FETÖ tarafından yapılan 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından 4 yıl geçti. Aradan geçen 4 yıla rağmen kaybettikleri sevenlerinin acılarını yüreklerinde taşımaya devam eden aileler, 15 Temmuz Derneği tarafından yapılan programlarda bir araya gelerek dertlerini birbirlerine anlatıp acılarını hafifletmeye çalışıyorlar. Önceleri, kaybettikleri sevenlerinin acılarını daha fazla hisseden aileler, şimdilerde acıdan daha fazla özlem ve hasretle sevdiklerini yâd ediyorlar.

Öte yandan yıllardır titiz bir şekilde sürdürülen darbe davalarının neredeyse tamamı nihayete ererken, davalarda binlerce darbeci ceza aldı. Verilen cezalar her ne kadar hukuki olarak yerini bulsa da acılı ailelerin yüreklerindeki yangını söndürmeye yetmiyor. Darbeciler, hem şehit aileleri hem de milletin vicdanında ebediyen tutsak ve hain olarak kalmaya devam edecekler.

 

251 kişinin şehit, 2 binden fazla gazinin olduğu 15 Temmuz darbe girişiminin 4’üncü yıl dönümü münasebetiyle İLKHA muhabirine konuşan 15 Temmuz Derneği Başkanı Abdurrahman Tarık Şebik, darbe davalarında yaşanan süreci, şehit aileleri ve gazilerin durumu ve dernek çalışmaları hakkında değerlendirmede bulundu.

“Hamdolsun ilk defa lideri ile milletin kenetlendiği bir ana, hep birlikte şahitlik ettik”

15 Temmuz’un en az Çanakkale Zaferi, Kurtuluş yılları kadar değerli olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan 15 Temmuz Derneği Başkanı Şebik, “İstanbul fethedildikten bu yana milletimiz birçok hain girişimle karşı karşıya kaldı. 1960’tan bugüne her 10 senede bir, birileri bu milletin kalkışına dur demek istemiştir. Hamdolsun ilk defa lideri ile milletinin kenetlendiği bir ana hep birlikte şahitlik ettik.” dedi.

“Takiyenin zirvesinde olan bu örgüt, maalesef 15 Temmuz günü 251 canımızı şehit etti”

Şebik, “FETÖ, emniyet teşkilatından sağlık teşkilatına, yargıdan basına kadar her tarafa sinmiş dünyanın en sinsi terör örgütüdür. ‘Eğer ifşa olacaksanız başınızı açın, eğer içki içmediğinizde sıkıntı olacaksa masalarınızda içkiler olsun’ diyebilen, takiyenin zirvesinde olan bir lider ve örgütten bahsediyoruz. Bu örgüt maalesef 15 Temmuz günü 251 canımızı şehit etti. 2 binden fazla gazimiz var. Hâlâ yaraları devam eden gazilerimiz var. Dördüncü yılına geldiğimiz bugünlerde şehitlerimizden Allah razı olsun. Gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum.” diye konuştu.

“1-2 dava hariç tüm davalar nihayete erdi, cezalar verildi”

Darbe girişimi sonrasında devletin işleyişinde herhangi bir aksaklık yaşanmadığını belirten Şebik, “Cuma günü darbe girişimi oluyor. Hâkim ve savcıların 3’te biri, FETÖ’ye iltisaklı olmasından dolayı görevden el çektiriliyor ama mahkemelerde davalar görülmeye devam ediyor. Darbeye kalkışan aklı, basını, iş adamını, darbe finansını sağlayan kim varsa yargılandı. Devletin yargı sistemi muazzam bir şekilde çalıştı. O gün suçüstü yakalananların iddianameleri kısa zamanda çok net bir şekilde hazırlandı. İddianamelerden sonra davalar başladı. Biz davalara tek tek katıldık. Davalara katılan şehitlerimizin eşi veya çocuğu, eşini veya babasını şehit edenlerin muhtemelen mahkeme salonunda olduğunu biliyorlardı. Orada yargılananların hepsi istisnasız yalan söylüyor, takiye yapıyorlardı. Oradaki herkes güya üzüntüsünü belirtiyordu. Bunların hepsine bu milletin yüreği yanan vatan evlatları şahit oldu. O salonlarda sanıkları dinleyen müdahiller, gözyaşları bir yana sabırla bunları dinledi. Hiç kimse konuşanın sözünü kesmedi. Bu, davaların ne kadar bağımsız olduğunu gösteriyor. İki gün sürse de mahkeme başkanı sanığın sözünü kesmiyordu. ‘Suçlu sonuna kadar kendisini ifade etmekte özgürdür’ denilerek savunma hakkı veriliyordu. Bu arada olanlar sabrımızı sonuna kadar zorluyordu. 1-2 dava hariç tüm davalar nihayete erdi, cezalar verildi.” şeklinde konuştu.

Şehit yakınlarından birisinin mahkemede "Suçsuz olanlar varsa beraat etsin." dediğini hatırlatan Şebik, yüreği yananların bu söylemi ifade ederek davaların ne kadar hassas bir şekilde yürütüldüğüne dikkat çekti.

