Covid-19 nedeniyle Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gören ve aynı zamanda Gaziantep’in değerli kanaat önderlerinden olan Üstündağ, geçtiğimiz pazar günü sabaha karşı yapılan müdahalelere rağmen kurtarılmayarak vefat etmişti.

Şahinbey ilçesindeki Yeşilkent Mezarlığı’nda ailesi, yakınları ve parti üyeleri ile sevenleri tarafından dualarla toprağa verilen merhum Üstündağ, vefatıyla yakınlarını ve sevenlerini üzdü.

Merhum Üstündağ’ın ömrü boyunca Allah ve Resulünün yolunu takip ettiğini belirten ailesi, yakınları ve sevenleri Üstündağ’ın hayatını İLKHA’ya anlattılar.

Bölgenin yetiştirdiği önemli kanaat önderlerinden biri olan Üstündağ’ın, Kur’an ahlakını taşıdığını ve ömrünü İslami hizmetlere adadığını, bu uğurda da büyük bedeller ödeyen bir dava adamı olduğunu söylediler.

Üstündağ hocanın hiçbir zaman inancından taviz vermediğini, ömrünü Allah'ın rızasını kazanmaya adadığını ve bu anlamda çetin geçen hayat serüveninde ise büyük hizmetlerde bulunduğuna dikkat çektiler.

Merhum Üstündağ'ın, 28 Şubat ve FETÖ'nün brifingli yargısının mağduru olduğunu anlatan ailesi, yakınları ve sevenleri, Üstündağ’ın birçok yerde sohbet verdiğini, ilme susayan gönülleri kendi ilmiyle sulamış bir şahsiyet olduğunu ve Gaziantep'in manevi yönden kalkınması için ise büyük emekler verdiğini vurguladılar.

“Abdulkadir hocanın yokluğu bizim için büyük bir eksiklik oldu”

Abdulkadir Üstündağ’ın ibadetlerine çok düşkün biri olduğunu, her gün mutlaka bir cüz Kur'an-ı Kerim okuduğunu, pazartesi ve perşembe günlerini de oruçlu geçirdiğini anlatan HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Faruk Göçer, “Abdulkadir hoca gerçekten dinine ve diyanetine bağlı bir insandı. İslam’ı ve emirlerini kendine şiar edinmiş bir insandı. Partimiz 2012'de kurulduktan sonra Abdulkadir hoca il yönetiminde bulunma hesabıyla beraber çalışmalarımız oldu. Abdulkadir hoca sürekli bize çalışmayı tavsiye ediyordu ve bizi de kendisiyle birlikte çalıştırıyordu. İnsanların sorunları ile ilgilenirdi. Abdulkadir hoca, ’biz bu insanları irşad etmekle sorumluyuz. İrşat görevini yaptıktan, insanlara huzuru sağladıktan sonra bizim görevimiz o zaman tamamlanır. Ne kadar insan varsa bunların hepsine gitmemiz lazım’ diyordu ve bunun için gecesini gündüzüne katardı. Abdulkadir hocanın yokluğu bizim için çok büyük bir eksiklik oldu.” dedi.

“Ömrünün sonuna kadar İslam'ı anlattı”

Abdulkadir Üstündağ’ın Gaziantep için önemli bir değer olduğunu belirten Umut Kervanı Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Özaslan da, “Abdulkadir hocayı uzun yıllardan beri tanırız, onunla çok yakın münasebetlerimiz oldu. Davetçi bir kimliği vardı. Ömrünü İslami tebliğ ve davet ile geçiren bir hocamızdı. Geçmişte çok sıkıntılar çok mağduriyetler yaşamasına rağmen hiçbir zaman davasından, dini görüşünden taviz vermedi. Ömrünün sonuna kadar İslam'ı anlatmak, İslam’a daveti konusunda geri durmadı. Hastalandığı ana kadar bu çalışmasına devam ediyordu. Abdulkadir hocamız bizim için bir değerdi. Hakikatten çok insana faydası dokundu. İnsanların hidayetine vesile olan bir yönü vardı. Âlimdi ve çok güzel bir birikimi vardı, bunu da hak yolunda, dava uğruna harcadı. Ömrünü de hak yolunda noktaladı. Rabbim gani gani rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun, uzun yıllar diyalogumuz ve muhabbetimiz oldu. Ondan incinmedik, sıkılmadık ve rahatsız olmadık. Toplum içinde kanaat önderlerinden biriydi. Topluma fayda sağlayan örnek bir şahsiyetti. Abdulkadir hocanın vefatı hepimizi çok derinden üzdü, Allah rahmet eylesin.” ifadelerini kullandı.

