Eminönü Yeni Cami yanında bulunan İş Bankası Müzesi önünde yapılan basın açıklamasında, müze olarak kullanılan tarihi binanın mülkiyetinin Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olduğu ancak 93 yıldır hiç kira verilmeden İş Bankası tarafından kullanıldığı ifade edildi.
Adalet Platformu Başkanı Âdem Çevik tarafından okunan basın açıklamasında, hilafetin merkezi İstanbul’un düşman işgalinde kurtarılması için gönderilen para ile kurulan ve birçok kurumun da içerisinde hissesi olan bankanın faizle iş yapmasının haram olduğunu kaydederek, hisse sahiplerinin hisselerinin kendilerine teslim edilmesi gerektiği çağrısında bulundu.
1924 tarihinde kurulan İş Bankası, İttihat ve Terakki’ye ait dönemin güçlü bankalarından olan Osmanlı İtibari Milli Bankası’nın 4 milyon lira bütçesiyle bir şekilde İş Bankasına dâhil edildiğini söyleyen Çevik şöyle konuştu:
Osmanlı Milli Bankası haricinde Anadolu’da 27 banka daha vardı. Bu bankaların da İş Bankasına katıldığı bilgisi tarihi kayıtlarda mevcuttur. Peki, İş Bankasının kuruluş sermayesi nedir? 1 milyon lira. İş Bankası, ‘Hindistan Hilafet Fonu’ndan gelen 1 milyon 535 lira (o günlerde 1 lira 6,6 gram saf altın veya 9 sterline denk geliyor). Bu paralar 1917-1921 yılları arasında Türkiye’ye geldi. Bunun tüm belgeleri bizde mevcuttur. Bu paranın 435 bin lirası savaşta kullanılmış. Geri kalan 1 milyon liradan fazla para da Mustafa Kemal Atatürk’ün Osmanlı Bankası’ndaki şahsi hesabında tutuldu. Bu hem Mustafa Kemal hem Celal Bayar hem de Kazım Karabekir’in bir takım anılarından geçiyor. Sonra İş Bankası kuruldu. Bilindiği gibi Mustafa Kemal’in annesi, babası, dedesi, halası zengin değildi. Bir memurun bu kadar parasının olması mümkün değildir. Zaten yalanlanmıyor. İş Bankasının kendisi bile Hindistan, Pakistan, Arakan, Bangladeş’ten gelen paralarla kurulduğu belirtiliyor. Bu paraların İş Bankasında sermaye olarak kullanıldığı biliniyor.
"Nasıl ki Ayasofya’daki vakıflar kurtulduysa buradaki (Eminönü) vakıf malı da kurtarılmalıdır"
Eminönü’nde bulunan ve İş Bankası Müzesi olarak kullanılan tarihi binanın vakıflara ait olduğunu ve 93 yıldır hiçbir kira ödenmediğini belirten Çevik, "Arkamızda gördüğünüz ve tadilatta olan bu bankada 1927 yılında birleşme olduğunda 1116 sayılı Kanuna istinaden tüm mal varlığı İş Bankasına kalıyor. Vakıflara, hazineye ait olan bu mal nasıl olur da İş Bankasının oluyor? 90-93 yıldır buraya neden kira ödenmez? Bu yetimlerin, öksüzlerin, dulların hakkı değil midir? Nasıl ki Ayasofya’daki vakıflar kurtulduysa buradaki vakıf malı da kurtarılmalıdır." diye konuştu.
"Anayasaya göre bir siyasi partinin bırakın bir banka açıp işletmesini bir bakkal dükkânı bile açamaz"
Eminönü’nde bulunan ve İş Bankası Müzesi olarak kullanılan binanın vakıf malı olduğunu ve bunun defterdarlığa verilen tarihi belgelerle ispatlandığını, söz konusu belgelerin de ellerinde mevcut olduğunu vurgulayan Çevik, son olarak şu ifadeleri kullandı:
Elimizde bulunan ve defterdarlığa verilen tarihi belgelere var. Buranın hazineye ait bir taşınmaz olduğu yazılıyor. Bu yolsuzluğa, gaspa, hırsızlığa sessiz kalan yetkililer, devlet görevlileri de TCK 40’tan dolayı suça iştirak suçu, görevi kötüye kullanma suçu işlerler. Burası vakıflarınsa nasıl bir ticari banka kullanır? Türkiye’de Osmanlı, İstanbul işgalden kurtulsun diye gönderilen para nasıl faizcilikle iştigal eden bir kurumun sermayesi olabilir? Bu sadece Türkiye Müslümanlarına değil tüm dünya Müslümanlarına hakarettir. Allah, adam öldürmeye, rüşvete hırsızlığa harp ilan etmezken faizciliğe harp ilan ediyor. Çünkü faizcilik bir sömürüdür. Dolayısıyla Müslümanların parasıyla kurulan bir bankanın faizcilik yapması da yasaktır. Ayrıca siyasi partiler kanununa, Anayasaya göre bir siyasi partinin bırakın bir banka açıp işletmesini bir bakkal dükkânı bile açamaz. Siyasi partiler yasası ortadayken nasıl olur da böyle bir şey yapılabiliyor?" (İLKHA)