Abdurahman Deniz Uğurlu - ŞANLIURFA

Peygamber Sevdalıları Vakfı'nın hicri yılbaşı münasebetiyle yayımlamış olduğu mesajda hicretin, zorluklar karşısında bir kaçış değil; zulmün ortadan kaldırılması ve adaletin tesisi için Nebevi bir merhale olduğu ifade edildi. Peygamber Sevdalıları Vakfı mesajında şu ifadeler kullanıldı: "Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a (Cella Celaluhu), salat ve selam hicreti bizlere bir yol olarak benimseten, hak ve hakikat uğruna her türlü bedelin ödeneceğini hayatıyla gösteren kutlu Nebi (Aleyhisselat-u Vesselam)'a, ehl-i beytine ve kıyamete kadar O'nun yolunu sürdürenlere olsun. "Onlar sırf 'Rabbimiz Allah'tır.' dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir…" (Hac-40) "…Onlar ki hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar, öldürüldüler. And olsun ki ben onların günahlarını örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır." (Al-i İmran-195)

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Muhammed (Aleyhisselat-u Vesselam) Mekke'den Medine'ye yaptığı tarihi ve tevhidi yolculuk, insanlık tarihinin seyrini değiştirmiş, İslam âlemi için takvimin başlangıç noktası olarak kabul edilmiştir. Hicret, zorluklar karşısında bir kaçış değil; zulmün ortadan kaldırılması ve adaletin tesisi için Nebevi bir merhaledir. Hicret; İslam'ın, coğrafi bir sınıra mahkûm edilemeyecek kadar büyük bir din olduğunun göstergesidir. Hicret, insanlığın kurtuluşu için her türlü bedeli göze alarak karşılıksız iyilik yapma düsturu ile hareket eden iyilik elçilerinin kendilerini insanlığa adamalarıdır. Hicret; insanlığa zulümden başka bir şey vermeyen zalim iktidarların yıkılması, Müslümanlarla savaşmayan farklı inanç ve toplulukların yaşam haklarının İslam'ın adaletiyle teminat altına alınmasıdır.

Malum olduğu üzere Hicri takvim; Hazreti Ömer (Radiyallahu Anhu) döneminde kullanılmaya başlanılarak Müslümanların kendi medeniyetlerine ait, diğer medeniyetlere alternatif bir tarih bilinci oluşturmaya yönelik bir adım olarak görülmüştür. Bu önemli çaba, Batı hayranı yönetimlerin eliyle İslam ümmetinin birlikteliğine darbe vurmak amacıyla sona erdirilmiştir. Modernleşme ve Batılılaşma adı altında Batı dünyasına ait Miladi takvime geçilerek hem Müslümanlara tarihleri unutturulmuş hem de Batı dünyasının kültür ve tarih bilinci Müslüman halka aşılanmaya çalışılmıştır. 

Müslümanlar olarak elimizden alınan tarih bilincimizi geri almalı, Hicri takvimi hayatımızda daha çok görünür hale getirmeliyiz. Kan ve gözyaşına boğulmuş, ihtilaflarla güçsüzleştirilmiş, işgal altındaki İslam coğrafyasının tekrar özgürlüğüne kavuşması için hicret sonrası kurulan İslam kardeşliğini yeniden tesis etmeliyiz. Kur'an'a ve Sünnet'e sarılıp bunların anlaşılması ve yaşatılması için gayret gösterilip basit meselelerle tarihteki ihtilaflara düşmemeliyiz. Bu vesileyle Peygamber Sevdalıları Vakfı olarak bu Hicri yılbaşının (1 Muharrem 1442) İslam'ın hâkimiyeti için çalışanlara feyiz ve direniş getirmesini; Müslümanlar arasında vahdet, kardeşlik ve uyanışa vesile olmasını; zulüm altında inleyen Müslüman kardeşlerimize kurtuluş ve zaferi müjdelemesini Cenab-ı Allah'tan tüm samimiyetimizle dileriz." (İLKHA)