Yeni tip koronavirüsün sebep olduğu hastalığın tedavisine yönelik şu an için bilimsel olarak kabul edilen iki ilaç bulunuyor: Remdesivir ve dexamethasone. Her iki ilacın da ciddi belirtilerle hastaneye yatırılan hastalarda belli düzeyde işe yaradığı belirtiliyor.
Son zamanlarda yayınlanan bazı çalışmalar ise vücudu ön cephede viral işgale karşı savunan güçlü proteinler olan interferonlara odaklanıyor. Sciencemag’den Meredith Wadman’ın yazısına göre, bu çalışmalarda yeni tip koronavirüsün ölümcül etkisinin interferonları etkisiz hale getirmesiyle meydana geldiği gösteriliyor. Wadman, virüsün vücuda girmesinden önce veya hemen sonra vücuda verilen sentetik interferonların virüsü etkisiz hale getirebilme ihtimalini vurgulayan çalışmalara işaret ediyor.
ABD Gıda ve İlaç İdaresinin bağışıklık güçlendirici olarak kanser ve hepatite karşı kullanımı onaylanan pek çok interferon bulunuyor. Interferonun Covid-19’a karşı etkisini değerlendiren klinik denemeler de mevcut.
INTERFERON KULLANAN SAĞLIK ÇALIŞANLARI HASTALIĞA YAKALANMADI
Henüz bağımsız hakem değerlendirmesinden geçmemiş ön baskı araştırmaların yer aldığı medRxiv adlı sitede, Çin’in Hubei ilinde bir hastanede yapılan bir denemenin sonuçlarına yer verildi. Bu hastanede gerçekleştirilen randomize olmayan önleyici denemede, günlük olarak burunlarına interferon damla alan 2415 sağlık çalışanından hiçbirinin virüse yakalanmadığı bildirildi.
STANFORD DENEMESİNİN İLK SONUÇLARI AĞUSTOS AYINA KADAR BELLİ OLACAK
Stanford’da yapılan başka bir denemede ise interferon, virüse maruz kalan ancak henüz hasta olmayan vakaların da olduğu bir deneme grubunda denendi. Southampton Üniversitesinde gerçekleştirilen bu kontrollü denemenin ilk sonuçlarının Ağustos ayına kadar belli olması bekleniyor.
ZAMANLAMASI ÇOK ÖNEMLİ: NE KADAR ERKEN O KADAR İYİ
Francis Crick Enstitüsünden İmmünolog Andreas Wack, “(…) Yapılan çalışmalar, şayet bir virüs vücuda girmeden önce interferon desteği verirseniz, virüsün kaybolacağını gösteriyor” diye konuştu. Wack, “Ne kadar erken verirseniz, o kadar iyi ve yapabileceğiniz en iyi şey virüs girmeden önce (interferon) vermek” diye sözlerine ekledi.
Mount Sinai’de Icahn Tıp Fakültesinde bir İmmünolog olan Miriam Merad, zamanlamanın önemine değindi ve “bu ilaçların ne zaman verileceğini bilmenin önemli olduğunu” vurguladı. Interferonların enfeksiyon sürecinde çok geç verilmesi ağır Covid-19’un göstergesi olan kontrolden çıkmış inflamasyonun ateşine benzin dökülmesi anlamına gelecek. Merad ve arkadaşları, “Interferonlar güçlü antivirallerdir. Ama aynı zamanda bağışıklık hücrelerini aktive edip, immünopatolojiye sebep olabilirler” diye belirtti.
Öte yandan Mount Sinai’den Virolog Benjamin tenOever, Covid-19’a sebep olan virüs SARS-CoV-2’nin, savunma mekanizması sağlayan güçlü interferonları bloke ederek bu savunma mekanizmasını devre dışı bıraktığını söylüyor. TenOever ve arkadaşları, ölen Covid-19 hastalarının akciğer doku ve bronş hücrelerinde ve yaşayanların kanlarında yaptıkları incelemelerde “neredeyse her sistemde interferonun kötü bir şekilde baskılandığını” gördüklerini söyledi. Science dergisine kabul edilen başka bir makalede Paris’te bulunan Cochin Hastanesinden Benjamin Terrier’in ekibi de benzeri bulguları paylaştı.
