Bir Ayet-i Kerime
“Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Ne malı bir fayda verdi ona, ne de kazandıkları. O, yakında alevli bir ateşe girecek. Karısı da beraber girecek, odun hamalı olarak. Boynunda hurma lifinden bir ip olduğu halde.”
(Tebbet Suresi, 1-5)
Allah Teâlâ kendisine yakınlarını uyarıp İslâm’a çağırmasını emredince Hz. Peygamber(s) Safâ tepesine çıkmış, orada bulunan Kureyş kabilesi mensuplarını yanına çağırarak onlara İslâm’ı tebliğ etmiş; ancak Resûlullah’ın amcası Ebû Leheb bu olaya kızarak, “Elleri kuruyasıca! Bizi bunun için mi çağırdın?” demesi üzerine bu sûre inmiştir
( Buhârî, “Tefsîr”, 111; Taberî, XXX, 217-218).
Bir Hadis-i Şerif
Tebbet sûresi nâzil olunca Ebu Leheb’in karısı Ümmü Cemîl, eline büyükçe bir taş alarak Peygamber Efendimiz’i aramaya çıktı. Allah Resûlü, o esnâda Hz. Ebubekir ile birlikte Kâbe’de bulunuyordu. Ebubekir (r.a.) onun geldiğini görünce Efendimize:
“−Yâ Rasûlallah! Bu Ümmü Cemîl’dir. Çirkef bir kadındır. Sizi görüp eziyet etmesinden korkuyorum. Keşke bu kadın sana bir zarar vermeden kalkıp gitmiş olsaydın!” dedi. Fahr-i Kâinat Efendimiz:
“−O beni göremez!” buyurdu.
Hakîkaten de Ümmü Cemîl yanlarına geldiği hâlde Allah Resûlü’nü göremedi. Ebûbekir (r.a.)’ın yanında bâzı hezeyanlar savurduktan sonra çekip gitti.
(Bk. İbn Hişâm, es-Sîre, I, 378-379; Kurtubî, el-Câmi‘, XX, 234)
Bir Hikmetli Söz
Ebu Leheb, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in amcasıdır. Buna rağmen Efendimiz’e inanmadığı gibi, karısıyla birlikte ona çok büyük düşmanlıklar yapmıştır. Şu rivayetler, bu düşmanlığın şiddetini ve ulaştığı korkunç seviyeyi göstermeye yeter.
Târık b. Abdullâh el-Muhâribî, bir müşâhedesini şöyle anlatır:
Resûlullah (s.a.s.)’i Zülmecaz Panayırı’nda görmüştüm:
“–Ey insanlar! Lâ ilâhe illallah deyin de kurtulun!” diye yüksek sesle hitâb ediyordu. Bir adam da elindeki taşla O’nu tâkip ediyor ve:
“–Ey insanlar! Sakın ona inanmayın, itaat etmeyin. Çünkü o yalancıdır!” diyerek bağırıyordu. Attığı taşlarla Efendimiz’in ayak bileklerini kanatmıştı. Oradakilere:
“–Kimdir bu zât?” diye sordum.
“–Bu, Abdülmuttaliboğulları’ndan bir gençtir” dediler.
“–Ya onun ardına düşüp taş atan kimdir?” diye sordum.
“–O da amcası Ebû Leheb’dir” dediler.
(Darekutnî, Sünen, III, 44-45)
Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemîl de Allah Resûlü’ne ezâ ve cefâ etmekte kocasından geri kalmaz, her gece dikenli ağaç dallarını büyük bir demet yapar, boynuna bağlar, geceleyin ayağına batması için Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in geçeceği yollara atardı. Resûlullah (s.a.s.) ise, ipek üzerine basar gibi onların üzerine basar geçerdi.
( İbn Hişâm, es-Sîre, I, 376; Kurtubî, el-Câmi‘, XX, 240)