Ankara

Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Serkan Durdu, küresel salgın yeni tip koronavirüsün (Kovid-19), akciğerlerin yanı sıra kalp kapakçığı ve kalp zarına tutunarak hastalığın daha ağır ve ölümcül seyretmesine yol açtığını belirtti.

Uluslararası bilimsel çalışmalar ve klinik izlemler, dünya genelinde ölüm nedenlerinde ilk sırada yer alan kalp ve damar hastalıklarının, Kovid-19 enfeksiyonuyla birleştiğinde yaşamı tehdit ettiğini, virüse bağlı entübe olan kalp ve damar hastalarında damar tıkanıklığına bağlı komplikasyon ve uzuv kaybı görülme sıklığının diğer hastalara oranla daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Doç. Dr. Durdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19'un doğrudan enfeksiyon ve halk sağlığı bilim dallarını ilgilendirdiğini ancak süreç içinde kalp ve damar hastalıkları, kardiyoloji, nöroloji gibi farklı alanlarda da olumsuz etkilerinin tespit edildiğini söyledi.

Kovid-19'un vücutta üç aşamalı etkisi olduğunu anlatan Durdu, şu bilgileri verdi:

"Bunlar, virüs kaynaklı enfeksiyonun yarattığı etki, virüs sonrasında vücut savunmasının yarattığı tahrip ve kişide bulunan başka hastalıklar. Bağışıklık sisteminin verdiği yanıt olan inflamatuvar sonuç, vücuttaki tüm sistemleri etkiliyor.

Tedavi sürecinde enfeksiyonu kontrol altına almaya çalışan vücut savunma hücreleri, tehdidin devam ettiğini düşünerek savunmaya devam ederken organlara da zarar vermeye başlıyor. Bu aşamada, beyne, damar sistemine, kalp kasına ve zarına, akciğerlere, böbreklere, karaciğere kadar zarar verebiliyor. Ölümler de bu aşamada ortaya çıkıyor. Yani enfeksiyona bağlı ölümlerin yanı sıra organlarda gelişen hasar, ölüme neden olabiliyor." diye konuştu.

"Kalp-damar ya da akciğer hastalığı bulunuyorsa, kişinin ölüm riski artıyor"
Kalp damar hastalıklarının dünyada ve Türkiye'de hala ölüm nedenleri arasında ilk sırada olduğuna işaret eden Durdu, bu dönemde altta yatan bir kalp hastalığı bulunanlar için salgının çok büyük risk taşıdığını dile getirdi.

Durdu, Kovid-19'a yakalananlarda altta yatan bir hastalık ve ileri yaşın, hastalığın ağır geçmesine neden olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Hastanın özellikle kalp-damar ya da akciğer hastalığı bulunuyorsa, kişinin ölüm riski artıyor. Ayrıca virüsün etkilediği kalp-damar hastalıkları var. Klinik gözlemler ve uluslararası bilimsel araştırmalar, Kovid-19'a bağlı kalp kasında ciddi hasar meydana gelebildiğini, kalbin etrafını kaplayan zarda ciddi problemler görülebildiğini ortaya koydu. Vücut savunma hücreleri, Kovid hastalarında tetiklendiğinde başıboş şekilde vücut içinde gezip kalp kasına tutunabiliyor ve zarar verebiliyor. Baktığımızda bu virüsün birincil değil ama tahribatın ikincil etkisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda da hastalık seyri daha ölümcül olabiliyor.

Ayrıca bu inflamatuvar etkinin bir devamı olarak hastalarımızda ciddi derecede tromboz (pıhtı) gelişmesi eğilimi oluyor. Bunun sonucunda ölümcül akciğer embolileriyle karşılaşıyoruz. Bu sorunu engellemek için hemen tüm hastalarımıza pıhtı oluşumunu engelleyici iğneleri rutin olarak başlıyoruz."

"Uzun süre hareketsizlik damarlarda dolaşımı bozabiliyor"
Altta yatan bir kalp-damar hastalığı bulunan ve Kovid-19'a bağlı entübe olan hastalarda da dolaşım sorunuyla karşılaşılabildiğine işaret eden Durdu, "Altta bir dolaşım bozukluğu ya da damar hastalığı bulunan hastalarda, uzun süre hareketsizliğe bağlı ayak parmaklarından başlayarak dolaşım bozulabiliyor. Bu nedenle uzuv kayıpları olabiliyor. Kovid-19 nedeniyle entübe olan hastalarda bu gibi durumlarla maalesef karışılaşılabiliyor." dedi.

"Kalp ameliyatlarını ertelemek de mümkün değil"
Salgın döneminde kalp ameliyatı yapılması gereken hastalar olduğunu dile getiren Durdu, "Pandemide kalp ameliyatlarını ertelemek de mümkün değil." ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Durdu, bu hastaların güvenli şekilde ve güvenli sağlık merkezlerine yönlendirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Hastaların hastane kalış sürelerinin de mümkün olduğunca kısa tutulması hayati önem taşıyor. Bunun için bir stratejinin belirlenmesi ve tedavi sürecinin yönetimine ilişkin planlama yapılması gerekiyor. Hastaların operasyona alınmadan mutlaka virüsle enfekte olmadıklarının kesinleştirilmesi gerekiyor. Bu noktada hastaların hastanede kalış sürelerinin azaltılması oldukça önem arz ediyor. Bugün kalp hastalıklarının nerdeyse yüzde 95'ini minimal invaziv-endoskopik yöntemlerle tedavi edebiliyoruz. Minimal invaziv kalp ameliyatları sonrası, hastaların hastanede kalma süreleri de oldukça kısalıyor."

Durdu, kalp ve damar hastalarının salgın sürecinde hekimleriyle irtibat halinde olmaları, özellikle ameliyat sonrası ilk kontrolünün güvenlik tedbirleri içinde yapılması gerektiğini vurguladı.

Gerektiğinde hastaların belli bir sıraya konularak kontrollerinin gerçekleştirilmesinin önem taşıdığını belirten Durdu, "Çünkü unutmamak lazım ki Kovid-19'dan bir hasta kurtulabilir ama kalp damar hastalığına bağlı bir sorun varsa kişi yüzde 90 olasılıkla hayatını kaybeder. Kalp damar tıkanıklığı bulunması, sol tarafta ciddi bir göğüs ağrısı hissedilmesi, yürümeyle ortaya çıkan nefes darlığının olması, sırtüstü yatamaması, yürürken bacaklarda ağrı hissedilmesi kalp-damar hastalıklarının belirtisidir. Kişi, pandemi döneminde de bu bulgulardan birinin olması halinde, maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyarak mutlaka hastaneye başvurmalı." uyarılarında bulundu.