği çocuğunu okula gönderme, göndermeme tercihinin öğrenci ve veliye bırakılmasını olumlu bulduklarını belirten Gök, “Bir yerden eğitime başlamamız gerekiyordu ve okulların bir yerden mutlaka açılması gerekiyordu. Hijyen, sosyal mesafe ve maske tedbirleri alınarak hayatımızı devam ettirme zarureti ortadadır. Birtakım dersler uzaktan eğitim şeklinde devam edecek, birtakım dersler ise yüz yüze devam etmesi söz konusu. Ben bu kararı olumlu buldum. İlkokul birinci sınıf ve okul öncesi öğrencilerimiz eğitime başlayacaklar. Eğitimde küçük gruplara ayrılacaklar. Sosyal mesafeye uygun, okulun fiziki şartları gözetilerek bu öğrenciler küçük gruplar şeklinde sosyal mesafe ve diğer kurallara daha da dikkat edilebilecek şekilde sıkı tedbirleri alınarak eğitim görecekler. Ben bu sürecin hayırlı olmasını diliyorum.” ifadelerini kullandı.
Pandemi sürecinde uzaktan eğitimin bir şekilde devam ettiğini belirten Gök, “Uzaktan eğitim devam ediyorsa alınması gereken tedbirler söz konusu. Özellikle de dar gelirli çocuklarımızın fırsat eşitliğine ulaşabilmesi açısından mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Bilgisayar, tablet ve internet desteği bunun başında geliyor. Bir ailede 5 çocuk iki çocuk okula gidiyor ama bir tane bilgisayar var. aynı şekilde hiç interneti imkânına sahip olmayan ailelerimiz var. Dolayısıyla özellikle dezavantajlı bölgelerde yaşayan evlatlarımızın bir şekilde bu süreçte desteklenmesi gerekiyor. Eba'nın ve uzaktan eğitimin altyapısının mutlaka güçlendirilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Okullarında bu anlamda öğretmenlere her türlü desteği sağlaması gerektiğini belirten Gök, “Hijyen tedbirleri açısından personel ihtiyacının bir an önce giderilmesi gerekiyor. Okullara da mutlaka bu noktada bütçe ayrılması gerekiyor. Bu bütçenin okullarının inisiyatifine sunulması gerekiyor. Bunun dışında da alınması gereken birçok tedbir var. Bunların sağlanması gerekiyor.” diye konuştu.
Sağlık çalışanlarında başlayan tükenmişlik sendromunun eğitimcilerde de başladığını ifade eden Gök, “Öğretmenler pandemi sürecinde yatıyorlarmış gibi bir algı söz konusu. Öğretmenlerimiz bu süreçte fedakarlıklar gösterdiler. Kapı kapı maske, yardım dağıttılar. Okul idarecilerimiz bu süreci öyle yoğun geçirdi ki onları dile getirmek istemiyorum. Berberlerin kontrolünden tutunda kasapların kontrolüne kadar tüm denetimlere öğretmenler katıldılar. Dolayısıyla öğretmenleri yatıyor gibi bir algıya sokmayı en hafif ifadeyle vicdana aykırı buluyorum. Öğretmenlerimiz bu süreçte çok yoruldular. Artık okullar açıldığından dolayı bu süreçte de özellikle okul yöneticilerimizin ve öğretmenlerimizin artık görevleri ile ilgilenmeleri gerekiyor.” dedi. (İLKHA)