HABER MERKEZİ
İlim Yayma Cemiyeti'nden yapılan açıklamada, bir taraftan kadına karşı şiddetin engellenmesi istenirken, diğer taraftan kadın ve erkek dışındaki cinsel yönelimlere bir atıfta bulunulduğu belirtilen İstanbul Sözleşmesinde ısrar etmenin gelinen nokta açısından doğru olmayacağı belirtildi. Yapılan açıklamada, bir taraftan kadına karşı şiddetin engellenmesi istenirken, diğer taraftan kadın ve erkek dışındaki cinsel yönelimlere bir atıfta bulunulduğu belirtilen İstanbul Sözleşmesinde ısrar etmenin gelinen nokta açısından doğru olmayacağını belirtildi.
“EVLİLİĞE DAYANMAYAN AİLE KAVRAMININ KABUL EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Açıklamada sözleşme maddelerinin içerisinde barındırdığı tehlikeye dikkat çekilerek şunlar ifade edildi; “Sözleşmenin 3. maddesinde yer alan "aile" kavramının içine "birlikte yaşayan bireyler" de dâhil edilmektedir. Binlerce yıla dayanan Anadolu kültürüyle yoğrulmuş bu topraklarda "aile" olmanın temelinde evlilik bulunmaktadır. Evliliğe dayanmayan aile kavramının kabul edilmesi mümkün değildir. Sözleşmenin 4.maddesinde geçen "cinsel yönelim" ifadesinin kapsamına kadın, erkek ve diğer tanımlamalar girmektedir. Şiddete karşı hazırlanmış bir sözleşmede bireyi tanımlayacak en iyi ifade "insan" olmalıydı. Toplumun tepki gösterdiği, dinimiz tarafından yasaklanmış tercihlere zımnen müsamaha gösterilecek bir oluşum içerisinde olamayız.”
“AİLE KAVRAMINI HER ZEMİNDE KORUYACAK ÇALIŞMALAR YAPILMALIDIR”
Sözleşmede ısrar etmenin doğru olmayacağı ifade edilen açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi'ni tek cümleyle özetlemek gerekirse: Bir taraftan kadına karşı şiddetin engellenmesi istenirken, diğer taraftan kadın ve erkek dışındaki cinsel yönelimlere bir uluslararası sözleşmede atıfta bulunulmuştur. Bilinmelidir ki kadına yönelik her türlü şiddet kırmızı çizgimizdir. İnsanların birbirlerine Allah'ın emaneti olarak değerlendirildiği yüce dinimiz İslama göre aksi bir düşünce içerisinde olmamız da söz konusu olamaz. Ancak kadının korunması için hazırlanmış fakat bu noktada etkili olmadığı açıkça görülen, yürürlükte kalmasının toplumsal bir fayda sağlamayacağı anlaşılan bir sözleşmede ısrar etmek de gelinen nokta açısından doğru olmayacaktır. Öte yandan İstanbul Sözleşmesine karşıtlık üzerinden kadına şiddet meselesinin de gözardı edilmemesi gerektiğinin farkındayız. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek toplumsal sorunu çözecek, kendi iç dinamiklerimize dayalı, milli ve manevi değerlerimizin yoğurduğu aile kavramını her zeminde kutsayacak ve koruyacak, kadına yönelik şiddeti önleyecek yeni çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda atılacak adımları destekleyeceğimizi, toplumun değer yargılarını göz önünde bulunduracak ve onların taleplerinin değerlendirecek düzenlemelerin yanında olacağımızı ifade etmek isteriz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”