HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin haftalık dış gündem değerlendirmesini Diyarbakır'daki il binalarında gazetecilerle paylaştı.

Yapıcıoğlu, Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırım, Doğu Akdeniz'deki gerilim, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'yi kabul etmesinin ardından ABD'nin tehdit içerikli açıklamaları ile İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik çirkin saldırıları ele aldı.

Myanmar ordusu ve Budist çetelerin Müslümanlara yönelik soykırımlarına tepki gösteren Yapıcıoğlu, Myanmar yönetimine karşı uluslararası kuruluşların harekete geçmesi çağrısı yaptı.

Doğu Akdeniz geriliminin düşürülmesi; egemenlik sahalarının kesin olarak belirlenmesi, kaynakların adil paylaşımı, kullanımı ve ihlallerin önlenmesi amacıyla diyalog süreci başlatılmasını ifade eden Yapıcıoğlu, Avrupa'nın silah ihraç eden ülkelerinin savaşı kışkırttığını belirtti.

Cumhurbaşkanının Filistin halkının temsilcilerini ağırlayıp görüşmesinin anlamlı bir destek olduğunu dile getiren HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Yapıcıoğlu, görüşmenin ardından ABD'nin tehdit içerikli açıklamalarına tepki gösterdi.

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik çirkin saldırıyı kınayan Yapıcıoğlu, dini sembollere yönelik saldırıya karşı caydırıcı hukuki yaptırımlar devreye girmesi gerektiğini söyledi.

Myanmar ordusu ve Budist çeteler tarafından yıllardır soykırıma yönelik uluslararası kuruluşların harekete geçmesi gerektiğinin altını çizen Yapıcıoğlu, "Myanmar ordusu ve Budist çeteler tarafından yıllardır işkence ve katliama maruz bırakılan Arakan Müslümanları, temel hak ve özgürlüklerinden de mahrum bırakılmaktadır. Londra Merkezli Burma İnsan Hakları Ağı tarafından hazırlanan raporda, aralarında çocukların da bulunduğu 1675 Arakanlı Müslümanın evlerini terk ettikleri gerekçesiyle 2 ile 5 yıl arasında ağır çalışma cezasına çarptırıldıkları açıklandı. Seyahat izin belgesine erişimin neredeyse imkânsız olduğu bölgede, evlerinden ayrılmak zorunda kalan Arakanlılar yasal olarak suçlu sayılmaktadır. Açık hava hapishanesine dönüştürülen bölgede mülk edinme, evlenme ve seyahat etme gibi temel haklar sınırlandırılmıştır. Myanmar yönetiminin Arakanlı Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği saldırılar BM tarafından soykırım olarak kabul edilmesine rağmen uluslararası toplum ve kuruluşlar tarafından yeterli tepkiyi görmemiştir. Bu durum hak ihlallerinin devam etmesine, iç hukuk sisteminin Arakanlılara karşı silah olarak kullanılmasına cesaret vermektedir. Soykırım suçu sabitlenen Myanmar yönetimine karşı uluslararası kuruluşların bir an önce harekete geçmesi gerekir. Soykırım suçu işleyenler cezalandırılmalı, Müslümanlara baskı aracına dönüşen hukuk sisteminin revize edilmesi için uluslararası her türlü baskı yapılmalıdır." dedi.

 

Doğu Akdeniz'deki gerginlik

Doğu Akdeniz'de Birleşik Arap Emirlikleri ile Fransa gibi devletlerin gerilimi tırmandırma girişimleri ve bölgeye yönelik askeri hamleleri oldukça tehlikeli bir boyuta ulaştırdığı uyarısında bulunan Yapıcıoğlu, Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde kalarak duruşunun meşruiyetini muhafaza etmesinin büyük önem arz ettiğini belirtti.

"İdareciler kendi halklarının çıkarlarını düşünerek aklıselim ile hareket etmelidirler"

"Türkiye ve Yunanistan arasında devam eden Doğu Akdeniz gerilimi Türkiye'nin yeni Navtex ilanı ve karşılıklı askeri tatbikatlarla tırmanmıştır" diyen Yapıcıoğlu sözlerine şöyle devam etti:

