HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, iç gündeme ilişkin yaptığı haftalık gündem değerlendirmesinde İstanbul Sözleşmesi ve istihdamdaki büyük düşüşe değindi.

İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükte kalmaya devam etmesi durumunda toplumda ciddi bir kaosa neden olacağına dikkatleri çeken Sağlam, sözleşmenin biran önce feshedilmesi gerektiğini vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi'nin kutuplaştırmaya devam ettiğini söyleyen Sağlam, "İstanbul Sözleşmesi’nin olumsuz etkileri ortaya çıktıkça toplumda oluşturduğu infial büyümekte ve toplumdaki ayrışmanın derinleşmesine sebep olmaktadır. Parçalanan aileler, icraya düşen çocuklar, kadın cinayetleri, aile içi sadakatsizlikler, kadın ve çocuklara yönelik şiddet, gayri meşru ilişkiler ve meşruiyet kazandırılmaya çalışılan sapkın hareketlerin bu sözleşme sonrası artışta olduğu istatistiklerle ortaya konmaktadır. Çocukları ailesiz, aileleri çocuksuz bırakmayı hedefleyen, uzun vadede ise ailesiz toplum inşa projesinin sacayaklarından biri olan bu sözleşmenin yürürlükte kalmaya devam etmesi toplumda ciddi bir kaosa neden olacaktır." dedi.

"Bir an önce ifsat edici, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı olan bu sözleşme feshedilmelidir"

İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi çağrısında bulunan Sağlam, "Kadın veya aileden birini korumak için diğerini feda etmek ikilemi yoktur. Kadını şiddete karşı korumak için ailenin yıkılmasına seyirci kalınamaz. Hükümet, bu meseleye oy hesabı üzerinden bakmamalıdır. Evet, kadınlar şiddete uğramaktan ve cinayetlere kurban gitmekten korunmalı ama aynı zamanda aile kurumumuz ve ahlaki değerlerimiz de müfsitlerden ve sapıklıklardan korunmalıdır. Bir an önce ifsat edici, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı olan bu sözleşme feshedilmelidir. Başta 6284 sayılı yasa olmak üzere bu sözleşmenin uygulanması için çıkarılmış kanunlar yerine var olan sosyal sorunlara inanç ve ahlak değerlerimize uygun düzenlemeler yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

İstihdamda büyük düşüş

İstihdamdaki büyük düşüşü değerlendiren Sağlam, "TÜİK’in mayıs ayı verilerine göre işsizlik oranı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 artarak yüzde 12,9 oldu. Öte taraftan istihdam edilenlerin sayısında ise 2 milyon 411 bin azalma oldu. Bu rakama ücretsiz izne ayrılanlar dâhil değildir. Hayat pahalılığı ve işsizlik başını almış gidiyor. İkisinin eş zamanlı artışı iktisadi bir garabet ve sosyal bir felakettir. TL’nin değer kaybetmesi; hayat pahalılığı, enflasyon ve rekabet gücünün düşmesi olarak geri dönerken hazine bakanının bunun bir tercih olduğunu dile getirmesi, diğer yandan Cumhurbaşkanının meseleyi bir dış saldırı olarak açıklaması, ülke ekonomisi hakkında var olan kafa karışıklığını daha da artırmıştır. Enerji, ara mallar, birçok iş makinası ve teçhizatı ile bazı tarım ürünlerinin ithal edildiği, bu nedenle de bir türlü kapatılamayan dış ticaret açığı bir realite iken, dövizin bu şekilde yükselmesinin ağır sonuçlarının olacağı muhakkaktır." dedi.

"İşsizliğe bir çözüm üretilemez ise sosyal ve siyasal sıkıntılar kaçınılmazdır"

Sağlam son olarak şöyle konuştu:

"TL’nin değer kaybetmesinin bu ağır sonuçlarını görmezden gelerek olayı magazinleştirmek, halktan kopuk olmanın, sıkıntılarına ortak olmamanın ve duyarsızlığın ifadesidir. İşsizliğe bir çözüm üretilemez ise sosyal ve siyasal sıkıntılar kaçınılmazdır. Var olan sorunları halının altına süpürmek ya da yokmuş gibi davranmak sorunu ortadan kaldırmadığı gibi daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. İstihdama ilişkin ciddi çalışmalar yapılmalı ve ekonomi dışa bağımlılıktan kurtarılmalıdır." (İLKHA)