Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz

Petrol ve doğalgaz stratejik öneme sahip yeraltı kaynaklarıdır. Dolayısıyla, petrol ve doğalgaza sahip ülkeler zengin ülkelerdir. Türkiye’nin son dönemde hız kazandıran jeolojik araştırmalar netice verecek gibi gözükmektedir. Bundan dolayıdır ki, Türkiye çok yönlü problemlerle karşı karşıya kalmıştır. Suriye, Libya, PKK, Yunanistan, Kıbrıs, AB, işgalci israil ve ABD meselelerin hepsini bu minvalde ele almamız doğru olacaktır. Türkiye yeni yeni ayağa kalkmaya başlamıştır. Dışarıdan ve içeriden yapılan saldırıları anlatmaya gerek yoktur.

SURİYE

Suriye’de Türkiye’nin karşısında Esad rejimi ve onun destekçileri, Rusya, PKK/PYD, DAEŞ, ABD ve Fransa bulunmaktadır. Türkiye Rusya ile önemli bir mutabakat yaparsa, ABD hemen PKK/PYD’yi devreye sokarak anlaşmaya çomak sokmaktadır. ABD ile bir mutabakat yapılırsa bu sefer Rusya aynısını yapmaktadır. Türkiye’nin Suriye petrollerine ulaşmasını engellemek için düşman gözüken ABD-Rusya birlikte çalışmaktadır. Son dönem Arabistan ve BAE de Suriye’de Türkiye aleyhine yol almış daha önce karşı durduğu Esed rejimine maddi destek sağlamaya başlamıştır.

LİBYA

Türkiye-Libya anlaşması bölgede dengeleri alt üst etti. Doğu Akdeniz bölgesi, bölgede zengin doğalgaz rezervlerinin keşfedilmesiyle beraber özellikle 2010 senesinden itibaren giderek daha da artan şekilde gündeme geldi. Türkiye’nin, Libya ile yaptığı anlaşma Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Mısır arasında bir kalkan olarak anlaşmayı bertaraf etti. Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın Türkiye’yi Akdeniz’de 41 bin metrekareye hapsetme planları bozulmuş oldu. Dolayısıyla, Libya’da BM tarafından tanınan meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti ve Türkiye’ye karşı yeni bir ittifak kuruldu. Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne karşı savaşan General Hafter’e Rusya, Fransa, Arabistan, BAE ve Mısır destek vermeye başladı. Türkiye’nin Libya doğalgaz ve petrolüne ulaşmasını engellemek için birlikte hareket etmekteler.

AKDENİZ

Akdeniz’deki gerilim Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Oruç Reis gemisi ile hidrokarbon arama faaliyetlerine başlamasıyla tırmandı. Fakat, işgalci israil’de olan bir takım şirketler Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 2003 yılından itibaren münhasır ekonomik bölgesi anlaşmaları imzalaması bölgede yeni gerginliklerin habercisiydi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin sanki adanın tek sahibi gibi davranarak uluslararası ihalelere çıkmaları Türkiye’yi harekete geçirmişti. G. Kıbrıs Rum Kesimi 2007, 2013 ve 2016’da üç ayrı uluslararası ihale gerçekleştirdi. Bölgeye NOBEL, DELEC gibi, British Gas gibi şirketler geldiler. İşgalci israil ve Mısır bölgelerinde büyük gaz yatakları keşfinden sonra Akdeniz’e kıyısı olan tüm ülkelerin iştahı kabardı. Türkiye ise büyük bir tüketici konumunda. Örneğin, yılda tükettiği doğalgaz yaklaşık 50-52 milyar metreküp. Dolayısıyla, Türkiye doğalgaz araştırma yapmasın ve ithal etmeye devam etsin istiyorlar. Dolayısıyla, bu fikri Rusya, Arabistan, BAE, Fransa, Yunanistan, İran ve İsrail desteklemektedir. Ayrıca, Türkiye petrol ve doğalgaz bulduğu an bu ülkeler hem büyük bir pazarı kaybeder hem de güçlü bir Türkiye ile karşı karşıya kalır. Bunu istemeyen taraflar bölgede Türkiye’ye karşı gizli bir ittifak kurdular. ABD ise tüm bu gelişmeleri kontrol etmeye çalışmaktadır. Ayrıca, İsrail’in güvenliğini üstlenen ABD bunu fırsat bilerek Ortadoğu’da işgalci İsrail ile normalleşme süresini hızlandırmış ve nüfuzu olan tüm Arap devletlere baskı yapmaya başladı. ABD’nin himayesinde olan işgalci israil, Mısır, Yunanistan, G. Kıbrıs Rum Kesimi, Fransa, BAE ve kendi menfaatini korumak için uğraşan Rusya ile tek başına Türkiye mücadele vermek zorunda kaldı. Bu savaş adil bir savaş olacaktır! Bu, bölgede etkin bir güç haline gelmek isteyen Türkiye için kendi gücünü test etme fırsatıdır.