YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, Kurul tarafından son yıllarda rasyonel kontenjan politikasına geçildiği, bunun neticesinde bir yandan üniversitelerdeki programların doluluklarının son yılların en iyi oranlarına ulaştığı diğer taraftan akademisyen yetkinliği, altyapı ve istihdam gibi faktörlerin dikkate alınmasıyla programa yerleşen öğrenci memnuniyetinin de geçmiş yıllara göre artma eğilimine girdiği belirtildi.
Bu bağlamda üniversitelerdeki pek çok disiplinin üzerinde yükseldiği fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi temel bilimlerin, "Yeni YÖK" konseptiyle başlatılan süreç ve alınan radikal kararlarla hak ettiği ilgiyi tekrar kazandığı vurgulandı.

Açıklamada, "Diğer taraftan ziraat, su ürünleri, hayvancılık, yer bilimleri gibi ülkemiz için stratejik öneme sahip bazı programlar da YÖK Destek Programı kapsamına alınmış, temel bilimleri önceleyen Yeni YÖK böylece 'toprağa ve suya dokunmaya' başlamıştır. Bu genel yaklaşım çerçevesinde YÖK Destek Programının kapsamı, bu sene felsefe programını da içine alacak şekilde genişletilmiştir." ifadelerine yer verildi.

"Tüm bilimler için olumsuz sonuçlar doğurabilir"

2020 için belirlenen kontenjanlar itibarıyla 55 devlet üniversitesinde ve 6 vakıf üniversitesinde öğrenci alan felsefe programı bulunduğu bildirilen açıklamada, son yıllarda bu programlara rağbetin azaldığına, kontenjanların bazı üniversitelerde dolduğuna ve vakıf üniversitelerinin bu programları açmaya ilgi duymamadığına işaret edildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sosyal bilimlerin, maalesef pek çok alana nispeten geçmişte sahip olduğu ve hak ettiği yerde olduğunu söylemek zordur. Felsefe de alaka ve talep kaybına uğrayan bu önemli bilim dallarından biridir. Bu durum, bilimin gelişimi için endişe vericidir. Zira her şeyin ölçülmeye çalışıldığı, maddiyat ile değer biçildiği ve ölçülemeyenin dışarıda bırakıldığı bir dünyada felsefenin giderek önemini kaybetmesi, özelde bütün sosyal bilimler için genelde ise tüm bilimler için olumsuz sonuçlar doğurabilir. "

Açıklamada, eleştirel ve mantiki düşünce ile tahlil kabiliyetinin gelişmesinde felsefi ve mantiki düşüncenin rolünün büyük olduğu belirtildi.

"Felsefe eğitiminin desteklenmesi gerekmektedir"

Diğer taraftan üniversitelerin sadece bilgiye sahip insanlar değil aynı zamanda dünyayı ve hayatı yorumlayabilme kabiliyetine sahip insanlar da yetiştiren kurumlar olduğunun altı çizilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

"Felsefenin, üniversiteleri araştırma merkezlerinden veya şirketlerden ayıran özelliği bu durumla ilgilidir. Felsefe üniversite öğrencisinin entelektüel düzeyini yükselten, onu münevver kılan, onun şahsiyetini olgunlaştıran bir programdır. Dolayısıyla bir üniversitenin diğer programları ile ilişkisinin kurulması ve seçmeli dersler havuzunda olması gerekmektedir. Bundan dolayı üniversitelerimizde felsefe eğitiminin desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir.

Bu düşünceler ile 'Yeni YÖK' konsepti içinde felsefe lisans programları YÖK Destek Bursları kapsamına dahil edilmiş olup devlet üniversitelerinde bu programlara ilk 15 tercihinde yer vererek ilk 3 sırada yerleşen başarılı öğrencilere, öğrenimleri boyunca yıllık 12 ay üzerinden karşılıksız 800 lira burs verilecektir. Bu yaklaşımın, bu programın önemine yönelik önemli bir farkındalık oluşturmasını bekliyoruz. Felsefe bölümleri süreç içinde başkaca tedbirler ile de güçlendirilecektir. Öğrenci dostu YÖK olarak, tüm programlara yerleşecek öğrencilerimize üstün başarılar diliyoruz."