Toplantıda, salgın sonrası yapılacak çalışmalar ele alındı.
Bakan Kurum, burada yaptığı konuşmada, akademisyenler, sivil toplum kurullarının temsilcileri ve Bakanlık yöneticilerinden oluşan Çevre ve Tabiat Varlıkları Kurulunun ilk toplantısının 21 Nisan'da yapıldığını, çevre ve doğaya dair fikirler tartışılarak çalışma kararlarının alındığını hatırlattı.
Toplantıda gelecek nesillere daha güzel, daha temiz bir ülke bırakma yolunda önemli bir adım attıklarını belirten Kurum, bugün yapılan toplantıda da salgın sürecinde çevre açısından çıkarılan dersleri, doğanın anlattıklarını ele alacaklarını ifade etti. Kurum ayrıca diğer toplantıda alınan kararların gözden geçirileceğini, gelinen aşamanın görüşüleceğini, daha büyük adımların atılacağını aktararak toplantının hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
Çevre ve Tabiat Varlıkları Kurulunun, dünyanın ve Türkiye'nin çok kritik bir sürecinde kurulduğuna işaret eden Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
Tüm dünyamız, ekonomiden siyasete, sağlıktan kültüre, teknolojiden sosyal hayata, çevre ve şehirciliğe kadar hemen her alanda derin, köklü değişikliklerin yaşandığı bir dönemden geçmektedir. Bu özel süreçte, sizlerin önerileri, çalışmaları ve projeleri ülkemiz için, ülkemizin geleceğimiz için çok kıymetli, çok değerlidir. Zira pandemi sürecinde de aziz milletimizin sağlığını korumanın yolunun, çevre sağlığını korumaktan, doğal alanları, tabiat varlıklarını korumaktan geçtiğini hep birlikte gördük, şahit olduk.
"Havamız ve sularımız hızlıca temizlendi"
Türkiye'nin yeni tip Coronavirus'le (Covid-19) mücadelesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve sağlık çalışanlarının fedakar çalışmalarıyla başarılı bir şekilde yönetildiğini ve yönetilmeye devam ettiğini aktaran Kurum, salgın sürecinin çevre üzerindeki etkilerinin ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sürekli İzleme Merkezi verilerinden ve akademisyenlerin yayınlarından sıkı şekilde takip edildiğini söyledi.
Kurum, şu değerlendirmede bulundu:
Covid-19 münasebeti bizlere, insan-çevre-sağlık üçgeninin birbirleriyle ne denli ilişkili olduğunu görme imkanı verdi. Covid-19 salgınıyla dünyamız sessizliğe büründü. En büyük insan faaliyetleri olan sanayimiz durdu, üretim azaldı, ulaşım durma noktasına geldi. Bu salgın, ekonomiyi ve sosyal hayatımızı olumsuz etkilerken, çevre ve doğal denge için adeta 'istenmeden ortaya çıkan doğal bir deney' olmuştur. Geçtiğimiz son 4 ayda yaşlanan dünyamız adeta nefes aldı. Havamız ve sularımız hızlıca temizlendi. Hayatın 7/24 devam ettiği şehirler adeta birer CıttaSlow yani yavaş şehir oldular. Kara yolu trafiğinde yüzde 50, havacılıkta yüzde 60 oranında azalma yaşandı. Küresel çapta yenilenebilir kaynaklara olan talep de arttı.
Salgın gibi üzücü bir sebeple de olsa iklim bozulmasıyla mücadele için gerekli olan değişimin aslında mümkün olabileceğinin görüldüğünü aktaran Kurum, Türkiye'de de fiziksel mesafenin artırılması, sokağa çıkmanın sınırlandırılması, şehirler arası seyahatin kısıtlanması gibi önlemlerin sadece sosyal hayat üzerinde değil çevre üzerinde de büyük etkileri olduğunu belirtti.
Bakan Kurum, şunları kaydetti: "Bakanlık olarak yaptığımız modellemeler sonucunda ulaşımdan kaynaklı hava kirleticileri miktarlarının yaklaşık yüzde 85 oranında azaldığını tespit ettik. Bu durumu günlük hayatımızda da görüyoruz. Bursa'daki Uludağ, yüzlerce kilometre mesafedeki İstanbul ve Kütahya Simav ilçelerinden, çok uzak yerlerden görülebildi. Mavi vatan denizlerimiz rahatladı. Denizlerimizde daha önce görmediğimiz balıklarımızı görmeye başladık. Deniz ulaşımının hemen hemen durma noktasına gelmesi, sanayi atıksu deşarjının azalması, sularımızın özüne dönmesini sağladı. İstanbul kıyılarına gelen yunuslar, daha önce hiç görmediğimiz kuş türleri bunun en büyük göstergesi olmuştur. Sonuç olarak, Covid-19 salgını, iklim değişikliğine uyum için, çevremizi ve doğamızı sürdürülebilir politikalarla geliştirmemiz için ne kadar çok çaba göstermemiz gerektiğini ve bu süreçte değişimi hızlıca başarmamız gerektiğini gözler önüne sermiştir."