INTERFERON DÜŞÜKLÜĞÜ “SEBEP DEĞİL SONUÇ” OLABİLİR
Tüm bu bulgulara rağmen virüsün bizzat kendisinin kaybolan interferonlardan sorumlu olduğuna ikna olmayanlar da var. Rockefeller Üniversitesinden enfeksiyon hastalıkları genetikçisi Jean Laurent Casanova, düşük interferon “ağır hastalığın sebebi mi sonucu mu?” diye soruyor. Casanova, 2015 yılından beri interferon cevabını derinden engelleyen üç kalıtsal mutasyon buldu; bu da bazı ağır Kovid-19 vakalarında genetik yatkınlığın rol oynama ihtimali olabileceğini gösteriyor.
AĞIR HASTA OLUP INTERFERON FAALİYETİ YÜKSEK OLAN HASTALAR TESPİT EDİLDİ
Wadman, başka araştırmalardan gelen bazı verilerin de interferonun baskılandığı fikrine meydan okuduğunu belirtiyor. Cell Host & Microbe’da Pekin Üniversitesinden Jianwei Wang’ın yayınladığı bir raporda, sekiz Covid-19 hastasının akciğer sıvısında güçlü interferon etkinliği gözlemlendiğini belirtti. Benzer bir şekilde, ABD Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsünden İmmünolog John Tsang da, 35 ağır Kovid-19 hastasının bağışıklık hücresinde güçlü interferon etkinliği olduğunu söyledi.
Tüm bunlara karşın Wadman’a göre, Nisan ayından beri yayınlanan en az beş çalışmada, interferon tedavisi veya öntedavisinin SARS-CoV-2 virüsüyle enfekte fare ve hücrelerde koruyucu etkisi olduğu sonucuna ulaşıldı. Bu çalışma sonuçları, yeni koronavirüsün kuzenleri SARS ve MERS virüsüyle enfekte olan farelerde erken interferon uygulamasının faydalarını gösteriyordu.
Ancak yan etkilerine dair pek çok uyarı da bulunuyor. Grip benzeri semptomlar, baş ağrısı, kusma ve depresyonun interferonun yan etkileri arasında olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte, Kovid-19 tedavisi aylarca sürecek dozlama gerektirmiyor. Kronik hepatit hastalığı için bir denemede sentetik tip III interferonun tip 1 interferondan daha az yan etkisi olduğu gösterildi.
TİP III INTERFERON, HASTALIĞIN İLERİ AŞAMALARINDA ZARARLI OLABİLİR
Science dergisinde geçen ay yayınlanan iki makalede tip III interferonların enfeksiyonun ilerleyen aşamasında verilmesinin zararlı sonuçları olabileceği belirtiliyor. Fareler üzerinde gerçekleştirilen çalışmalardan birinde doğal olarak meydana gelen tip III interferonun influenzadan iyileşmede kritik olan akciğer tamirini bozduğu bildirildi. Diğerinde ise Boston Çocuk Hastanesinden İmmünolog Ivan Zanoni ve ekibi, farelerde benzer bulgulara ulaşıldığını paylaştı ve ağır Kovid-19 hastalarında tip III interferon bulunduğunu bildirdi. Zanoni, “Tip III interferonu antiviral olarak vermek istiyorsanız, erken bir aşamada verin” diye belirtti.
İki önleyici interferon denemesi yürüten, Toronto Üniversitesinden immünolog Eleanor Fish ise şu ana kadar gelen verilerin interferonun güvenli olduğunu gösterdiğini belirtti. Fish ve arkadaşları, Frontiers in Immunology’de Çin Wuhan’da hastaneye yatırılan 77 hastaya dair kontrolsüz bir çalışma yayınladı. Çalışmada Tip I Interferon verilen hastalarda diğer hastalara göre daha az seviyelerde inflamasyon gözlemlendiği ve bu hastaların 7 gün daha erken bir sürede virüsten kurtulduğu bildirildi. Fish’in SARS ve Ebolalı hastalarda daha önce yaptığı araştırmalar da benzer umut verici sonuçlar vermişti.
Wadman, yazısının sonunda Interferonun etkili olup olmadığına dair kesin bir sonuca ulaşmak için sadece kontrollü klinik deneme sonuçlarını beklememiz gerekeceğini belirtiyor.