Türkiye'nin üzüm ihtiyacının önemli bir bölümünün karşılandığı Suriye’nin sıfır noktasındaki Kilis’te, 160 bin dekar alan üzerinde üretimi yapılan sofralık üzüm, kalitesi ve verimiyle üreticisinin yüzünü güldürüyor.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin önemli meyve merkezlerinden Kilis’te kentin adıyla özdeşleşen “Kilis karası” ve “horoz karası” üzümünün hasadı devam ederken, bölgenin üzüm ihtiyacını önemli ölçüde karşılayan üreticiler, üzümü sofralık, kuru üzüm, pekmez ve pestil olarak sofralara kazandırıyor.
Musabeyli ilçesi başta olmak üzere kent genelinde hasadı yapılan, kent ve bölge ekonomisine önemli bir katkı sağlayan üzüm, üreticiler tarafından sabahın erken saatlerinden itibaren toplanıyor.
Antep fıstığının yanı sıra zeytin ve üzüm üretiminde de önemli bir merkez olan Kilis’te kendine has tadı ile tercih edilen ve “Kilis karası” ve “horoz karası” adı verilen üzüm çeşitleri kalitesi ve lezzetiyle markalaşma yolunda ilerliyor.
Musabeyli ilçesinin Çayıraltı köyünde geçtiğimiz hafta başladıkları üzüm hasadını sürdüren çiftçiler, üzüm rekoltesinden memnun kalırken, fiyatın ise çok düşük olmasından yakınıyor.
Üzüm üreticileri ile birlikte hasada katılan Ziraat Mühendisleri Odası Kilis Temsilcisi Güven Özdemir, budama dönemi, bakımı, hasadı ve işlenmesine kadar her evresinde yoğun emek verilen "Kilis karası" ve “Horoz karası” üzümün de tarladan tüketiciye uzanan yolculuğun geçtiğimiz hafta başladığını ifade etti.
160 bin dekar alanda yetiştirilen üzümde, hasat döneminin devam ettiğini söyleyen Özdemir, “Üzüm üretiminde 45 bin ton rekoltemiz var. 25 bin tonu Kilis ‘horoz karası’dır. İlimiz ve ilçemizin en önemli geçim kaynağı Kilis ‘horoz karası’dır. Kilis ‘horoz karası’nın ana maddesi ve merkezi Musabeyli ilçesi diyebiliriz. Çünkü Musabeyli’nin toprak, havası ve nem oranından dolayı en kaliteli üzüm bu ilçemizde yetişmektedir.” dedi.
Üreticilerin üzüm mesaisinin aralık ayında başladığını ve ekim ayının sonuna kadar devem ettiğini dile getiren Özdemir, kentin en önemli geçim kaynakları arasında yer alan ve kış sezonunun vazgeçilmez besinlerinden olan "Kilis karası" ve “horoz karası”nın işlenmesinin ardından sarmalık yaprak, koruk turşusu, pestil ve pekmez olarak da raflardaki yerini aldığını belirtti.
“Ekonomik değeri en yüksek olan üzüm ‘horoz karası’dır”
Özdemir, “Bağcılığın her aşaması insanoğluna bir fayda sağlamaktadır. Budama yaptığımızda çubuklar ortaya çıkıyor, bu çubukları sobada yakacak olarak kullanıyoruz. Daha sonra yaprak döneminde yaprakları da sarma olarak kullanıyoruz. Daha sonra koruk olduğu zaman koruk zamanında koruk turşusu yapılıyor. Kışın hangi eve giderseniz gidin koruk turşusuna rastlamak mümkündür. En son aşaması ise yaş ve kurutmalık olarak piyasaya sürülür. En çok piyasaya sürdüğümüz ekonomik değeri açısından kurutmalık üzümdür. Çünkü çiftçilerimiz kuru üzümden para kazanıyorlar. Yaş olarak da pekmez yapıyoruz. Kilis ‘horoz karası’ndan yapılan pekmez gerçekten insanoğluna tamamen doğal bir antibiyotik diyebiliriz. Kan oranını artırıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hastalıklara karşı direnç sağlıyor. Bu üzümlerimizi daha çok soğuk iklimlerde tüketiliyor. Çünkü kışın kanı sıcak tuttuğu zaman soğuğa karşı daha direnç sağlıyor, vücudu sıcak tutuyor. Biz, ‘Kilis horoz karası gönül yarası, koronanın devası Kilis horoz kasası’ şeklinde bir slogan başlattık.” diye konuştu.