Kurulun, Covid-19 salgını sonrasındaki dönemde atılması gereken adımlara dair raporunu tamamlamasını beklediklerini aktaran Kurum, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkenin bu konulara dair çalışma başlattığını, Türkiye'nin de örnek çalışmalara hızlıca imza atması gerektiğini vurguladı. Kurum, kurul üyelerine seslenerek, "Sizin tecrübeleri, sivil toplum kuruluşlarımızın hassasiyetleri, mesai arkadaşlarımızın uygulamaları inşallah salgın sonrası yeni dünya düzeninde ülkemizi bir adım daha öne çıkaracaktır." dedi.
"Türkiye ekolojik koridorlarla yeşil ağlarla örülecek"
Türkiye'nin çevresi, doğal alanları, koruma bölgeleri, ekolojik koridorları, şehir içi yeşil alanları, Sıfır Atık projesi, millet bahçesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla her türlü salgına karşı hazır olacağına işaret eden Kurum, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak halihazırda süren çevre ve doğa koruma projelerinin, birer çalışma alanı olarak geliştirilebileceğini, ortaya çıkan yeni projelerin de hep birlikte gerçekleştirilebileceğini vurguladı. Kurum, şöyle dedi:
Salgın sonrası yeni dünya düzeninde Türkiye'yi bir uçtan bir uca yeşil ağlarla öreceğimiz ekolojik koridorlar, yeşil hatlar, yeşil yollar oluşturuyor, bisiklet yolları, yürüyüş yolları yapıyoruz. 22 ilimizde uygulamaya başladığımız ekolojik koridorları, gölleri, göletleri, doğal alanları, milli parkları, akarsuları, bisiklet yolları ve millet bahçelerini o ekolojik koridorlarımız birbirine bağlayacak. Ekolojik koridorların önemli bir parçası olan millet bahçelerimizin de biliyorsunuz açılışlarını gerçekleştirmeye başladık. Bugün itibarıyla 23 millet bahçemizi Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle açtık ve devam eden de 184 millet bahçesi projemiz var. Bittiği zaman 81 ilimizde en az bir millet bahçesi yapmak istiyoruz ve hedefimiz 81 milyon metrekare yeşil alan inşası gerçekleştirmek ve şehirlerimizde bu 22 adet ekolojik koridoru oluşturmaktır. Pandemi sürecinde görüldü ki doğal alanlar, virüsün yayılmasını engelliyor, adeta bir tampon etkisi gösteriyor. İşte bu sebeple korunan alanlar büyüklüğümüzü de OECD verileri olan yüzde 17'ye çıkarmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
''Her şeyin olduğu gibi kalmasını istiyorsak her şeyi değiştirmeliyiz"
Kurum, bu çalışmaları sürdürülebilir kılmaları ve bunların yenilerini hep birlikte yapmaları gerektiğini belirterek, "Hülasa şu veciz sözle de ifade edildiği gibi 'Her şeyin olduğu gibi kalmasını istiyorsak, her şeyi değiştirmeliyiz.' Bakın bugün, sorumlu tüm insanlar olarak bir dönüm noktasındayız. Bu dönüm noktasının anlaşılması, aksiyona geçilmesi noktasında hep birlikte acele etmeliyiz." dedi.
Salgın sürecinde ortaya konan başarı ve mücadeleyi, salgın sonrasında da çevre ile doğa alanında tekrar etmeleri gerektiğini aktaran Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
Çevre ve Tabiat Kurulumuzun siz değerli üyeleriyle daha önce 'Covid-19 Salgını Süreci ve Sonrasında Çevre ve Şehircilik Raporu' hazırlanması noktasında birlikte istişare etmiştik ve projeleri geliştirmenizi, yeni projeler üretmenizi temenni etmiştik. Bugün de pandemi sonrasındaki Türkiye'de sürdüreceğimiz çevre ve doğa koruma projelerine ilişkin istişarelerimizi birlikte yapacağız. 81 ilimizde araç donanım ve insan kaynağına sahip araştırma birimleri enstitüsü ve merkezlerin oluşturulmasını son derece önemsiyorum. Karadeniz İklim Değişikliği Eylem Planı'mızı açıklamıştık, bu hafta kalan 6 bölgenin İklim Değişikliği Eylem Planı'nı da yine Çevre Yönetimİ Genel Müdürlüğümüz açıklayacaklar. Sizlerden, tüm illerimize, hatta ilçelerimize yayılacak çalışmalarımıza destek vermenizi istiyorum. Ve son olarak da güncel, güvenilir, ölçülebilir, hızlı ve bir şekilde şehirlere, vatandaşa, millete dokunacak 'Çevre ve Tabiat Varlıkları Koruma Eylem Planı'nın hazırlanmasını özellikle vurguluyorum.
Bakan Kurum, "Korona Salgını Sonrası Doğa Koruma Politikaları", "Göller-Sulak Alanlar ve Bu Alanların Korunmaları", "Çevre Etki Politikaları", "İletişim Stratejileri", "Ekolojik Koridorlar", "Sıfır Atık Uygulamaları ve Atık Yönetimi" konularında çalışmalar yapacaklarını ifade etti.(İLKHA)