ABUZER ATASOY - DOĞRUHABER
Son dönemlerde doğalgaz aramaları sonucu gerilimin iyice arttığı Akdeniz’de küresel güçlerin kışkırtmaları dikkat çekiyor. Yunanistan, ilk olarak, uluslararası hukuku çiğneyerek Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Kesimiyle Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) ilan etti, daha sonra adalarının kıta sahanlığını 6 milden 12 mile çıkardığını açıkladı. Doğu Akdeniz’deki yoğun doğalgaza göz diken Fransa’nın da kışkırtmasıyla son olarak Türkiye’ye 2 kilometre uzaklıktaki Meis Adası’na, yasak olmasına rağmen asker çıkardı. Öte yandan ABD de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) uyguladığı 33 yıllık silah ambargosunu kaldırdığını duyurdu.
YUNANİSTAN’DAN DOĞU AKDENİZ’DE KIŞKIRTICI ADIMLAR
Türkiye’nin son dönemlerde sismik araştırma gemileriyle Doğu Akdeniz’de enerji kaynakları araması, Yunanistan’ın kışkırtıcı adımlar atmasıyla sonuçlandı.
Yunanistan parlamentosu, geçen hafta Mısır ile imzalanan deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasını onadı. Türkiye, Yunanistan ile Mısır arasında varılan anlaşmanın “yok hükmünde” olduğunu açıkladı.
Yunanistan daha sonra Lozan’da 3 mil olarak belirlenen ve 1936 yılında tek taraflı olarak 6 mile çıkardığı karasularını, 12 mile çıkarma girişiminde bulundu.
Yunanistan’ın, iki ülke arasındaki sınırları belirleyen Lozan Barış Antlaşması’nı hiçe sayarak 1936 yılında 3 mil olarak belirlenen karasularını 6 deniz miline çıkarmasına dönemin Türkiye yetkilileri sessiz kalmıştı. 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra Yunanistan’ın, karasularını 12 deniz miline çıkarma girişimini ise Türkiye, savaş sebebi (casus belli) sayacağını açıklamış ve Yunanlıları bu karardan vazgeçirmişti.
Yunanistan, bu kararla, Ege Denizi’ndeki yüzde 40’lık payını yüzde 70’e yükseltmeyi, Türkiye’nin payını ise yüzde 10’un altına düşürmeyi hedefliyor.
Yunanistan’ın gerilimi artıran adımları bunlarla da sınırlı kalmadı. Geçtiğimiz günlerde yasak olmasına rağmen Antalya'nın Kaş ilçesine 2 kilometre uzaklıkta bulunan Meis Adası'na asker çıkaran Yunanistan, Türkiye’nin sert tepkisinin ardından geri adım attı. Yunanistan Savunma Bakanlığı, Meis Adası'nın silahlandırılmadığını, "Adada muhafız gücünün nöbet değişiminin yapıldığını" açıkladı.
FRANSA’NIN TÜRKİYE RAHATSIZLIĞI
Doğu Akdeniz’de birkaç ada dışında hiçbir varlığı olmayan Yunanistan’ın attığı kışkırtıcı adımlar bir yana, bölgede hiçbir yetkisi olmayan Fransa da son dönemlerde Türkiye’nin attığı adımlardan duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen hafta “Lugano Orta Doğu-Akdeniz Forumu”na gönderdiği görüntülü mesajda Türkiye’yi “imparatorluk fantezisi kurmakla” suçladı.
Doğu Akdeniz’de Yunanistan’a destek verdiklerini söyleyen Macron, ABD ve NATO’nun bölgeden çekilmesiyle bir boşluk oluştuğunu belirterek, “Bir şekilde ABD ve NATO’nun geri çekilmesi yüzünden bölgesel emperyal güçlerin kendi tarihlerindeki fantezilerle geri dönüş yaptığını görüyoruz, burada Türkiye’yi kast etmek istiyorum.” ifadesini kullandı.
Macron ayrıca Irak’a düzenlediği ziyarette Türkiye’nin bu ülkeye giderek daha fazla müdahale ettiğini iddia etti.
