Hürriyet yazarı Fulya Soybaş, koronavirüs salgınının Türkiye'deki seyriyle ilgili olarak uzmanlarla konuştu.

'Virüsle mücadelede rakamların dili' başlığıyla yayımlanan yazısında sözlerine "En son 11 Haziran'da vaka sayısı binin altındaydı, sonrasında 1500'lere kadar çıktı. ‘Eyvah artıyor!' diye düşünürken 33 gün sonra bir ilk yaşandı ve rakam yine binin altına, 992'ye düştü. Önümüzde Kurban Bayramı var, sonrasında okullar açılacak. Haliyle akıllarda ‘Virüsle mücadelede hangi aşamadayız' sorusu var. Vaka sayıları ne zaman düşer? 2. dalga kapıda mı? Uzmanlara sordum, örneklerle yanıtladılar" diye başlayan Soybaş, şöyle devam etti:

"Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, 2 gün önce 33 günün ardından vaka sayısının ilk kez 992'ye düşmüş olmasının sevindirici olduğunu ancak mücadelenin bittiği anlamı taşımadığını söylüyor. ‘1000 ile 900 arasında aslında bir fark yok' diyerek virüsün hala sanıldığından etkili olduğuna dikkat çekiyor ve ‘Mücadeleyi günlük rakamlar üzerinden değerlendirmek yanlış olur. En azından birer haftalık bloklar halinde düşüş yaşanmalı ki ‘İyi yoldayız' diyebilelim. Yoksa günlük veriyle konuşmak yanıltabilir. Daha önce de 700'leri gördük ama akabinde artmıştı. Ne zaman sıfırı göreceğiz, o zaman ‘oh' diyeceğiz' diyor.

'KURBAN BAYRAMI RİSKLİ'

Ceyhan şöyle devam ediyor: 'Bütün kalabalıklar riski arttırır. İnsanların kontrolsüz şekilde bir arada olması, sarılmaları, mesafeyi ayarlayamamaları az ya da çok ama mutlaka bir risk oluşturur. Bu noktadan bakacak olursanız Kurban Bayramı hayli riskli, hele ki eski bayramlar gibi kutlayacaksak. Okulların açılmasını da mesela ben büyük bir risk olarak görüyorum. Bunlara göre önlemler alınmalı. Vatandaşa da büyük görev düşüyor. Sonuçta evlerinin içindeki riski azaltmak da onların elinde.'

Prof. Dr. Ceyhan, ‘Aylardır biz anlatıyoruz, Sayın Bakan anlatıyor, devlet anlatıyor, Cumhurbaşkanı çıkıyor, maske ve mesafenin ne kadar önemli olduğunu söylüyor. Ama ısrarla ve inatla mesajı almayan bir grup var' diyerek kuralları hiçe sayanlara dikkat çekiyor. Ceyhan vaka sayılarının aynı noktada dirençli olmasının da olası bir ikinci dalganın da mesajı almayan bu ısrarcı grup nedeniyle olabileceğinin altını çizerken 'Belki Diyanet'i, belki yerel yöneticileri devreye sokarak o insanlara ulaşmak gerekiyor. O grubu etkileyebilecek yeni yöntemler geliştirilmeli ki sayılar düşsün. Yoksa mücadele kalıcı olmaz' diyor.

'SALGIN HENÜZ HIZ KESMİŞ DEĞİL'

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü'ye göre vaka sayısının binin altına düşmesi elbette sevindirici ancak genel tablo henüz karanlık. Özlü, ‘Bin rakamı psikolojik sınır, o nedenle sayının düşüyor olması sevindirici ancak öteki taraftan yoğun bakım ile entübe hasta sayımızda artış var. Ölüm oranlarında da azalma yok. Günlük vaka sayısına bakıp da ‘Oh! Bu iş bitti, rahatladık' dememek lazım çünkü tek parametre bu değil. Salgın henüz hız kesmiş değil. Bir karar gidiyoruz işte. Tedbirlere harfiyen uymak, gevşememek lazım' diyor.

BAYRAMDA ÖZDENETİM ŞART

Prof. Dr. Özlü şöyle devam ediyor: ‘Kurban kesme alanlarında, evlerde ya da bayram namazı sonrasındaki bayramlaşmalarda insanların maske takıp, mesafeye uyacakları konusu bana pek gerçekçi gelmiyor. Bayramı artış olmadan atlatırsak ne âlâ. Vekâletle kurban kesilmesini öneriyorum ama biliyorum alışkanlıklar da var. İlla kurbanını kendi alacak, kendi kesecek. Hadi büyükşehirleri denetlediniz diyelim. Köyler, kasabalar, oralara nasıl yetişilecek? O insanlara ulaşmak, kurallara riayet etmelerini sağlamak çok zor. Kavurmalar yapılacak, mangallar yanacak, beraber masaya oturulacak. İnanın çok büyük risk var. Bu süreç iyi yönetilemezse vaka sayısının artacağını düşünüyorum.'

'İSTEYEN 1 SENE ÇOCUĞUNU OKULA GÖNDERMEYİ ERTELEYEBİLİRSE YOĞUNLUĞUN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR'

Özellikle anasınıfları ile ilkokullarda denetimin hayli zor olacağını belirten Prof. Dr. Özlü, ‘Mesafe, maske konusunu çocuklara uygulatmak çok zor olacak. Bu noktada belki bir dönem hibrit eğitim yapılabilir. Kısmen okulda kısmen dışarıda ya da dönüşümlü, bir gün boş bir gün dolu, uzaktan eğitim takviyeli bir sistem uygulanabilir. Ayrıca aileler için gönüllülük esası da bir çözüm olabilir. İsteyen 1 sene çocuğunu okula göndermeyi erteleyebilirse yoğunluğun da önüne geçilebilir' diyor.

Soru: Bayramda kurban kesip ziyarete gidecek misiniz? Ailenizle nasıl bir arada olacaksınız?

Cevap: Herhangi bir şekilde bayramlaşmaya gitmeyi düşünmüyorum. Kurbanımı da bir kurum aracılığıyla bağışta bulunarak kesmeyi düşünüyorum. Umarım herkese de örnek olur.

Soru: Bayrama sayılı günler kaldı. Sizin planınız nedir, peki?

Cevap: Bugüne kadar kurbanımı hep vekâletle kestim. Bu yıl da öyle olacak. Aile büyüklerimizi ve dostlarımı ise çok özledim ama ziyarete gitmeyeceğiz ve bu bayram da ziyaretçi kabul etmeyeceğiz.

'TEDBİRİ ELDEN BIRAKMAYIN'

 Vaka sayılarında az da olsa bir düşüş var ama istediğimiz bu değil. Biraz ağır gidiyoruz açıkçası. Her ne kadar alınan önlemler çoğu vatandaşımız tarafından benimsense de kurallara uymayan, umursamaz bir kitle de var. Gerçi bu tüm dünyada böyle ama işte bunun sonucu olarak sayılarda keskin bir düşüş yaşayamıyoruz. En kritik viraj bayramda dönülecek. Tedbiri elden bırakmamak gerek. Yoksa beklenenden büyük artışlar yaşayabiliriz.

Soru: Bu kadar örnek verdiniz. Sakıncası yoksa bu bayram planınızı sormak isterim.

Cevap: Tedbir gereği uzaktan kesim yapacağım. Yüz yüze bayramlaşma da yok. Sosyal medya ve telefonla. Mümkün olduğu kadar da evden çıkmayacağım."