Kilis genelinde 3 çeşit üzümün yetiştiğini ifade eden Özdemir, en çok üretimi yapılan ve tercih edilen çeşidin ise Kilis ve Gaziantep yöresinde "Kilis karası" ve “horuz karası” olarak da bilinen siyah üzüm olduğunu belirtti.
“Çiftçilerimiz yetiştirdiği ürünü hak ettiği değerde satmak istiyor”
Üzüm fiyatının çok düşük olduğunu ve çiftçinin emeğinin karşılığını alamadığını belirten Özdemir, “Şu anda yaş yüzüm olarak 1 TL 15 kuruştan satılıyor. 1 çay bardağı 2 TL ve bir kilo üzümün fiyatı ise 1 TL 15 kuruştur. Gerçekten bu durum içler acısı. Çiftçinin ürününü hak ettiği değerden satması için üst düzeyde girişimlerimiz devam ediyor. Devlet yetkilileri, milletvekilleriyle görüşüyoruz. Sağ olsun onlar da ellerinden geleni yapıyor, yapacaklarını da söylediler. Üzümlerimiz genellikle Antep tüccarlarının eline geçmiş. Biz ihracat yapacak kişileri Kilis'e davet ediyoruz, direk buraya gelsinler, üzümü buradan alsınlar.” diye konuştu.
“Pandemi sürecinde dahi çiftçilerimiz üretime devam etti”
Üreticilere ve üzüme sahip çıkmak için Üzüm Üreticileri Birliği’ni kurduklarını ve birliğin ekim ayından itibaren faaliyetlerine başlayacağını anımsatan Özdemir, “Çiftçilerimiz 40 derece sıcaklıkta alın teri dökmektedir. Çiftçilerimiz bütün zorluklar altında üretime devam etmiştir. Pandemi sürecinde dahi çiftçilerimiz üretime devam etti. Bu emeklerinin karşılığını almalarını istiyoruz.” dedi.
Kentte hasat edilen üzümün genellikle kurutmalık olarak değerlendirildiğini ifade eden Özdemir, yaş ve kuru tüketim için ayrıştırılan üzümün, tüccarlar tarafından alınıp fabrika ve depolara ulaştırıldığını belirtti.
“Emeğimizin karşılığını almak istiyoruz”
Çiftçi Hüseyin Şişik de, üzümün bu mevsime yetişmesi için birçok emek verdiklerini ancak emeklerinin karşılığını ise alamadıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Kilis karası üzümü şifa kaynağıdır. Çekirdeği ve meyvesiyle şifa kaynağı olan üzümün gerçekten para etmemesine çok şaşırıyoruz. Üzümü bizden ucuza alıp istedikleri fiyata satıyorlar. Bunun böyle olmaması için yetkililerden bize yardım etmelerini istiyoruz. Güneşin altında, öğle sıcağında çalışıyoruz. Bu emeğin de karşılığını almamız lazım. İşçi çalıştırıyoruz. Bu emeğimizin karşılığını 1-2 liraya satmak gerçekten bizi kurtarmıyor.”
Üzüm hasadı
Kadın çocuk, yaşlı ve genç demeden hemen her kesimin ter döktüğü bağlarda, özel bıçaklarla özenle kesilen üzüm salkımları, kasalarla traktörlere yükleniyor.
Üzümler sofralık olanlar meyve olarak tüketiciye ulaştırılırken, bir bölümü pekmez üretiminde, kalan kısmı da çevre illerdeki fabrikalarda değerlendiriliyor. Üreticilerin bin bir emek vererek yetiştirdiği üzümlerin hasadı yaklaşık 2 ay sürecek. (İLKHA)