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta 4 Ağustos'ta meydana gelen patlamanın ardından bu ülkeye giden Macron, Fransa’nın, eski sömürgesi olan Lübnan'da üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini söylemiş, aksi takdirde bu ülkede ortaya çıkacak 'boşluğun' Türkiye, İran ve Suudi Arabistan tarafından doldurulacağını öne sürmüştü.
ABD 33 YILLIK SİLAH AMBARGOSUNU KALDIRDI
Karışan bir bölge ve tabii ki ABD… Doğu Akdeniz’de artan gerginlikte ABD de attığı bir adımla söz sahibi oldu. ABD, 1987’den bu yana GKRY’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldırdığını açıkladı.
Türkiye, ABD’nin kararına ilişkin duyduğu memnuniyetsizliği, "Bu karar Kıbrıs meselesinin çözüme kavuşturulması yönündeki çabaları olumsuz etkileyecek" ifadeleriyle dile getirirken ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, kararı savundu. Pompeo, "Bu adımın Doğu Akdeniz'deki yüksek gerginlik zamanında alındığını biliyoruz ama doğru bir karar olduğunu düşünüyoruz." dedi.
ABD'nin GKRY Büyükelçisi Judith Gail Garber ise ABD'nin Rum kesimine yönelik silah ambargosunu kaldırma kararının Türkiye'yi hedeflemediğini savundu.
TÜRKİYE “DİYALOG” DİYOR
Yunanistan’ın, Fransa ve ABD gibi ülkelerin desteğini de arkasına alarak tansiyonu yükseltmesine rağmen Türkiye, Doğu Akdeniz'de diyalog çağrılarını sürdürüyor.
Rum yönetimi yıllardır Kıbrıs çevresinde yasa dışı olmasına rağmen doğalgaz çalışmaları yapıyor. Türkiye ise başından beri ortak bir komite kurularak aramaların yapılmasını önerdi ancak Rum kesimi bu çağrılara kulak tıkadı.
Türkiye’nin son dönemlerde bölgede sismik araştırma faaliyetleri başlatması Yunanlılar ve Rumları endişelendirdi. Savaş çığırtkanlığı yapan Yunanistan’a Türkiye yine diyalog çağrısında bulundu.
Türkiye, 21 Temmuz’da Navtex ilan etti. Araştırma sahasının Meis Adası çevresinde olması beklendiği için Yunanistan'da infial yaşandı. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in uzlaşma çağrısı üzerine Türkiye faaliyetlerine ara verdi. Ancak Yunan hükümeti, Mısır’la deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalayınca Türkiye, yeni bir Navtex ilan ederek arama faaliyetlerine devam etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da defalarca bölgedeki çözümün, müzakere ve diyalogdan geçtiğini belirtti. Ancak Avrupa Birliği’nin desteğine sahip Yunanistan’dan bu konuda hiçbir olumlu yanıt gelmedi.
HÜDA PAR’DAN DİYALOG ÇAĞRISI
Doğu Akdeniz’de artan gerilim siyasi partilerin de gündeminde. HÜDA PAR, haftalık gündem değerlendirmesinde konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, uluslararası hukuka dayalı hak ve çıkarlarını meşru zeminde koruma iradesinin önemli olduğuna değindi.
Açıklamada, “Doğu Akdeniz geriliminin düşürülmesi; egemenlik sahalarının kesin olarak belirlenmesi, kaynakların adil paylaşımı, kullanımı ve ihlallerin önlenmesi amacıyla diyalog süreci başlatılmalıdır.” İfadelerine yer verildi.
BAE ve Fransa gibi devletlerin gerilimi tırmandırma girişimlerinin ve bölgeye yönelik askeri hamlelerinin oldukça tehlikeli bir boyuta ulaştığına dikkat çekilen açıklamada, “Almanya Başbakanı Merkel’in tüm Avrupa’yı Yunanistan’a destek çıkmaya davet etmesi, Avrupa’nın özellikle de silah ihraç eden ülkelerinin savaşı kışkırttığını bir kez daha göstermiştir.” Denildi.
Açıklamada ayrıca şu ifadeler kullanıldı: “Türkiye’nin önümüzdeki süreçte bölgede askeri çözümü önceleyen ittifak ve kutuplaşmaların dışında kalması ve uluslararası hukuk çerçevesinde kalarak duruşunun meşruiyetini muhafaza etmesi büyük önem arz etmektedir.”