Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Almanyalı mevkidaşı Maas'la ortak açıklama yapıyor. Çavuşoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Yunanistan ve Rum kesimi dışlayıcı ve tek yanlı faaliyetlerine uzun süre devam ettiler, devam ediyorlar. Dolayısıyla Doğu Akdeniz'de gerginliği artıran biz değiliz, Yunanistan ve Rum kesimidir. Bunun son örneğini Yunanistan'ın dünkü kararıyla bir kez daha görmüş olduk. Biz faaliyetlerimizi başlatmak için sabırla bekledik. Türkiye'yi dışlamak yerine hakça paylaşım istedik.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da izah ettiği gibi Sayın Merkel'in ve Almanya'nın arabuluculuk çalışmalarını desteklemek için taleplerini de olumlu karşıladık, jestler yaptık. Bu süreçte gerçekten objektif bir rol üstlenmeye çalıştılar.

YUNANİSTAN ŞIMARDI!

Yunanistan, AB'nin koşulsuz desteğiyle şımardı.

Uluslararası hukuk çağrısını sürekli yineleyen Yunanistan'a hangi uluslararası hukuka saygıdan bahsettiğini de sormak istiyorum. Son zamanlarda Ege'de Yunanistan'ın mültecileri Türkiye'ye geri ittiğini raporlar da gösterdi. Bu kadar insanı Ege Denizi'nin ortasında botlarını batırarak ya da iterek Türkiye'ye göndermek hangi uluslararası hakla örtüşüyor? Diğer taraftan Doğu Akdeniz'de de uluslararası hukuktan bahsederken bir soru sormak istiyorum: Meis Adası. Türkiye'ye 2 kilometre, Yunanistan'a 580 kilometre uzakta. 10 kilometrekarelik bir adacık. Yunanistan hangi uluslararası hukuka dayanarak bu ada için 40 bin kilometrekarelik kıta sahanlığı talebinde bulunuyor. Yunanistan'ın İtalya ile imzaladığı anlaşmada bu var mı? Mısır'la yaptığı anlaşmada da bu yok.

ELİMİZDEN ÇIKAN BU SEFER KAZA OLMAZ!

Ben Yunanistan'a şöyle bir tavsiyede bulunmak istiyorum: Bu şımarıklıktan vazgeçin. Ön koşulsuz ve tam AB desteğiyle bir yere varılamayacağını artık anlamanız lazım. Hele hele bazı ülkelerin dolduruşuna gelerek kendinizi riske atmayın. Yok işte hakkımızı savunacağız, tatbikat yapacağız gibi açıklamalarda bulunursanız bu sefer elimizden bir kaza çıkmaz, gereği neyse onu tereddütsüz bir şekilde yaparız.

DİYALOĞA VARIZ

Biz diyaloğa varız. Biz bu konuları konuşmaya varız. Doğu Akdeniz'in etrafındaki tüm ülkelerle, Rum kesimi hariç, onlar önce Kıbrıs Türk tarafıyla muhatap olmak zorundalar ama tüm ülkelerle görüşmeye, oturmaya ve hakça paylaşım için müzakere etmeye varız. Ama bunun için kimse Türkiye'ye ön koşul getirmesin.

TAVİZ VERMEMİZİ BEKLEMEYİN

(Bir gazetecinin, 'Türkiye, AB ile ilişkilerinde iyi niyetini gösterecek mi sorusuna cevap) Basın toplantısı başladığından bu yana Türkiye'nin iyi niyetini anlatmaya çalışıyoruz. Yunanistan buna karşılık vermedi. Eğer anlayış şuysa: Türkiye her şartta taviz versin ama Yunanistan istediğini yapsın, Yunanistan Almanya'yı aldatsın, gitsin Mısır'la anlaşsın. Esasen Almanya'yı da aldatmak bu. Buna rağmen Türkiye hep fedakarlık yapsın, taviz versin. Türkiye-AB ilişkilerinde biz her zaman üzerimize düşeni yaptık ama karşılığını almadık. Siz bir gazeteci olarak baştan sonra ortak deklarasyonu okuyun, ondan sonra Türkiye'ye haksızlık yapılmış dersiniz. Tüm bunlara rağmen yeni oluşan AB yönetimiyle iyi bir diyalog mekanizması oluşturduk. Fakat iyi diyalog için AB'nin Yunanistan adına tüm şartlarını kabul etmesine karşıyız.

Doğu Akdeniz'deki tüm haklarımdan ben nasıl vazgeçerim AB ile biraz daha pozitif ortam oluşacak diye? Burada bizim AB'den beklentimiz dürüst bir arabulucu olmasıdır. Yaptırım ve uyarı gibi yöntemlerle Türkiye, Doğu Akdeniz'deki haklarından vazgeçsin demek gerçekçi bir yaklaşım değil.

ALMAN BAKAN'IN AÇIKLAMALARI

Almanya Dışişleri Bakanı Maas ise şu açıklamaları yaptı:

Hem burada hem Atina'da bu tehlikeli durumu ele aldık. Durum son derece riskli. Bir uçuruma yaklaştığınız zaman tabii ki uçurumdan aşağı düşme riskiniz de var ve biz bu gelişmenin önünü kesmek istiyoruz.

Avrupa Birliği Dönem Başkanı olarak da iki tarafla yoğun görüşmeler yaptık. Şimdi önemli olan gerginliğin azaltılması için adımların atılması ve içten diyaloğa hazır olunması. İki tarafta da diyaloğa hazır olunduğunu duyuyorum. Bu nedenle tartışmalı konuların çözüme ulaşabileceğini düşünüyorum.

Almanya acil diyalog sürecini elinden geldiğince desteklemeye hazır. Fakat böyle bir görüşme ortamı sadece yapıcı bir atmosferde gerçekleştirilebilir.