Bazı doktorlar, hastane çalışanları, ilaç mümessilleri ve eczacıların adının karıştığı büyük çaplı ilaç yolsuzluğu skandalı deşifre edildi. Antakya'da Nermin V. adlı bir hastaya iki ilaç reçetesi yazıldığının anlaşılması üzerine başlatılan inceleme ve ardından soruşturma sonucunda ortaya çıkarılan ilaç yolsuzluğu şebekesinin Türkiye genelinde 143 adet sahte imzalı reçete düzenlediği ortaya çıktı.

7 ŞÜPHELİYE DAVA AÇILDI

Sabah'tan Dilek Yaman'ın haberine göre İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nün, olayı ayrıntılı biçimde inceledikten sonra hazırlandığı rapor doğrultusunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucunda ikisi doktor yedi şüpheli hakkında 'sağlık mesleği mensuplarının gerçeğe aykırı belge düzenlemesi', 'kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' ve 'resmi belgede sahtecilik' suçlarından dava açıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) da bir numaralı müşteki olarak davaya katıldı. 53 mağdur vatandaşın müşteki olarak katıldığı davanın şüphelilerinin meslek ve isimleri şöyle:

Doktor Huriye Gençkal, eczacı Ayşe Gümüştekin, eczacı Hacer Yıldız Kavuncu, eczane kalfası Emre İlhan, hastane çalışanı Müzeyyen Papur, ilaç mümessili Emincan Papur ve ilaç mümessili Emir Uca.

İlaç yolsuzluğu skandalı şöyle açığa çıktı:

Antakya'da yaşayan 46 yaşındaki Nermin V., sağlık problemleri nedeniyle hastaneye başvurunca tedavi için kendisine reçete yazıldı. Nermin V., bu reçeteyi alıp eczaneye gittiğinde İstanbul'da da yine onun adına, aynı ilaçlarla düzenlenmiş iki adet reçete bulunduğu ve kendisine ilaç verilemeyeceği söylendi. Bunun üzerine Adana İl Sağlık Müdürlüğü'ne başvuran Nermin V. olayı ihbar etti.

İLAÇLAR KULLANILMADI BİLE

Nermin V.'nin ihbarı üzerine olay İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'ne bildirildi ve inceleme başlatıldı. Yapılan inceleme sonucunda ilacın, bir tıp merkezi tarafından kadının TC kimlik numarasıyla yazıldığı anlaşıldı. Merkezin yetkilileri, bazı personelin kimlik bilgileri kullanılarak Fatih bölgesinde bulunan bir sağlık merkezine gidilmiş gibi işlemler yapılıp, belirli türde ilaçların fatura edildiği bilgisini verdi. Yetkililer daha önce merkezde çalışıp, ayrılmış olan bir elemanın annesinin usulsüz işlemleri yaptığını öğrendiklerini belirttiler. Bunun üzerine ilacın satın alındığı eczanede inceleme yapıldı. Yapılan denetimde, çok sayıda kime ait olduğu belli olmayan kupürleri eksik ilaçlar ve sağlık raporu fotokopileri ele geçirildi. İncelemede, söz konusu ilacın yine aynı eczaneden defalarca kez satıldığını görünce daha detaylı inceleme yapan Sağlık Müdürlüğü, reçetelerin yoğunlukla İstanbul'da bir tıp merkezinde görevli doktor Huriye Gençkal tarafından yazıldığını tespit etti. Eczanenin, adına reçete yazdığı kişiler, bu reçeteleri yazdırmadıklarını, yazılı olan ilaçları kullanmadıklarını belirttiler.

SAVCILIK ORTAYA ÇIKARDI

Bunun üzerine İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Doktor Gençkal'ın ifadesine başvuruldu. Doktor, kendince düzenlenmiş görünen 143 reçetenin 40 adedinin kendisi tarafından düzenlenmediğini, bu reçeteler üzerindeki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını söyledi. Başka bir mağdurun da benzer şikâyette bulunması üzerine farklı bir eczanenin de ilaç yolsuzluğuna karıştığı ortaya çıktı. Yapılan incelemenin ardından, İl Sağlık Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporla durum İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbar edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Dosya kapsamında suça konu 143 adet reçete, yazı-imza incelemesine gönderildi. Doktor Huriye Gençkal tarafından yazılan onlarca reçetedeki imzanın doktora ait olduğu tespit edildi.

MAĞDURLARIN HABERİ YOK

İddianamede reçetelerin gerçekte mağdurların haberi dahi olmadan düzenlendiği, yazılan ilaçların da mağdur vatandaşlar tarafından teslim alınmadığı belirtildi. İlaç mümessilleri olan Emir Uca ve Emincan Papur'un kotalarını doldurmak veya pirim elde etmek için, Papur'un evvelce hastanede çalışmış olan annesi Müzeyyen Papur ile iltisaklı hareket ederek doktor Huriye Gençkal'a reçeteleri yazdırdıkları ve söz konusu reçeteleri işleme tabi tutup SGK'ya fatura ettikleri anlatıldı. Haksız kazanç sağlayan şüphelilerin mağdurların zararına yol açtıkları kaydedilirken davaya konu suçta asıl mağdurun SGK olduğu kaydedildi. SGK'nın zararına neden olan şüphelilerin işbirliği içerisinde kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçunu işledikleri anlatıldı. Savcılık kasıtlı işlemlerin yoğunluğu, meydana gelen zararın büyüklüğü gibi hususlar dikkate alınarak şüphelilerin alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasını istedi. Dava, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.