“Abdulkadir hoca İslam davası için büyük bedelleri ödedi”

Abdulkadir Üstündağ’ın çok fedakâr biri olduğunu ifade eden arkadaşı Mustafa Bozkurt ise, şunları söyledi:

“Abdulkadir hocamız gerçekten amil ve alim biriydi. Hak ve hakikatleri cesurca dile getiriyordu. Hak ve hakikati dile getirmekten kesinlikle tereddüt etmezdi. Bildiği hakikatleri defalarca şahit olmuştuk ki olduğu gibi dile getirirdi. Abdulkadir hocamız etkin bir kanaat önderiydi. Toplumun içinde değer ve kabul görmüş bir seydamızdı. Girdiği her meseleyi Allah'ın izniyle çözerdi ve taraflarda bunu kabul ederdi. Buna da çok şahit olmuştuk. Abdulkadir hoca gerçekten bir siyaset adamıydı, bir diplomattı. Yani meramını halkın sorun ve ihtiyaçlarını siyasi bir dilde en güzel bir şekilde anlatırdı. Sürekli bunun mücadelesini verirdi. Abdulkadir hoca bu halkın, bu insanların Allah'a kul olması konusunda endişe taşıyan bir alimdi ve bunun için gerekli bedelleri ödedi. Nitekim 28 Şubat döneminde FETÖ şebekesi tarafından görevden alınmıştı ve zindana girmişti ama buna rağmen yine bu halkın hidayeti için çalışan bir insandı.”

“FETÖ'nün kumpasları ile 2000 yılında işkencelerden geçerek 4,5 yıl cezaevinde yattı”

Kardeşinin çocukluğundan beri İslami hassasiyete sahip olduğunu ve ömrünün sonuna kadar İslam’a hizmet ettiğini belirten ağabeyi Ahmet Üstündağ, “Diyanet tarafından 90'lı yıllarda imamlık görevi verildi. Nizip'in köylerinde 8 yıl görev yaptı. 8 yıl içerisinde çevredeki gençlerin hepsine Kur’an-ı Kerim’i öğretti. Şu an vefat haberini duyan o köylüler telefon ederek derin üzüntülerini dile getiriyorlar. Abdulkadir hoca kendi hayatını İslam'a vakfetmişti. Herkes tarafından sevilmiştir. 28 Şubat'ta FETÖ'nün kumpasları ile 2000 yılında işkencelerden geçerek 4,5 yıl cezaevinde yatmıştır. Cezaevinden çıktıktan sonra da hiçbir şey olmamış gibi kendisini Allah yoluna adayarak, insanlara ve özellikle gençlere İslam'ı anlatırdı. Pazartesi ve perşembe günü de sürekli oruç tutardı. Aynı zamanda bir tarikat ehli gibi sürekli zikir eder ve nafile namazlarından asla vazgeçmez, bize de tavsiye ederdi.”

