HABER MERKEZİ - Terör finansman kaynaklarını engellemeyi öngören kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu`na gönderildi.

İHH İnsani Yardım Vakfı İnsan Hakları ve Hukuk Komisyonu Başkanı Av. Gülden Sönmez, "BM`nin istediği bu kanun çalışması; ABD ve İsrail`in istemediği ve benimsemediği grupları dünyada tecrit etmek ve sorunsuzca terörü finanse ediyor yaftası yapıştırmaktır" dedi.

Sönmez, Türkiye`nin bu konuyu derinlemesine incelemeden TBMM`ye jet hızıyla getirilmesinin yanlış olduğunu savunuyor.

Yargılama olmadan herkes suçlanabilecek
Sönmez, "Bundan sonra başta ABD olmak üzere Güvenlik Konseyi ülkelerinin hem kendi menfaatlerine hem de istihbarat örgütlerinin paylaşacağı gizli belgelere (çoğunlukla bir senaryo çerçevesinde kurgulanan belgelere) dayanarak terörist olarak ilan ettiği örgüt, grup, siyasi oluşum ve camialar Türkiye tarafından da terörist olarak kabul edilecektir.
Bu şekilde terörist ilan edilen kuruluşlarla bir şekilde ekonomik boyutu olan bir ilişki kuran bütün kişi, STK ve şirketler kara listeye alınacaktır. Ayrıca talep edilmesi hâlinde yargısal bir tasarruf olmadan tamamen idari bir tasarruf ile bu kuruluşların mal varlıkları dondurulabilecektir" dedi.

Kanun tasarısı Anayasa`ya aykırı
Kanun Tasarısının onaylanması durumunda Anayasa`nın hukuk devleti ilkesini düzenleyen 2, mülkiyet hakkını düzenleyen 35, suç ve ceza ilkelerini düzenleyen 38 ve yargı bağımsızlığını düzenleyen 138. maddelerine aykırı olacağını belirten Sönmez, "Hukukilik denetimi ve başvurulacak etkili yargı yolunun Kanun`da açık olarak tanımlanması gerekir. Bu yargı yolunun etkin bir şekilde kullanılabilmesi gerektiği, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi madde 13, Anayasa madde 36 ve idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu ifade eden Anayasa madde 125/1 uyarınca tartışmasızdır. Kişi hak ve hürriyetlerini kısıtlayan koruma tedbirlerine yargı makamları karar vermelidir.
Yargı kararına bağlı olmak kaydıyla masumiyet/suçsuzluk karinesine aykırı olarak uygulanan ve henüz kesinleşmiş hüküm olmadan kişi hak ve hürriyetlerini araç niteliğinde kısıtlayan koruma tedbirleri ancak yargı makamları tarafından uygulanmalıdır" dedi. (Ayetullah Turgut - İLKHA)