Ülke tarihinde ilk kez başörtülü biri, milletvekili seçildi. Dr. Misala Pramenkovic, eski müftü Muamer Zukorlic'in Adalet ve Barış Partisi'nde (SPP) 3. sıradan milletvekili seçildi.

Muhalif kanadın boykot çağrıları, koronavirüs salgını ve yağmurun etkisiyle seçime katılım yüzde 50 civarında kalırken, SNS öncülüğündeki ittifak bugüne kadarki en yüksek oy oranını elde etmeyi başardı. Resmi olmayan sonuçlara göre, yüzde 60'ın üzerinde oy alarak tek başına iktidar olmaya hak kazanan SNS ittifakı, 250 üyesi bulunan Ulusal Mecliste 191 sandalye kazandı.

 
Sırbistan'ın otoriterleştiğini savunarak boykot çağrısı yapan ve “adil olmadığı” gerekçesiyle seçime katılmayan muhalefet partileri, özellikle en güçlü oldukları başkent Belgrad'da halkın sandığa gitmemesinde nispeten etkili olsa da nihayetinde Meclis dışında kaldı.

Boykota destek olmayan diğer bazı muhalif siyasi oluşumlar ise yüzde 3'e düşürülen seçim barajının altında kalarak Meclise giremedi. Seçim sonuçlarına göre yüzde 3 baraj şartı aranmayan azınlık partileri dışında, SNS ittifakı ile birlikte 2 siyasi oluşum daha girmeyi başardı.

 Mevcut hükümette dışişleri bakanı olarak görev yapan İvica Dacic'in Sırbistan Sosyalist Partisi (SPS) ile Eşsiz Sırbistan (JS) ittifakı yüzde 10 ile 32 milletvekili çıkarmaya hak kazanırken, Sırp Vatanseverler Birliği (SPAS) öncülüğündeki “Sırbistan İçin Zafer” ittifakı da yüzde 4 oyla 11 sandalye elde etti.

Hem Dacic'in hem de SPAS lideri Aleksandar Sapic'in seçim sonuçlarının ardından yaptıkları ilk açıklamalar ise gelecek dönemde Mecliste muhalif kanadın olmayacağının sinyalini verdi. Dacic de Sapic de SNS ile iş birliğine “açık kapı” bıraktı.

SDA Sancak 2 milletvekili çıkardı

Seçim öncesi açık bir dille Vucic ve hükümetin Boşnaklara ve Boşnak halkının yoğun yaşadığı Sancak bölgesine karşı politikalarını eleştiren Sancak Demokratik Eylem Partisi (SDA), resmi olmayan sonuçlara göre 2 milletvekili çıkardı. Azınlık kontenjanından Meclise girmeyi başaran ve 2 milletvekili çıkaran bir diğer siyasi oluşum ise eski Sancak Müftüsü Muamer Zukorlic'in başını çektiği Adalet ve Barış Partisi (SPP) ile Makedonların Demokrat Partisi (DPM) ittifakı oldu.

Kosova ve Arnavutluk'un ara buluculuk faaliyetleri sonrası seçime birlikte girme kararı alan “Arnavut Demokrat Hareketi – Birleşmiş Vadi” listesi de 2 milletvekili çıkarırken, Voyvodina Macarlar Birliği ise Ulusal Mecliste 10 sandalye kazandı.

Avrupa Birliği (AB) parlamentosundaki bazı milletvekilleri, Sırbistan'da muhalefetin boykot ettiği, katılımın düşük olduğu seçimde tek bir partinin Mecliste mutlak çoğunluğu elde etmesini eleştirdi. Sosyal demokratlar grubundan bazı parlamenterler, demokrasinin olmazsa olmazı olarak Ulusal Meclisteki çeşitliği gösterirken, muhalif kanadın gelecek dönemde Mecliste temsil edilmeyecek olmasına dikkat çekti.

Hırvat parlamenter Tonino Picula, hiçbir zaman boykot yanlısı olmadıklarını ve sorunların Meclis çatısı altında çözülmesi gerektiğini vurgularken, muhalif kanadın olmadığı bir Ulusal Meclisin yasama organı olma rolünü kaybedeceğini savundu. Picula, Avrupa Halk Partisinin (EPP) tutumunu da eleştirirken, “Vucic Sırbistan'ı otokrasi ile yönetilen bir ülkeye dönüştürürken EPP'nin ise Vucic'i korumaya devam ettiğini” ileri sürdü.

2016 yılında yapılan son genel seçimde SNS öncülüğündeki ittifak 131 milletvekili çıkarırken, son seçimde bu sayının 60 artarak 191'e yükselmesi dikkati çekti.

Öte yandan bir diğer önemli husus ise savaş suçlusu Vojislav Seselj'in Sırp Radikal Partisinin meclis dışında kalması oldu. Bir önceki dönemde Mecliste 22 milletvekili olan radikaller çöküş yaşadı. Sırbistan'da yeni/eski hükümetin önceliklerinden biri kesinlikle Kosova meselesi olacak.

Seçimlerden hemen önce, AB'nin Belgrad-Priştine Diyaloğu Özel Temsilcisi Miroslav Lajcak'ın önce Kosova'yı ardından Sırbistan'ı ziyaret etmesi, uzun süredir durağan olan diyalog sürecinin ilerleyen günlerde yeniden aktifleştirileceğini gösterdi. Nitekim, AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano da salı günü yaptığı açıklamada, Lajcak'ın iki ülkeye yaptığı ziyaretlerin önemli sonuçlar verdiğini ve diyaloğun temmuz ayında yeniden başlatılacağını duyurdu.

Ancak iki ülke temsilcilerinin temmuz ayı öncesinde ABD'de bir araya gelmesi bekleniyor. Diyalog ve çözüm sürecine dahil olmak isteyen ABD, seçenekleri değerlendirmek üzere 27 Haziran'da iki ülkeden temsilcilerin katılımıyla bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Yeni hükümetin önündeki bir diğer önemli mesele ise koronavirüs salgını ile mücadele olacak. Balkanlar'da salgından en fazla etkilenen ülkelerden Sırbistan'ın, yeniden artan günlük vaka sayıları ile mücadele amacıyla yeni tedbirler alabileceği ifade ediliyor.

Aleksandar Vucic ve partisinin “tarihi bir halk desteği” ile yeniden iktidara gelmesi, birçok kesim tarafından yeni kurulacak hükümetin sorumluluğunu da artıracağı yönünde değerlendiriliyor. Kosova'yı hala kendi toprağı olarak görmeye devam eden Sırbistan'ın hangi çözüm seçeneğine onay vereceği ya da meselenin daha uzunca bir süre devam edip etmeyeceği ise hala merak konusu olmaya devam ediyor.

Bölgedeki bazı siyasi analistler, masadaki seçeneklerden biri olan “toprak değişimi” önerisinin, “Balkanlar'da Pandora'nın kutusunu açmak” anlamına geleceğini savunurken, Sırbistan'ın hangi şartlarda Kosova'yı bağımsız bir devlet olarak kabul edeceği de cevaplanması gereken önemli sorularından biri olarak ön plana çıkıyor.