“Abdulkadir hoca toplumun derdi ile dertlenen bir kanaat önderiydi”

Abdulkadir Üstündağ’ın İslami hizmetlerinden dolayı defalarca FETÖ ve PKK tarafından ölümle tehdit edilmesine rağmen davasından taviz vermediğini, bundan dolayı da yaklaşık 5 yıl cezaevinde tutuklu kaldığını belirten cezaevi arkadaşı Mustafa Karakurt da, şunları anlattı:

“Abdulkadir hoca örnek bir şahsiyetti. Kendisinden son derece istifade ettiğimiz çalışmalara katkı sağlayan bir hocamızdı. Abdulkadir hocanın en fazla öne çıkan yönü davetçi yönüydü. Abdulkadir hocanın insanlara bir şeyler anlatma gibi büyük bir azim ve kararlılığı vardı. Abdulkadir hocanın çok güzel bir ilmi vardı. Gerek medrese kültürüne gerekse özellikle imam hatip mezunu olması hasebiyle ilmini sürekli güncelleyen bir insandı. Abdülkadir hoca sosyal yönü ile ön plana çıkıyordu. Gerek ticari anlaşmazlıklarda gerekse aile problemlerde kendisi uzlaşma komisyonu içerisine de görev alan bir kardeşimizdi ve çoğu insanların barışmasına vesile oldu. Abdulkadir hoca klasik bir medrese hocası değildi. Aynı zamanda toplumun derdi ile dertlenen bir insandı, bir kanaat önderiydi. Kendi çevresini ve ailesini bir bütünlük içinde muhafaza eden, ailenin güvendiği sorun ve sıkıntıların da başvurduğu biriydi.”

“Vefat ettiği ana kadar İslami hizmetten geri kalmadı”

Abdulkadir Üstündağ’ın şehid olmayı çok arzuladığını ve hayatının sonuna kadarda bu arzu ile İslam’a hizmet ettiğini belirten arkadaşı Müslüm Yılmaz, “Abdulkadir hocamla çocukluğumuz ve imam hatip yıllarımız beraber geçti. Diyanet İşleri Başkanlığında beraber çalıştık. Abdulkadir hoca ile beraber çalıştığımız dönemde örnek imamlardan bir tanesiydi.  Abdulkadir hocamız için zaman mefhumu yoktu. Ne zaman nerede bir iş varsa hocamız oraya koşardı. Mesleğimde tatlı yarış içerisine girdiğim imam kardeşlerimden birisiydi. Bu azminden dolayı kendisini sevmeyen din düşmanları vardı. 28 Şubat'ta hocamızın görevden alınmasına neden oldular. Hocam hiç isyan etmedi. Bunun bir imtihan olduğunu, peygamberlerinde yeri geldiğinde taşlandığını, iftiraya uğradığını kabul ediyordu ve bu şekilde Resulullah'ın izinden hiç ayrılmadı. Abdulkadir hocamız, Kur’an-ı Kerim’de de belirtildiği gibi Müslümanlara karşı çok merhametliydi, zalimlere karşı da çok şiddetliydi. Hocam çok mütevazi ve merhametli birisiydi. Fakat İslam'a bir saldırı olduğu zaman hocanın merhameti, tevazusu bir tarafa kalırdı, bir anda şiddetleniyordu. Biz Abdulkadir hocamın çalışkanlığına hep iyi huylarına şahit olduk. Peygamber sevdasına, azmine ve abidliğine şahit olduk.” ifadelerini kullandı.

“İhlâslı, takvalı ve abid bir insandı”

