DİYARBAKIR- Danıştay 8. Dairesi`nin, Türkiye Barolar Birliği`nin meslek kurallarında yer alan avukatların ``başları açık`` görev yapacaklarına ilişkin düzenlemenin yürütmesini durdurmasına ilişkin kararına olumlu tepkiler gelmeye devam ediyor. Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi Başkanı Nuri Güler, yaptığı yazılı basın açıklamasında, kararın genel anlamda olumlu bulduklarını ama sorunun çözüm noktası başörtüsü yasağının hiçbir aykırı yoruma ve yasakçı kurum ve kuruluşun insafına bırakılmadan her alanda ilk, orta, lise, üniversite, kamu görevi, askeriye vs. her alanda serbest olmasını sağlayacak bir biçimde anayasal güvence altına alınması gerektiğini söyledi.
Başörtüsü yasağı rejimin, İslam Dinine olan düşmanlığının tezahürüdür
Güler açıklamasında, rejimin yüzyıla yakın bir süredir İslam Dinine olan düşmanlığının bir tezahürü olarak ortaya başörtüsü zulmünin bizzat kendi anayasasında ve tarafı bulunduğu uluslar arası anlaşmalarla güvence altına aldığı birçok temel hak ve özgürlük, inancına göre yaşama, düşünce ve çalışma hak ve özgürlüğüne ters yapıda olduğunu dikkat çekerek, ırkçı ve laik uygulamalarla halka adeta kan kusturan yasağın, zamana ve zemine göre şiddetlendiğinin ve gevşediğinin altını çizdi.
Başörtüsü zulmü Ak Parti döneminde de hız kesmeden sürmektedir
28 Şubat postmodern darbesiyle ayyuka çıkan bu zalimane yasağın günümüzde kamusal alanda ve bazı laikçi zihniyete sahip kurum ve kuruluşlarda kendine yaşam bulabildiğini ifade eden Güler, yazılı basın açıklamasını daha sonra şöyle sürdürdü: "Baş örtüsü zulmü, 21. yüzyıl Özgürlükçü(!) Mecliste çoğunluk olan olup ülkede `hükümet` olan, kendilerini halkın inançlarına barışık ve muhafazakar demokrat bir parti olarak tanımlayan Ak Parti döneminde de maalesef hız kesmeden sürmektedir. Hanımlarının başları örtülü olan bir cumhurbaşkanı ve başbakana rağmen hala bu yasak devam etmekte ve bu zulme karşı direniş daha çocuk yaşta körpecik ilköğretim çocukları ile az sayıda bilinçli ve direnişçi bacılarımıza yüklenmiş durumdadır.Maalesef öyle bir ülkedeyiz ki yine inancımızdan dolayı kendi öz yurdumuzda, halen de kendi inancımızı yaşayamıyoruz. İlk orta ve liselerde başörtüsü yasağı resmen bu hükümetin eliyle hem de `İsteseydik tümden kaldırırdık ama kaldırmadık`, diyen Eski Bakan Ömer Dinçer`in sözleriyle ortaya çıktığı gibi bilinçli bir şekilde güncellenmiştir."
Gelinen aşamada Danıştay 8. Dairesi`nin vermiş olduğu avukatlar mahkemelerde `başı açık` görev yapmasını zorunlu kılan düzenlemenin yürütmesini durdurmasını genel anlamda olumlu bulduklarını tekrarlayan Güler, "Hatırlanacağı üzere, İstanbul Barosu`na kayıtlı Avukat Figen Şaştım`ın avukatlık kimlik belgesini yenilemek amacıyla başörtülü bir fotoğrafla yaptığı başvuruyu Türkiye Barolar Birliği, 12 Eylül dönemi faşist zihniyetine dayanarak oluşturulan Meslek Kuralları`nın 20. Maddesine istinaden red etmişti. Bunun üzerine başvuru sahibi Avukat Figen Şaştım Hanımefendi, Meslek Kuralları`nda bulunan `avukatların başı açık şekilde mahkemlerde görev alacaklarına` dair düzenlemenin Anayasa`ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşme`sine aykırı olduğu ve çalışma hakkının engellendiği iddiasıyla Danıştay`a dava açmıştı" hatırlatmasında bulundu.
İnancın önündeki tüm engeller kaldırılsın
İşin çözüm noktasının Mahkemelerin insafı ve lutfü olmadığının altını çizen Güler, acil ve derhal başörtüsü dahil olmak üzere inancın önündeki tüm engellerin kaldırılması ve anayasal güvence altına alınması gerektiği açıklamasında bulundu.
Müslüman halk, Ak Parti`yi başörtüsüne özgürlük getirsin diye oy verdi
Hükümetin, meseleyi bir türlü çözmek istememesinin bazı kurum ve kuruluşların yasağı sürdürmesine kapı açtığı tespitinde bulunan Güler, "Müslüman halk, Ak Parti`yi en başta başörtüsüne özgürlük getirsin diye oy vermiştir. Eğer hala imkanı varken bu hükümet Allah`ın emri olan Başörtüsü yasağını kaldırmazsa bir kez daha onları uyarıyoruz ki sonları hem bu dünyada hem de ahirette hüsran olacaktır. Son olarak başörtüsü yasağını kabul etmeyip danıştaydan bu kararın çıkmasına vesile olan Avukat Figen Şaştım hanımefendinin şahsında yasağa direnen tüm bacılarımızı selamlıyor ve direnişlerinde her zaman yanlarında olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz" şeklinde açıklamasına son verdi. (Osman İçli-İLKHA)