DIŞ HABERLER SERVİSİ
Uzun yıllar firavunların yönettiği Mısır’da 2012 yılında halk ilk defa kendi iradesi ile bir Cumhurbaşkanı seçmişti. Ancak zalim ve hainler buna da izin vermediler. Tam bir yıl sonra hainler kanlı bir şekilde, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye darbe yaptılar. Darbe ile başa gelen Batı uşağı hain Sisi, ülkeyi sonu görünmez bir uçuruma sürüklemeye başladı. Darbe ile beraber on binlerce Müslüman’ı gözaltına alan ve binlercesini de şehit eden Sisi hükümetinin zindanlarında hala on binlerce Müslüman var. İdam kararları bir yana tıbbi ihmal ile de kadın-erkek demeden Müslümanları öldüren bu hainin biran önce durdurulması, bu mazlumlara tekrardan özgürlüklerinin iade edilmesi ve Mısır halkına istikrar ve güvenin getirilmesi gerekiyor. Bu çerçevede gazetemize özel demeç veren Mısırlı hukukçu ve İnsan Hakları Merkezi Şihap Derneği Başkanı Dr. Halef Beyumi 2013 yılından sonra Mısır’da yaşanan gözaltı, işkence, idam ve kaçırmaların Mısır tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştığını aktardı. 2013 yılından bugüne kadar yaklaşık 60.000 Müslümanın gözaltına alındığını belirten Beyumi, “2013 yılından beri 8400 civarı Müslüman vatandaş zorla kaçırıldı, bu kaçırılan kişilerden çok azı bugüne kadar ortaya çıktı. 4000 civarı çocuk gözaltına alındı ve askeri mahkemelerde yargılandı. Yine 2000 bacımız zorla gözaltına alındı, birçok eziyet ve işkencelere maruz kaldı. 1522 vatandaş hakkında idam kararı verildi, 56 kişi idam edildi ve 89 mahkûm şu an her an idam edilmeyi bekliyor.” dedi.
KİM OLURSA OLSUN KATLETMEKTEN VEYA GÖZALTINA ALMAKTAN ÇEKİNMİYORLAR
600 avukatın görevine son verildiğini, 110 muhabirin gözaltına alındığını ve 10 muhabirin de şehit edildiğini aktaran Beyumi sözlerini şöyle sürdürdü: “Gözaltına almada hiç kimseyi istisna tutmuyorlar, kim olursa olsun katletmekten geri durmuyorlar. Bunları daha rahat yapabilmek için terör kanunları adı altı kanunlar çıkararak Müslümanları karalıyor, gözaltına alıyor veya şehit ediyorlar. Örneğin doktor sendikaları doktorlara yönelik yapılan zulüm ve katliamları dile getirmek için basın açıklaması yapmak isterken darbeci Sisi emir vererek bunlara da baskın yaptırıyor ve zorla oradakileri dağıtıyor. Mısır’da baskı ve haksızlıklara maruz kalmamış hemen hemen hiçbir sendika veya kuruluş kalmadı.”
“MAHKUMLAR GÜN BE GÜN ÖLÜYORLAR”
Beyumi, “Mısır zindanlarında tıbbi ihmalden vefat edenlerin sayısı 600’leri geçmiş durumda. Sadece 2020 Haziran ayında 13 mahkum zindanlarda hayatını kaybetti. Mahkumlar gün be gün ölüyorlar. Bu düzen bu Müslümanları öldürerek bitirmeyi hedeflemiş. Bu ister idam yoluyla olsun ister tıbbi ihmal yoluyla olsun. Mısır halkı daha önce hiç buna benzer kanunsuzluklara, gözaltılara, işkencelere ve öldürmelere şahit olmadı. Mısır halkı çocukların gözaltına alınarak cezaevlerine atıldığını daha önce hiç duymamıştı. Örneğin benim oğlum 16 yaşında olmasına rağmen gözaltına alındıktan sonra sadece benim oğlum olduğu için 6 yıl hapiste kaldı. Benim oğlum bu şekilde gözaltına alınan 14.000 çocuktan sadece birisi.” dedi.
Darbeci düzenin Mısır’da kadınlara da aynı şekilde zulmettiğini belirten Beyumi sözlerine şunları ekledi: “Mısır’da kadınların ayrı bir yeri vardı, kadınlara özel bir saygı gösteriliyordu. Ancak bu sistem bunlara hiç aldırış etmeden her türlü saygısızlık ve haksızlığı, gözaltı ve işkenceyi kadınlara uyguladı. Kadınları gözaltına alıyor, onlara eziyet ve işkence uyguluyorlar.