Abdulkadir Üstündağ’ın ihlâslı, takvalı ve İslam davası için gece gündüz gayret eden biri olduğunu belirten arkadaşı Mehmet Nakşi Erat, “Geçen sene Kurban Bayramı arifesinde Mehmet Yavuz ağabeyi kaybettik, gerçekten bizi çok derinden etkiledi ve üzdü. Bu sene de yine Kurban Bayramı arifesinde Abdulkadir Üstündağ hocamızı kaybettik. Hastalığa yakalandı, hastanede yattı ve birkaç gün içerisinde hocamızı kaybettik. Hocamızın hiçbir kronik hastalığı da yoktu. Hocamızın vefatı bizi çok ciddi üzdü. Hocamız gençti ve üç çocuk babasıydı. Abdulkadir hoca ile çok uzun yıllar arkadaşlığımız oldu. HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı görevindeyken, kendisi il başkan yardımcımızdı. Kendisi ile çok uzun mesaimiz oldu. Yıllarca beraber çalıştık. Gerçekten çok ihlâslı, takvalı ve abid bir insandı. Her gün Kur'an-ı Kerim okurdu. Yaz kış demeden her haftanın iki günü oruç tutardı. Çok çalışkan bir insandı. Gece-gündüz, tatil ve pazar demezdi, nerede bir görev varsa görev aşkıyla oraya koşardı, hizmetini yapardı. Bu konuda gerçekten biz ve gençlerimiz için bir örnekti. Abdulkadir hoca aynı zamanda bir âlimdi. Âlim yönüyle de hepimiz ondan istifade ederdik. Vaaz ve nasihatleri ile bizleri motive ederdi. Abdulkadir hoca büyük bir hatipti. Onun vaaz ve nasihatini dinleyen insanlar çok etkilenirdi. Güler yüzlüydü, Babacan bir kişiliği vardı. Bununla beraber Abdulkadir hoca İslam için çok büyük bedeller ödedi. 28 Şubat döneminde zalimlerin gadrine uğradı ve yıllarca medrese-i Yusufiye de kaldı. Çok ağır işkenceler gördü. Kendisi ile Medrese-i Yusufiye’de beraberdik.” dedi.

“Her zaman İslami çalışmalar içerisinde yer almıştı”

Abdulkadir Üstündağ’ın İslami hizmetlerde hep en önde olduğunu anlatan arkadaşı Mehmet Şimşek ise, şöyle konuştu.

“Abdulkadir hoca hiçbir zaman dünyevi hiçbir şeyi kendine dert edilmiyordu. Hep ahreti ve davasını kendisine dert etti. Hiçbir fikir ve mezhep farkı gözetmeden herkesin yardımına koşan seydam çok değerli bir insandı. Onun vefatı bizim için büyük bir kayıp oldu. Hani bir insan bir uzvunu kaybeder üzülür ya biz bütün bedenimizi kaybetmiş gibi olduk. Seydam gerçekten çok değerli bir insandı. Hiç tanımadığı insanların dertlerine koşardı. Ama şahidim ve Rabbim de şahittir ki insanların dertleriyle ilgilenirdi. Gece-gündüz ve mesafe fark etmeksizin hep insanların derdine koşardı. Dünyevi hiçbir şeyi yoktu. Tek derdi İslam'dı, ümmetti, davasıydı, arkadaşlarıydı. 90'lı yılların çileli döneminde beraberdik ve çok dertleştik. Ama şu an seydayı kaybetmenin hüznü içerisindeyiz. Rabbim iyilerimizi aramızdan alıyor. İnşallah daha çok seydalar yetişecek ve bu davaya hizmet edecektir.”

“Abdulkadir hocamız daima hizmet için koşturdu”

Merhum Üstündağ’ı çocukluğundan beri tanıdığını belirten Mehmet Yıldız da, “Abdulkadir hocanın güzelliklerini, davaya olan aşkını, gayretini anlatmakla insan hakikaten bitiremiyor. Çoğu zaman bizim beraberliğimiz olurdu, genelde taziyelerde buluşurduk. Abdulkadir hoca gayretliydi. Abdulkadir hoca herkes tarafından sevilen bir şahsiyetti. Aynı zamanda Abdulkadir hocamız bir âlimdi. Allah’ın Resulü ‘bir âlimin ölümü alemin ölümüdür’ diyor. Gerçekten biz bunu Abdulkadir hocanın ölümünden sonra görüyoruz. Abdulkadir hocamız daima hizmet için koşturdu, hiçbir zaman tembellik yapmazdı. Abdulkadir hocamız gayret noktasında çoğu gençlere örnek bir şahsiyetti. Rabbim Abdulkadir hocamızın mekanını cennet eylesin.” diye konuştu. (İLKHA)