DOĞRUHABER / Zeki Aras

Dünyada birçok ülkede salgına karşı alınan tedbirlerin gevşetildiği bugünlerde uyarılarda bulunan uzmanlar, ikinci salgın dalgasının gelebileceğini belirterek uyarılarda bulundu. Salgına karşı en büyük tehdidin rehavet olduğunu belirten uzmanlar, alınabilecek basit önlemlerle salgının seyrinin olumlu yönde değişebileceğine vurgu yaptı. Maske, sosyal mesafe ve fiziki temastan kaçınılmasının en büyük tedbir olduğuna dikkat çeken uzmanlar, tedbirlere uyulmasının hayati önem taşıdığına vurgu yaptı.

“KOVİD-19'LA MÜCADELE, HAYAT MÜCADELEMİZİN VAZGEÇİLMEZ PARÇASI OLSUN”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca,  koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarındaki artışa ilişkin yaptığı açıklamada, "En son açıkladığımız rakamlar, 45 günün en yüksek vaka sayısı. Bu sonucu bekliyorduk. Her birimiz, güç birliği içinde, salgınla sağlık ordumuzun birer üyesi gibi savaştığımızda aldığımız sonucu unutmayın. Tedbirlere karşı eli kolu bağlı virüs, bizi yıldıramaz. Bu savaşta yine beraber miyiz? Dünya yoruldu. Sadece siz değil. Hayata sarılmaktan vazgeçmeyin. Bir gün mutlaka salgının son günü olacak. İnsanlığın yaşadığı tüm salgınlar gibi bu salgın da son bulacak. Sosyal hayatınızı kontrollü yaşayın. Kovid-19'la mücadele, hayat mücadelemizin vazgeçilmez parçası olsun." diyerek tedbirlere uyma çağrısında bulundu.

“BUNUN İKİNCİ DALGASI OLACAK”

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, maske, sosyal mesafe ve hijyen tedbirlerine uymayan vatandaşların dikkat etmeden bu süreci yaşadıklarını belirterek, "Bunun ikinci dalgası olacak. Vaka sayılarının daha da yükseğini göreceğiz diye düşünüyorum" diye konuştu.

"VAKA SAYILARI DAHA DA ARTACAK"

Vaka sayılarının tedirgin edici olduğunu ifade eden Özlü, "İlk dalga dediğimiz, bayrama gidenler büyükşehirlerden küçük şehirlere virüsü bulaştırdılar. İkinci dalga dediğim de, 200 bin kişilik kasabalarda 1-2 milyon insan bulaş zinciri oluşturdu. Onlar da virüsü kendi çevrelerine yayacaklar, bulaşlar olacak. Endişe verici, böyle olmasını istemiyoruz ama maalesef bir yerde bu kontrolü tam sağlayamadık. Bunun ikinci dalgası olacak. Vaka sayılarının daha da yükseğini göreceğiz diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

“ASIL OLAN ŞEY KONTROLLÜ ŞEKİLDE HAYATIMIZI SÜRDÜREBİLMEK”

Prof. Dr. Özlü, Türkiye'de tekrar çeşitli kısıtlamaların uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin, "Yasaklar ve kısıtlamalar bu işi frenler, doğru. Ama bu frenleme geçici bir etki. Onu gördük zaten. Daha önce aldığımız kısıtlamalar etkisini gösterdi; ama bu etki geçici. Aldığınız sürece geçerli, bıraktığınız zaman tekrarlıyor.
Dolayısıyla bunları sürekli yapmanız mümkün değil. Söylediğim gibi bu salgının kaç yıl süreceği belli değil. Uzayabilir, uzadı da. Böyle genel kısıtlamalar, yasaklamalar dünyada da şu an gündemde değil. Bu tür kısıtlamalardan ziyade kontrollü bir şekilde hayata geri dönmek. Bunu olması gereken noktada tutamıyoruz. İnsanlar kurallara uyum konusunda farklılaşıyorlar. Asıl olan şey kontrollü şekilde hayatımızı sürdürebilmek. Ama kontrolün elden gideceğine dair kaygılar ortaya çıkarsa o zaman kısıtlamalar tekrar gelebilir. Özellikle lokal olarak bunların yapılaması daha doğru gibi şu anda. Her ilde durum aynı değil. İllere göre de bu bulaşmanın nedenleri farklılaşıyor" dedi.