Örneğin Prof. Dr. Yusuf Karadaği’nin kızı uzun süredir cezaevindedir. Kanunsuz bir şekilde tek hücrede tutuluyor ve üç yıldır hiçbir ziyaretçinin kendisini görmesine izin verilmiyor. Diğer bir örnek; lider kadroda yer alan Hayrat Şatır’ın kızı Ayşe Şatır. 2 yıldır hiçbir ziyaretçinin kendisini görmesine izin verilmiyor. Mahkemeye kendisini ambulansla götürüyorlar. Bu şu manaya geliyor; kendi ayakları üzerine yürüyemeyecek derece hasta düşürülmüş ve buna rağmen hala eziyete devam ediyorlar.”
MISIR’DA SAĞLIK SİSTEMİ GÜN GEÇTİKÇE KÖTÜYE GİDİYOR
Mısır’da sağlık sisteminin gün geçtikçe kötüye gittiğini belirten ve gazetemize özel demeç veren Çocuk doktoru Dr. Ahmet Sabit bunun sebebini şu şekilde aktardı: “Bunun birçok sebebi var. En önemli sebeplerden biri de gerekli altyapının olmaması. Mısır nüfusu 100 milyonun üzerinde. Mevcut hastane sayısı bu sayıyı kaldıramamakta. Yani küresel ortalamanın çok altında. Öte yandan şu an Mısır’da çalışan doktor sayısı ortalama 80 ile 90 bin arasında. Bu da küresel ortalamanın çok altında. Normalde her 10 bin hastaya 30 doktor düşmesi gerekirken şu anda Mısır’da 10 bin hastaya düşen doktor sayısı 11 ile 12 arasında. Bu bakımdan Mısır’daki doktor sayısı çok az. Başka bir sebep de devlet hastanelerindeki sağlık araç ve gerekçelerinin eksikliği. Özel sektörde ise ciddi bir pahalılık söz konusu. Orta dereceli bir vatandaş, özel hastanede basit bir tedavinin ücretini dahi ödeyemiyor. Bu sefer halk ciddi manada doktor ve sağlık malzemeleri eksikliği yaşayan devlet hastanelerine yönelmek zorunda kalıyor. Tabi, nüfusa göre bu devlet hastanelerinin sayısı da çok düşük.”
Dünyayı etkisi altına alan küresel kovid-19 hastalığı ile ilgili olarak şu an zindandaki tutuklular ile ilgili sağlıklı bilgi alamadıkla rını belirten Sabit, “cüzi olarak gelen haberlerde zindanlarda çok sayıda Korona bulaşmış tutuklunun olduğu yönündedir. Bu ne kadar doğru, kaç kişiye bulaşmış? Sayı bilinmiyor. Vefat eden var mı? Bu da bilinmiyor. Mısır’daki rejim darbe rejimi olduğu için yani asıl yönetici konumunda olmadığı için asılları ve gerçekleri anlatamaz. Normal şartlarda zindanlardaki tutuklular zaten ciddi sorunlarla karşılaşmaktaydı. Varın bu dönemi siz düşünün. Tutuklular arasında yaşlı ve kronik hasta sayısı çok fazla. En büyük sorun da böyle bir süreçte çok sayıda doktorun zindanlarda olması.” dedi.
MISIR HALKI: “YA KORONADAN ÖLÜRÜZ YA DA AÇLIKTAN”
Öte yandan Mısır halkının çok zor bir durumda olduğunu belirten Sabit, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Büyük bir çoğunluk bir lokma ekmeğe muhtaç durumda. Mısır zaten ekonomik krizlerle boğuşurken bir de böyle bir durumda halka evinizde oturun dışarıya çıkmayın deniliyor. Halk da ya Koronadan ölürüz ya da açlıktan ölürüz diyerek hayatını sürdürmeye çalışıyor. Rejim bu konu ile ilgili şu ana kadar hiç bir adım atmadı. Mısır’da yerleşim yerleri birbirine çok yakın bu yüzden cadde ve sokaklar çok kalabalık. Buna rağmen halk ekmeği için dışarıya çıkmak zorunda. Bu da salgının yayılmasının en büyük se beplerinden biri.”