“Kimse mağduriyet edebiyatı üzerine algı oyunu yapmaya kalkmasın”

Yurt dışına kaçan FETÖ’cülerden kimisinin sosyal medyada, mağduriyetlerin yaşandığını ifade ettiklerini hatırlatan Şebik, “Burada bir mağduriyet varsa 251 şehidin yakınlarıdır. Burada 2 binden fazla gazimiz, milletimiz mağdur. Kimse mağduriyet edebiyatı üzerine algı oyunu yapmaya kalkmasın.” dedi.

“Köprüde bulunanlardan her kim, işin çözümünde yer almamışsa problemin parçası olmuştur”

Mahkemede verilen karar ve cezalara saygı duyduğunu belirten Şebik, şöyle konuştu:

“Ben 15 Temmuz Derneği Başkanı olarak, sivil bir vatandaş olarak şunu söylüyorum. Eğer o an sorunu çözmede elinde imkânı olup kullanmayanlar varsa benim nazarımda sorumludur. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde olup karşısına vatandaşların geldiğini görenler, komutanına ‘Ben bu işi yapmayacağım’ deyip namluyu ona uzatmamışsa, işin çözümünde yer almamışsa, problemin parçası olmuştur. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, yaptığımız programda ‘Sabaha kadar köprüde olan herkesi masum görmüyorum.’ demişti. Yüzde 100 katılıyorum. Bunların hepsi dava süreçleri için çok önemli. Şu anda müebbet alanlar, beraat alanlar yargılandı, cezalar verildi, son düzlüğe gelinmiş oldu.”

“Şimdiye kadar kahramanlarımızı anlatıyorduk ama bu davalar bittiğinde bu kez hainlerin kim olduklarını paylaşacağız”

Bugüne kadar Menderes gibi kahramanları unutmadıklarını ancak onların asılmasına sebep olan hainlerin unutulduğunu hatırlatan Şebik, “Hainler ne kadar ifşa edilip yaptıklarının unutulmaması üzerine çalışırsanız, yeni gelecek nesillerde ona tevessül eden akla ‘bak bunu yapanlar bizim aklımızda. Gerek müebbet cezalarla gerek toplumdan dışlanmalarıyla onlar unutulmadı’ hatırlatmasında bulunulmuş olur. Böyle olunca da bu tür işlerin tekrarlanmayacağını göreceğiz. Biz dernek olarak kahramanlarımızın ve şehitlerimizin yüzlerini doğum günlerinde hep paylaşıyoruz. Ancak bu davalar bittiğinde bu kez hainlerin kim olduklarını paylaşacağız. Bunu ne kadar akılda tutabilirsek darbe artığı kafalara dur demiş oluruz.” diye konuştu.

“Kimin suç işlediği sabitse ceza verildi”

Şimdiye kadar görülen davalarda adaletin yerini bulup bulmadığına ilişkin de konuşan Şebik, şunları kaydetti:

“Bu davalar olsa da olmasa da, bu kararlar çıksa da çıkmasa da gönlümüzde onların kararı 15 Temmuz günü verildi. Biz zihnimizde onların cezalarını tek tek verdik. Burada verilen cezalara saygı duyuyorum. Ancak daha fazla olsa da yine acımızı dindiremez. Ben bir hukukçu olarak meseleye bakamam. Ben ailelerle beraberim. Bunlar cezaevlerinde mağdur olduklarını söylüyorlar. Babasını 7 aylıkken şehit vermiş kızımızın mağduriyetini görmeden, yargı sisteminde verilen cezaları ‘adalet bu kadar tecelli etmiş; buna 100 puan, diğerine 50 puan’ diyemem. Onun acısını düşünmeden cümle kuramam. Çünkü benim her günüm dernek olarak şehit yakınlarıyla geçti. Kimin suç işlediği sabitse ceza verildi. Yine söylüyorum, ne kadar fazla ceza verilse biz ‘neden fazla verildi’ demeyiz. Çünkü bile bile vatandaşa kurşun sıkıldı. Bundan ötesi var mı? Allah bir daha yaşatmasın.”

“Dernek olarak sonuna kadar ailelerimizin yanlarında olacağız”

Ailelerle yönelik yaptıkları çalışmalar hakkında konuşan Şebik, “Dördüncü yılına geldiğimiz şu günlerde şehit evlerine yaptığımız birçok ziyaret var. Şehit ailelerimizle her yıl bir kampta buluşuyoruz. Büyük bir aile olduğumuzu gösteriyoruz. Onları bir araya getirerek aslında toplumsal bir terapi de sunmuş oluyoruz. Çünkü yarayı, beraber konuşarak sarıyoruz. Moral olsun diye gazilerimiz ve şehit aileleri için piknik ve iftarlara hep devam ettik. Geçen yıl seçim süreci ve bu yıl pandemi süreci oldu. Bundan sonra programlarımızı yapmaya devam edeceğiz. Ailelerin acıları ilk yılda çok fazlaydı. Şimdi yerini özlem aldı. Masada oturunca babasını, çocuğunu göremiyor. Acının yerini özlem, özlemden doğan hüzün aldı. Gazileri düşünün. Şimdiye kadar kolu vardı ama artık yok. Ayağı vardı ama şu an yok. Bir gazimiz 3 yıl yoğun bakımda yattı. Şu anda karısının bakımına muhtaç. Bunların hepsinin bir hikâyesi var. Biz biliyoruz ki bir âdem bir âlemdir. Allah onlara yardım etsin. Biz dernek olarak sonuna kadar yanlarında olacağız.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)