TEKNOLOJİ SERVİSİ
Günümüzde kablosuz iletişim her geçen gün yaygınlaşsa da kullandığımız internetin yaklaşık %95’i okyanus tabanındaki fiber optik kablolar aracılığıyla taşınıyor.
Fiber optik kablolarda veri taşıyıcısı ışıktır. Işık çok ince cam iplikçiklerin içinde yansıyarak ilerlerken verinin kaybolmadan uzun mesafeler boyunca taşınmasını sağlar. Fiber optik kablolarla veri çok yüksek hızda aktarılabilir. Bir fiber optik kablonun çapı ortalama 0,125 milimetredir yani kalınlığı bir saç telinin iki katı kadardır.
Aslında verilerin kıtalar arasında denizin altından geçen kablolar aracılığıyla taşınması yeni bir teknoloji değil. 1858’de ilk defa bir telgraf mesajı kıtalar arasına döşenen bakır teller aracılığıyla taşınmıştı.
Peki, çok uzun ve ince fiber optik kablolar çok derinlerdeki okyanus tabanına nasıl döşeniyor? Bunun için özel kablo döşeme gemileri kullanılıyor.
Fiber optik kablo döşeme gemisi bir ucu karadaki istasyonda bulunan kabloyu açık denize doğru uzatır. Bu sırada kabloya belirli aralıklarla bağlanan şamandıralar kablonun batmasını önler.
Gemi açık denizde ilerledikçe şamandıralar kaldırılarak kablonun deniz tabanına batması sağlanır.
Açık denizde çok uzun mesafeler katedildikten sonra ikinci istasyona ulaşılır. Döşenen kablonun ucu ikinci istasyondaki kabloyla uygun şekilde bir araya getirilir.
Okyanus tabanına döşenen fiber optik kablolarda bir hasar ortaya çıkması durumunda kablo tamir gemileri kullanılarak hasar giderilir. Ancak fiber optik kablolar için asıl tehlike açık denizde değil kabloların karaya yakın döşendiği bölgelerdedir. Çünkü özellikle balıkçılık yapılan karaya yakın bölgelerde ağlar ve çapalar kabloların kopmasına yol açabilir. Bu nedenle deniz tabanının yumuşak olduğu bölgelerde kablolar deniz tabanına gömülür. Deniz tabanının sert olduğu bölgelerde ise kabloların dışında koruyucu ekipmanlar bulunur.
Kaynak, TÜBİTAK