Adil rekabet şartlarının oluşmadığı serbest piyasa koşullarının asla kabul edilemeyeceğini belirten Bayraktar, “Müdahale kurumu piyasayı takip etmeli, gerektiğinde fiyat açıklamalı, piyasayı regüle etmelidir.” dedi.
Ürünün çok olduğu yıllarda müdahale kuruluşunun ürünü alarak depolaması ve az olduğu dönemde de piyasaya arz etmesi gerektiğini belirten Bayraktar, yeni kurulan lisanslı depoların kapasitesinin de artırılması, lisanslı depoların yaygınlaştırılması ve ürün ihtisas borsalarının hayata geçirilmesinin gerekliliğine dikkat çekti.
“Antep fıstığı da fındıkta olduğu gibi alan bazlı destek kapsamına alınmalıdır”
Antep fıstığında yüksek rekolte beklentisinin fiyatların gerilemesine neden olduğunu ifade eden Bayraktar, “Fiyatların çok fazla düşmesinin önüne geçmek için ihracat kanalları zorlanmalıdır. Bu yıl piyasada fiyat istikrarının sağlanması halinde ihracatımız 6 bin tonu, ihracat gelirimiz ise 100 milyon doları aşabilir. Antep fıstığı da fındıkta olduğu gibi alan bazlı destek kapsamına alınmalıdır. Yeni kurulacak bahçelerde ihracata yönelik çeşitler tercih edilmeli, tanıtım faaliyetleri ile ‘Türk fıstığı’ imajı oluşturulmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Bayraktar, çok sayıda Antep fıstığı üreticisinin karşısında az sayıda alıcı bulunduğunu ve bu alıcıların da tekelci bir yapı oluşturduklarına dikkat çekerek, bu tekelci yapının piyasa üzerinde her türlü oyunu oynayarak Antep fıstığı fiyatları üzerinde spekülasyona neden olduklarını belirtti.
“Devlet üreticileri ‘serbest piyasa’ adı altında tekelleşen alıcılara teslim etmemelidir”
Antep fıstığı üreticisine sahip çıkılması çağrısında bulunan Bayraktar, “Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği Antep fıstığını sezon başında ucuz fiyatla alarak stok yapan bu yapı, ürün arzının bitmesiyle birlikte stok yaptığı Antep fıstığını yüksek fiyatlarla piyasaya sürerek haksız kazanç sağlamaktadır. Bu durum başta tatlı üreticileri olmak üzere, fıstığı ham madde olarak kullanan imalatçıları ve tüketicileri olumsuz etkilemektedir. Devletimiz bu durumu net şekilde görmelidir. Devletin üreticilerimizi serbest piyasa adı altında Antep fıstığında tekelleşen alıcılara teslim etmemelidir. Çiftçinin elinden tutmalıdır. Fındıkta olduğu gibi müdahale kurumu piyasayı takip etmeli, gerektiğinde fiyat açıklamalı, piyasayı regüle etmelidir. Ancak bu şekilde piyasa içerisindeki tekelci yaklaşımlar kırılacak, üretici arkasında bir desteğin olduğu bilinci ile daha fazla üretime odaklanacaktır.” şeklinde konuştu.
Bayraktar, 2019 yılında Antep fıstığının periyosite göstermesi sebebiyle rekoltede düşüş yaşandığını ve bu yıl geçen yıla göre daha yüksek üretim beklendiğini belirtti.
“Üretim miktarlarındaki büyük değişiklikler fiyatlarda istikrarsızlığa yol açıyor”
Üretim miktarlarındaki değişikliklerin, fiyatlarda istikrarsızlığa yol açtığını ve bu durumun hem üretici hem de tüketiciye olumsuz yansıdığını belirten Bayraktar, şunları söyledi:
“Antep fıstığı ağacı periyodisiteye bağlı olarak bir yıl ürün verirken ertesi yıl ya hiç vermemekte ya da çok az vermektedir. Bu nedenle üretim bir yıl yüksek, ertesi yıl düşük oluyor. Bu durumda piyasayı kontrol etmek zorlaşıyor.”
“Müdahale kuruluşu ürünü alarak depolamalı”
Ürünün az olduğu yıllarda fiyatın yükseldiğine, çok olduğu yıllarda ise düştüğüne işaret eden Bayraktar, “Ürünün çok olduğu yıllarda bir müdahale kuruluşu ürünü alarak depolamalı ve az olduğu dönemde piyasaya arz etmelidir.” önerisinde bulundu.
2010 yılında 718 bin ton olan dünya Antep fıstığı üretiminin 2018 yılında yüzde 91,5 oranında artarak bir milyon 375 bin ton seviyesine yükseldiğini belirten Bayraktar, “Bu üretimin 551 bin tonunu İran, 447 bin tonunu ABD, 240 bin tonunu Türkiye, 74 bin tonunu Çin, 28 bin tonunu Suriye gerçekleştiriyor.” diye konuştu.
“Antep fıstığı üretiminin yüzde 92’si Güneydoğu Anadolu Bölgesinde üretilmektedir”
Türkiye’de 38 ilde Antep fıstığı yetiştirildiğini ve üretimin büyük bölümünün ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinde gerçekleştirildiğini belirten Bayraktar, “Güneydoğu Anadolu bölgemizde bulunan 9 ilimiz Türkiye Antep fıstığı üretiminin yaklaşık yüzde 92’sini üretmektedir. 2019 yılında Şanlıurfa 31 bin 931 tonluk üretimle ilk sırada yer alırken, bu ilimizi 26 bin 343 tonla Gaziantep, 12 bin 208 tonla Siirt takip etti.” dedi.