“BÖYLE DEVAM EDERSE TABLO KARANLIK”

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel, “Böyle devam ederse tablo karanlık. Salgın ile mücadelenin aşı bulunana kadar ki tek çaresi kontrollü bir sosyal hayat devam ettirmek. Virüsün şu an için tek aşısı bu. Nedir bu kontrollü sosyal hayat? Bir kere düğün, dernek, toplantılara gitmemekte fayda var. Gidiyorsanız da maske ve mesafe kuralına uyacaksınız. Sağlık sistemimiz evet çok güçlü. Ama sonsuz da değil! Kuralları bilip de uygulamıyorsanız ne yazık ki ateş ile oynuyorsunuz. İnsanlar ‘İhtiyacım var, çalışmak zorundayım’ diyor, ki hepimiz öyleyiz. Bazıları sosyalleşmek istiyor. Bunların hepsi tamam, hepsini anlıyorum. Ama ‘Hem rahat rahat takılayım hem de hastalık kapmayayım.’ Öyle bir dünya yok! Çalışma hayatı ve sosyalleşmenin devamını istiyorsak rehavete kapılmayacağız. Tedbirleri bir süre daha elden bırakmayacağız"   diye konuştu.

“MASKELER AKSESUAR GİBİ KULLANILIYOR”

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, normalleşme döneminde kurallara yeterince dikkat edilmemesi nedeniyle vaka sayılarının tekrar arttığını belirterek, "Vaka sayılarında 5 gün üst üste artış görürseniz aslında bu işlerin bir yerde ters gittiği anlamına gelir. Bizim için bir alarm diye düşünün rakamları, yani kurallardan uzaklaşıyorsunuz anlamına gelen bir rakam. En sık yapılan yanlış fazlaca özgüven. İnsanlarımızda olan ‘bana nasılsa bir şey olmaz’ yanlış bir algı. Sanki artık salgın bitti. Sonuç itibarıyla ekranlarda tüm dünyada bir normalleşme süreci görüyoruz, plajların yoğunluğunu görüyoruz, insanlar sokaklarda. Toplumda da bu yanlış bir algıya sebep oluyor, tamam ülkemizde azaldı, dünyada da azaldı, 'daha rahatız' gibi bir algı oluşuyor. Diğeri maskelerin yanlış kullanımı. İnsanlar psikolojik olarak maskeyi takıyorlar, alınlarına, çenelerine, burun açık ve onu bir aksesuar gibi kullanıyorlar. Sosyal mesafe, kalabalık içerisinde maske takmamak, yani maskeyi doğru taksak da kalabalıkta takmamak. Kalabalık içerisine artık büyük bir özgüvenle girmek, kalabalıkta bulunmak. Bunlar maalesef rakamlarımızın artmasına sebep oldu." şeklinde konuştu.

  “BİR YERLERİN KAPATILMASINI İSTEMİYORSAK ÖNLEMLERE UYMAMIZ GEREKİYOR

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan,  “son günlerde açıklanan rakamlarda 1000'in üzerinde devam ediyoruz. Şu an 1000'in üzerinde devam edecek gibi görünüyor. Bu rakamlar yükselerek gidiyor. Bugün tanı alanlar hemen bugün korona virüse temas edenler değil. Geçtiğimiz birkaç gün içinde de bu şekilde tanı alanlar oldu. Önümüzdeki birkaç gün içinde de bu aktiviteleri gerçekleştirenlerden de tanı alanlar olacaktır. Kumsalda da olsa memleketinde caddede yürüyüşte yapıyor olsa fiziksel mesafe, maske ve hijyen kuralına uymak gerek. Eğer bunlara uymazsak bu artış eylemi yüzde 8-9 gibi gidiyor. Dünkü rakamlar, artış yüzdesi açısından bir önceki güne göre daha; ama yüzde 8-9 olarak bakarsak ve bunun önümü alamazsak rakamlar 1500'e doğru tırmanır. Sonra yine aşağı doğru yönelebilir vatandaşların davranışları ile. Bir yerlerin kapatılmasını istemiyorsak hepimizin kişisel koruyucu önlemlere uymamız gerekiyor. Türkiye'de her 20 vakadan 1'i ağır vaka. Vefatların da ağır hastanın olduğunu düşündüğümüzde, her gün 15-20 kişiyi kaybettiğimizi düşündüğümüzde ağır hasta olanların da vefat riskinin olduğunu söyleyebiliriz."