Bir ayet-i kerime

“Size verilen ne varsa, dünya hayatının menfaatinden başka bir şey değildir. Allah katında olan ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Bu da iman edip Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve hayâsızlıklardan kaçınanlar, öfkelendikleri zaman affedenler, Rablerinin davetine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işlerini aralarında istişare ile yürütenler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan infâk edenler ve saldırıya uğradıkları zaman yardımlaşarak karşı koyanlar içindir.”

(Şura Suresi, 36-39)

Bir hadis-i şerif

"Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar."

(Buharî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)

Bir hikmetli söz

Hz. Ali halifeliği zamanında Kûfe’de olduğu bir sırada hutbede minberdedir. Hutbe okurken adamın biri ayağa kalkar ve Hz. Ali’nin hutbesini bölerek;

“ Ey Mü’minlerin Emiri! Bana Mü’minlerin özelliklerinden bahset” der.

Hz. Ali Kur’an’da geçen müminlerin özelikleri ile ilgili ayetleri saymaya başlar. Hz. Ali her ayeti söyledikten sonra adam daha yok mu der. Hz. Ali de bir ayet daha okur. Adam daha yok mu, daha yok mu derken Hz. Ali yüzlerce ayet okumuştur. Böylece Hz. Ali Mü’minin süresindeki ayetlere gelir. O ayetlerdeki mü’minlerin özeliklerini sayarken adam birden yere yığılır. Bakarlar ki adam can vermiş. Halk Hz. Ali’ye hayretler içinde döner bakarlar. Hz. Ali şöyle buyurur:

“ Söz verici, kalp de alıcı olunca sonuç budur.”