İlke Haber Ajansı’na (İLKLHA) konuşan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı İşliyen, bin 500 yıllık geçmişe sahip, insanlığın en önemli kültür miraslarından birisi olan Ayasofya Camii’nin 86 yıl sonra 24 Temmuz Cuma günü yeniden ibadete açılacağını anımsattı.
Ayasofya’nın Peygamber Efendimizin dünyaya teşriflerinden önce bir mabet olarak yapıldığını dile getiren İşliyen, “Dolayısıyla Ayasofya, o zaman ki İslam olan şimdi Hristiyanlık diye adlandırdığımız dinin mabedi yani İslam’ın mabetlerinden bir tanesidir. Tarih boyunca ibadet edilmiş ve İstanbul’un fethinden sonra 480 sene kadar ibadet edilmeye devam edilmiş birtakım zorluklardan kaynaklı bir müddet müze olarak kalması kararı verilmiş ancak daha sonra tekrar yapılış amacına uygun olarak bir yargı kararı ve Cumhurbaşkanımızın Diyanet İşleri Başkanlığına devreden kararnamesi ile tekrar ibadete açılmasına karar verilmiştir. Ayasofya’nın yapılış amacı Allah’a ibadet edilmesi ve kulluk edilmesidir. Allah nasip ederse bu Cuma (24 Temmuz) Diyanet İşleri Başkanımızın vereceği hutbe ile Ayasofya’da uzun bir aradan sonra tekrar ibadet etmenin heyecanını Müslümanlar olarak birlikte yaşayacağız.” dedi.
“Ayasofya hasretimizi açıldıktan sonra vakit namazlarına yayarak gidermeliyiz”
Kültür Bakanlığı’na bağlı Vakıflar Müdürlüğü ve Kültür Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü ile beraber Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından büyük bir hızla Ayasofya çalışmalarının devam ettiğini dile getiren İşliyen, “Ayasofya Camii’nde halılar seriliyor. Caminin bir bölümünde tadilat devam etmektedir. İbadete açılabilecek bütün bölümler inşallah cumaya yetişmiş olacak. Hem çok yoğun ilgiden dolayı çok fazla insan bu tarihi ana şahitlik etmek istediğinden dolayı hem de bu seneye mahsus özel şartlardan (salgın süreci) dolayı aşırı kalabalıkları önlemek için bir takım tedbirler alınması gerekiyor. Caminin içerisine normal zamanda sığabilecek cemaatten daha az cemaat sığabilecek. Camiye alımlar belli bir kontrolle olacak. İnsanlardan anlayış bekliyoruz. Her birimiz Ayasofya hasretimizi aynı günde gidermek yerine zamana yaymak suretiyle giderebiliriz. Açıldıktan sonraki günlerde de sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarında ibadetlerimizi gerçekleştirmek suretiyle bu hasretimizi giderebiliriz.” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar camiye girme imkânı bulamasalar bile namaz kılma imkânı bulabilecekler”
Ayasofya Cami’sinin tamamının ibadete açılacağını vurgulayan İşliyen, “Cami içerisine alınacak olan belli sayıda cemaatin dışında dışarıda kalan cemaat için de alan hazırlanmış olacak. Beyazıt ve hatta daha geriden itibaren alan hazırlığı olacak. O gün trafik akışı durdurulmuş olacağı için dışarıdan gelen insanlar camiye girme imkânı bulamasalar bile namaz kılma imkânı bulabilecekler. Salgın sürecinden dolayı davet konusunda yurt dışına fazla açılmak sağlıklı olmayabilir. Türkiye’de değişik sivil toplum kuruluşlarından, gruplardan, cemiyetlerden, teşkilatlardan, eşraftan ve meslek gruplarından değişik sayıda insanlar camide temsili anlamda birlikte cumayı eda edecekler.” diye konuştu.
“Freskler namaz vakitleri dışında görülebilecek”
Ayasofya Camisindeki mozaik ve freskler ile ilgili de bilgi veren İşliyen, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Mozaik ve freskler ile alakalı ilgili birimler teknolojik olarak özel bir çalışma yürütüyor. Cemaatle namazın eda edilmesi esnasında freskler tamamen görünmez hale gelecek. Namazın sıhhatine zarar verecek bir görüntü olmayacak. Ayasofya Camisi dünya kültürel mirası olarak değerlendirildiğinden dolayı namazdan sonraki (cemaatle namazın eda edileceği zamanın dışında) vakitlerde görmek isteyenler bu imkânı bulabilecekler. İnşallah bu özel bir teknolojik yöntem ile sağlanacaktır.”
“Kurban teslimiyetin sembolüdür”
Yaklaşan Kurban Bayramı ile ilgili de konuşan İşliyen, “Kurban teslimiyetin sembolüdür. Kurbanlarımızı keserken Hazreti İbrahim’in (aleyhi selam) dünyada en çok sevdiği varlığını Allah’ın rızası istikametinde gözünü kırpmadan feda etmesindeki hikmeti göz ardı etmemek gerekir. Biz bu ibadeti gerçekleştirirken ‘Ya Rabbi senin emrini yerine getirmek ve rızanı kazanmak için dünyada her şeyimden ve her kesten vazgeçmeye razıyım bunun göstergesi olarak da kurbanımı kesiyorum’ şeklinde bir anlayış içerisinde olmalıyız. Et yemek için kesmiyoruz. Teslimiyetimizi ispat etmek için kesiyoruz.” dedi.
“Koruyucu hekimlik tedbirlerine riayet etmek insani ve İslami bir görevdir”
Coronavirus (Covid-19) salgını nedeniyle tedbirleri elden bırakmamak gerektiğine vurgu yapan İşliyen, “Hiçbir şekilde kimseyle temas tavsiye edilmiyor. Sosyal mesafeye dikkat edilmesi tavsiye ediliyor. Gerek mezbahanelerde gerekse bayram ziyaretlerimizde bu hususta dikkat edeceğiz. ‘Bana bir şey olmaz’ demeyeceğiz. Koruyucu hekimlik tedbirlerine riayet etmenin insani ve İslami bir görev olduğunu kesinlikle aklımızdan çıkarmayacağız. Bu hakikati ihmal etmeden ziyaretlerimizi yapacağız. Etlerimizi dağıtacak ve ikramlarımızı yapacağız ama aklımızın bir kenarında bu seneye mahsus özel sağlık tedbirlerine riayet etmemiz gerektiği hakikati olacak.” ifadelerini kullandı.
“Kurban kesim organizasyonları aracılığıyla vekâletle kurbanlar kesilebilir”
İmkânları olduğu halde salgından dolayı kurban kesemeyen vatandaşlara vekâlet ile kurban kesimi yapabileceklerini söyleyen İşliyen, son olarak şunları kaydetti:
“Bu seneye mahsus şartlardan dolayı maddi imkânları olduğu halde kurban kesemeyen kardeşlerimiz için de vekâlet ile kurban kesim organizasyonları düzenleniyor. İçerisinde bulunmuş olduğum Diyanet İşleri Başkanlığımız Diyanet Vakfı ile birlikte bizim dışımızda da sivil, resmi veya yarı resmi pek çok teşkilat vekâlet ile kurban kesim kampanyaları düzenliyorlar. Kurban kesim organizasyonları aracılığıyla gerek Türkiye’de gerekse Türkiye dışında dünyanın pek çok mağdur bölgesinde vekâlet vermek suretiyle kurbanlarını kestirebilirler. Dünyanın pek çok bölgesindeki mazlum ve mağdur coğrafyalarında kurbandan ve bayramdan istifade etmelerini Cenabı Hak’tan niyaz ediyorum.”(İLKHA)