"Fransa, İtalya ve BAE'nin dâhil olduğu süreç, askeri çatışma riski oluşturmaktadır. Türkiye'nin uluslararası hukuka dayalı hak ve çıkarlarını meşru zeminde koruma iradesi önemlidir. Bu doğrultuda müzakere çağrılarını yineleyerek bölgede askeri çatışma ihtimalini ortadan kaldırmaya yönelik bir yol haritası belirlemelidir. Doğu Akdeniz geriliminin düşürülmesi; egemenlik sahalarının kesin olarak belirlenmesi, kaynakların adil paylaşımı, kullanımı ve ihlallerin önlenmesi amacıyla diyalog süreci başlatılmalıdır. BAE ve Fransa gibi devletlerin gerilimi tırmandırma girişimleri ve bölgeye yönelik askeri hamleleri oldukça tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır. Almanya başbakanı Merkel'in tüm Avrupa'yı Yunanistan'a destek çıkmaya davet etmesi, Avrupa'nın özellikle de silah ihraç eden ülkelerinin savaşı kışkırttığı bir kez daha görülmüştür. Silah satmayı planlayanlar muhtemel bir savaştan karlı çıkacaklarını düşünüyor olabilirler ancak savaş için kışkırtıp cesaretlendirdikleri idareciler kendi halklarının çıkarlarını düşünerek aklıselim ile hareket etmelidirler. Türkiye'nin önümüzdeki süreçte bölgede askeri çözümü önceleyen ittifak ve kutuplaşmaların dışında kalması ve uluslararası hukuk çerçevesinde kalarak duruşunun meşruiyetini muhafaza etmesi büyük önem arz etmektedir."

Cumhurbaşkanının Filistin halkının temsilcilerini ağırlayıp görüşmesinin ardından ABD'nin tehdit içerikli açıklamalarına tepki gösteren Yapıcıoğlu, Türkiye'nin, ABD'nin şantajlarına boyun eğmemesinin önemine dikkat çekti.

"Şantajlar, ABD'nin küresel eşkıya olduğunun en açık göstergeleridir"

Yapıcıoğlu, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta İstanbul'da Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile bir görüşme gerçekleştirdi. Toprakları işgal edilen, 14 yıldır ekonomik muhasara altında olan kardeş Filistin halkının meşru temsilcilerinin Türkiye'de ağırlanması, her düzeyde görüşülmesi olması gerekendir. Filistin davasının ABD ve Körfez ülkeleri tarafından kuşatıldığı bu zor dönemde Sayın Cumhurbaşkanının Filistin halkının temsilcilerini ağırlayıp görüşmesi anlamlı bir destektir. ABD Dışişleri Sözcüsünün bu görüşme sebebiyle Türkiye'ye aba altından sopa göstermesi hadsizliktir. Bu görüşmenin teröre destek anlamına geldiği, Türkiye'yi yalnızlaştıracağı ve Filistin halkına zarar vereceği iddia edilmiştir. Asıl teröristlik; Filistin halkının seçilmiş meşru temsilcilerine terörist damgası vurmaya yeltenmektir. ABD şantajlarını sadece Türkiye'ye karşı değil, dünyanın birçok yerinde devam ettirmektedir. Amerika Dışişleri Bakanı'nın geçen hafta Sudan'a yaptığı ziyarette yaptırımları kaldırmak ve terör listesinden çıkarmak karşılığında Sudan'dan 330 milyon dolar rüşvet istediği ajanslara düştü. ABD, 1979'dan beri Sudan'a uyguladığı yaptırımlarla ülke ekonomisine yüz milyarlarca dolar zarar vermiştir. Bu yüzden ülke, temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanıyor. ABD, 1998'de kimyasal silah üretiyor diye ülkenin en büyük ilaç fabrikası 'El Şifa'yı da bombalamıştı. Ne özür diledi ne de tazminat ödemeye yanaştı. Bu şantajlar, ABD'nin küresel eşkıya olduğunun en açık göstergeleridir. Sudan'a verdiği zararlardan dolayı ödeme yapması gereken ABD'dir. Barışın ikamesi için dünya en kısa zamanda bu eşkıyadan kurtulmalıdır." İfadelerini kullandı.

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik çirkin saldırıyı değerlendiren Yapıcıoğlu, İsveç yönetimi tarafından, Müslümanlara yönelik artan faşizme karşı Müslümanların ibadet özgürlüğü garanti altına alınması gerektiğine dikkat çekti.

"Dini sembollere yönelik saldırıya karşı caydırıcı hukuki yaptırımlar devreye girmeli"

Kur'an-ı Kerim'e yönelik iğrenç saldırıyı kınayan Yapıcıoğlu, "İsveç'in Malmö kentinde Müslüman karşıtı bir grup tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerinde Kur'an-ı Kerim yakıldı. Son yıllarda Avrupa ülkelerinde utanç verici boyuta ulaşan ırkçılık; Müslümanların can ve mülklerine, ibadet merkezlerine ve dini sembollerine yönelik saldırılar düzenlenmesine sebebiyet vermiştir. Şiddet eylemleri sırasında müdahale edilmeyen ve sonrasındaki hukuki süreçte yeterli cezayı almayan ırkçılar en büyük desteği yönetimlerden almaktadır. İsveç'te meydana gelen ve Müslümanları provoke etmeyi hedefleyen Kur'an-ı Kerim'e yönelik iğrenç saldırıyı kınıyoruz. Dini sembollere yönelik saldırıya karşı caydırıcı hukuki yaptırımlar devreye girmeli ve İsveç yönetimi tarafından, yükselen faşizme karşı Müslümanların ibadet özgürlüğü garanti altına alınmalıdır." ifadelerini kullandı. (İLKHA)