Yusuf Can- Haber Yorum

Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısına katılan gazetecilerin sorularını cevaplayan Trump, Perşembe günü Irak Başbakanı Mustafa el Kazımi ile yapacağı görüşmenin sorulması üzerine büyük bir itirafta bulundu.

ABD Başkanı Trump,gazetecilere;

"Amerika'nın tarihinde yaptığı en büyük hatanın Irak'a girmek olduğunu" söyledi.

Trump, gazetecilerin de beklemediği bu açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Irak'tan büyük oranda askerimizi çektik. Bu saçma, sonu gelmeyen savaşlardan çıkıyoruz. Aslında ta en başında oraya hiç gitmemeliydik. Bence oraya gitmek tarihimizde verilmiş en kötü karardı, ülkemiz Orta Doğu'da hiç olmamalıydı."

Trump'ın yaşanan korkunç trajediye tek taraflı baktığı ortada.

O ve onun gibiler sadece Amerikan çıkarları için konuşurlar.

Kimi basın yayın organları da Trump'ın bu itiraflarını bir lütufmuş gibi, ulvi bir ikrammış gibi aktararak insanların zihniyle oynuyorlar.

Sanki Trump'ın pişmanlığı; katledilen bir milyon Müslüman Irak'lı ve geride gözü yaşlı kalan dul ve yetimler içinmiş gibi bir hava veriliyor.

Oysa buna yönelik tek bir cümle, hatta kelime yok. Trump, tam da kötü emelleri olan kötü tabiatlı bir tüccar gibi konuşuyor.

Yani demek istiyor ki; ABD, Irak'ta olmasaydı biz 1 Trilyon$ kaybetmezdik.(Bunu daha önce dile getirmişti)

Hatırlanacağı gibi daha önce İngiltere'nin bir eyaleti hükmünde olan Avustralya Hükümeti, geçmişte atalarının yapmış olduğu köleleştirme ve katliamlardan ötürü ülkenin yerlisi olan Aborjinlerden özür dilemiş ve tazminat ödemeyi kabul etmişti. Bu her ne kadar Aborjinlerin artık Beyazlar için bir tehdit olmadığı bir zaman diliminde gelen özür olsa da sembolik bir önemi vardı.

Şimdi Trump'ın (Hem de Pentagon ve Irak İşgaline imza atan Cumhuriyetçilerden habersiz olarak) duygularını dile getirmesi tamamen 2016'daki seçim sloganını destekler yöndedir. 

Neydi slogan? 

"Make America Great Again" ("Amerika'yı Yeniden Harika Yap")

Yani Trump'ın bu itirafından bir vicdan kırıntısı aramak boşunadır.

Onun ve ABD'li siyasilerin tek derdi Amerikan Hegemonyasını nasıl sürdürecekleri konusudur.

Onlar için kaç Irak'lı  katledilmiş,  kaç yuva yıkılmış, kaç çocuk kaybolmuş, kaç kadın dul kalmış, kaç insan açlık çekmiş, kaç insan işkence görmüş ...hiç bir önemi yoktur.

Tüm bu dediklerimize Irak ve Suriye'de her gün yaşanan trajediler şahitlik etmiyor mu?