“Üretim ve ihracatı artırma potansiyelimiz var”
Bayraktar, Antep fıstığı üretiminde artış yaşandığını belirterek, “Yüksek rekolte beklentisi fiyatların gerilemesine neden oldu. Fiyatların çok fazla düşmesinin önüne geçmek için ihracat kanalları zorlanmalıdır.” diye konuştu.
Türkiye’nin, 2016 yılında 4 bin 709 ton, 2017 yılında 2 bin 706 ton, 2018 yılında 4 bin 776 ton, 2019 yılında ise 5 bin 734 ton Antep fıstığı ihraç ettiğini bildiren Bayraktar, Türkiye’nin Antep fıstığında üretim ve ihracatı artırma potansiyeli olduğunu vurguladı.
“Bu yıl ihracat gelirimiz ise 100 milyon doları aşabilir”
İhracat rakamları ile ilgili de bilgi veren Bayraktar, “2017 yılında Antep fıstığı ihracatımız 45 milyon 430 bin dolar olarak gerçekleşmiştir. 2018 yılında 71 milyon 914 bin dolara yükselen ihracatımız, 2019 yılında 90 milyon 310 bin dolar, 2020 yılının ilk yedi ayında 20 milyon 463 bin dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu yıl yüksek rekolte avantajı ve piyasada fiyat istikrarının sağlanması halinde ihracatımız 6 bin tonu, ihracat gelirimiz ise 100 milyon doları aşabilir.” dedi.
“Girdi fiyatlarındaki artışlardan Antep fıstığı üreticilerimiz olumsuz etkilenmiştir”
Antep fıstığı üreticilerinin en önemli sorunlarından birinin yüksek girdi maliyetleri olduğunu belirten Bayraktar, “Girdi fiyatlarındaki artışlardan Antep fıstığı üreticilerimiz de olumsuz etkilenmiştir. Verilen destekler girdi maliyetlerindeki yüksekliğin yanında yetersiz kalmaktadır. Antep fıstığı da fındıkta olduğu gibi alan bazlı destek kapsamına alınmalıdır.” diye konuştu.
“Verim ve kaliteyi artırıcı önlemler teşvik edilerek üretim kapasitesinin artırılmalıdır”
Verim ve kaliteyi arttırıcı önlemlerin teşvik edilerek üretim kapasitesinin arttırılması gerektiğini ifade eden Bayraktar, şunları söyledi:
“Türkiye’nin mevcut Antep fıstığı bahçelerinde, verim ve kaliteyi artırıcı önlemler teşvik edilerek üretim kapasitesinin artırılması gerekmektedir. Yeni kurulacak bahçelerde ihracata yönelik çeşitler tercih edilmeli, tanıtım faaliyetleri ürün tanıtılmalıdır. Türkiye’de yetiştirilen Antep fıstığı genellikle aroması yoğun, yeşil içli ve lezzetli çeşitlerdir. Ürünün damağa hitap eden bu belirgin özellikleri yapılacak tanıtımlarda öne çıkarılmalıdır. İthalatçı ülkeler ürünü tamamen tüketmekte, stok yapmamaktadır. Ülkemizde ‘var yılı’ ve ‘yok yılı’ arasında belirgin bir fark olmasından dolayı, yok yıllarında dış piyasaya düzenli ürün sunulamamaktadır. Her yıl kaliteli ürününün piyasada bulunabilirliğinin sağlanması ancak lisanslı depolarla mümkün olabilmektedir. Gaziantep’te kurulumu devam eden lisanslı depolar toplam 15 bin ton kapasiteye sahip olmasına rağmen bu yıl ancak 2 bin ton Antep fıstığı alabilecektir. Depoların kurulumu hızla tamamlanmalıdır.”
“Lisanslı depoların sayısı arttırılmalıdır”
Antep fıstığı üreten diğer illerde de lisanslı depoların yaygınlaşması ve ürün ihtisas depolarının hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, “Böylece üretici ürününü yok pahasına elden çıkarmayacak, depoya teslim ettiği ürün için alacağı ürün senedi ile nakit sıkışıklığını da giderebilecektir. Lisanslı depolar ile depolama süresi uzun olan Antep fıstığında, piyasada kaliteli ürünün her an bulunabilmesi, fiyat istikrarı ve üreticimizin yeterli gelir elde edebilmesi sağlanmış olacaktır.” dedi.
Antep fıstığında sulama imkanlarının yetersiz olması sebebiyle verim kayıplarının yaşandığına dikkat çeken Bayraktar, sulama yatırımlarının arttırılması gerektiğini, toprak işleme, gübreleme, budama gibi kültürel işlemlerin etkin bir şekilde ve bilinçli olarak yapılması, uluslararası pazarların ihtiyaçlarını karşılayacak miktar ve kalitede Antep fıstığının üretilmesinin önemine dikkat çekti.
Türkiye’ye kaçak fıstık girişinin engellenmesi gerektiğini ifade eden Bayraktar, “Komşu ülkelerden özellikle de İran’dan kaçak olarak giren fıstık, üreticimizin satış fiyatını etkilemekte, üreticilerimizi zor durumda bırakmaktadır. Kaçak fıstık girişi önlenmelidir.” diye konuştu. (İLKHA)