Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Hasan Turan, Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin "siyonistlerin toprağı" olarak kabul edilmesi ve işgal yönetiminin Filistin'e ait Ürdün Vadisi üzerindeki hâkimiyetini sürdürmesini ön gören ilhak planının dünya barışını tehdit ettiğini söyledi.
Siyonist rejimin, bir terör devleti olduğunu anımsatan Turan, “Batı Şeria’nın işgali, siyonistlerin arzı mevudu hayata geçirme planının bir parçasıdır. Emperyalistlerin bölgeye yerleştirmiş olduğu terör devleti, bir proje devletidir. Müslüman coğrafyasının ortasına adeta bir hançer gibi saplanan söz konusu terör devleti ile İslam coğrafyası bölünmüş ve parçalanmıştır. ABD’nin evangelist başkanı ve yönetimi son dönemde Filistin konusunda açıkça Müslümanlara cephe almıştır. Birleşmiş Milletlerdeki yardımları kesmiş, UNRWA’yı işlemez hale getirmiştir. Arkasından Kudüs’ü Siyonist rejimin başkenti olarak tanıdığını ilan etmiş, Golan Tepeleri’ni siyonistlerin toprağı olarak gören karara imza atmıştır.
Trump’ın Ortadoğu sorununa çözüm getireceğini ileri sürdüğü ve bizim için yüzyılın ihaneti, yüzyılın paçavrası niteliğinde olan plan adeta işgal altındaki Batı Şeria’nın ve Ürdün Vadisi’nin hâkimiyetinin tamamen işgal rejimine bırakılmasını öngörüyor. Bu asla kabul edilemez. Söz konusu plan bölgeye yeni gerginlikler ve yeni zulümler getirecektir.
Zaten bir işgal devleti olan siyonist rejimin ilhak kararı gayri meşrudur. Bu plan, Filistin’i yok etme planıdır. Bu haksız ve hukuksuz planın karşısında duran Filistin halkının, kardeşlerimizin yanındayız. İsrail ilhak hamlesiyle, zengin su kaynaklarına sahip olmak ve Filistinli vatandaşların elindeki verimli arazileri ABD hamiliğinde ilhak etmek istiyor. Bu bağlamda Filistinlilerin tarım arazileri ellerinden alınarak daha büyük bir fakirliğe mahdum edilecektir. Bu gayri meşru tutum, sadece bölgeyi değil dünya barışını tehdit etmektedir. Başta BM olmak üzere uluslararası toplumun bu yasa dışı işgale ve ilhaka karşı daha sert yaptırımlar alması ve uygulaması gerekmektedir. Ayrıca İslam âlemi birlikte hareket etmeli, tepkilerini ortaklaşa olarak ortaya koymalıdır. Batı Şeria’nın ilhakını kabul etmedik, etmiyoruz. Esasında siyonist rejim, Filistin’in hiçbir yerini işgal etmesini kabul etmiyoruz ve işgal ettiği topraklardan bir an önce çekilmelidir.
Mazlumların evlerini, yurtlarını, topraklarını işgal etmeyi hedefleyen haksızlık ve adaletsizlik üzerine inşa edilen bir devlet çökmeye mahkûmdur. Zulüm ile abat olunamayacağı açıktır. İşgal rejiminin zulüm, işgal ve yağma politikalarına destek veren ABD ve batılı ülkelerde yaşanan sokak olayları, yağmalar, korku ve dehşet görüntülerinin benzerlerinin bir gün mutlaka İsrail’de de yaşanacağı kaçınılmazdır. Bu kadar insanlık vicdanını yaralayan, insan olmaktan utandıran baskı ve zulümler İsrail’in sonunu hazırlamaktadır. Dini, dili, meşrebi ne olursa olsun bütün sağduyulu insanları hatta İsraillilerin de bu haksızlığa ve bu zulme karşı durmalarını bekliyoruz. Açıkça insanlık suçu işleyen işgal rejiminin bu zulmüne sessiz kalınması da en az zulüm kadar acıdır. Batı Şeria’nın ilhak edilmesine yönelik ifadeler işgal altındaki Filistin topraklarını gasp etmeyi hedefleyen son derece tehlikeli bir zihniyetin tezahürüdür.
İşgal rejiminin, Batı Şeria'daki bölgeleri "ilhak" planı
Trump'ın, siyonist işgalci Netanyahu ile 28 Ocak'ta Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında açıkladığı sözde Orta Doğu barış planında, Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin "İşgal rejiminin toprağı" olarak kabul edilmesi ve Filistin'e ait Ürdün Vadisi üzerindeki hakimiyetini sürdürmesi maddeleri yer alıyordu.
ABD ve siyonistlerden oluşan ortak komisyon, sözde barış planının ardından söz konusu bölgelerin "ilhakı" için Batı Şeria'da haritalandırma sürecine başlamıştı. (İLKHA)