Doğruhaber

Darbeleri Araştırma Komisyonu; Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT ve Jandarma’ya Hizbullah Cemaati ile ilgili 3 soru gönderdi. Resmi kurumlardan gelen çelişkili cevaplar ise akıllarda soru işaretlerine neden oldu. Sorulara verilen cevaplarda Emniyet Genel Müdürlüğü ‘Örgütü Ergenekon yönlendirmiş olabilir’ derken, Jandarma da Hizbullah’ın İran bağlantısının olabileceğini iddia etti. MİT ise komisyona örgütle ilgili somut bir bilgisinin olmadığını belirtti. Peki, neden Hizbullahla ilgili 3 farklı rapor var.
 
Hizbullah ile ilgili asıl gerçekler ne?


3 FARKLI RAPOR

Öncelikle resmi kurumlardan gelen cevaplarda kesinlik olmaması dikkat çekiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü herhangi bir belge sunmadığı halde Hizbullah’ın Ergenekon tarafından yönlendirilmiş olabileceğini söyleyerek niyet okumacılık yaptı. Jandarma da aynı taktiği izleyerek herhangi bir somut delil, bilgi ve belge olmadığı halde Hizbullah Cemaati’nin İran bağlantılı olabileceğini söyledi. MİT ise raporunda biraz daha objektif davranarak ellerinde herhangi bir belgenin olmadığını söyledi.

EMNİYET RAPORU TARAFLI MI?
Emniyetin gönderdiği raporda ilk akıllara gelen soru “Ergenekon bağlantısı olabilir” dediği halde neden hiçbir delil veya belge göstermediği sorusu oldu. Çünkü Ergenekon davasında sona yaklaşıldığı şu günlerde mahkemeye Hizbullah ile ilgili verilmiş veya ortaya çıkmış herhangi bir bilgi ve belge yok. Öte yandan 17 Ocak 2000’de Hizbullah’a yönelik düzenlenen operasyonda cemaatin arşivi ele geçirilmiş olduğu için cemaatle ilgili birçok bilginin emniyetin elinde olduğu biliniyor. Bunca bilgiye rağmen Emniyetin delillere ve belgelere dayanmadan, “Ergenekon bağlantısı olabilir” demesi “Acaba bir niyet okuyuculuk mu var?” veya “Çamur at, izi kalsın” taktiği mi uygulanıyor sorularını akıllara getiriyor.

ERGENEKON YÖNLENDİRMEDİ, SALDIRDI

Emniyetin, “Hizbullah’ı Ergenekon yönlendirmiş olabilir” iddiasına Cemaatin askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar, Hizbullah Ana Dava savunmasında cevap vermiş ve iddialara yönelik şu açıklamayı yapmıştı: “Bizi Ergenekon yapılanmasının içinde, yanında veya güdümünde göstermek büyük bir iftira, yalan ve bühtandır. Biz, cemaat olarak sürekli bu tür yapılanmaların ve derin devletin hedef tahtasında olmuş, onlar tarafından yok edilmesi gereken tehlikeli bir unsur olarak görülmüşüz. Onlara göre İslami yapılanmalar, bütün iç ve dış tehditlerin en tehlikelisi olarak birinci sıradaki yerini korumaktadır. Nitekim Ergenekon yapılanmasının bir ürünü olan 28 Şubat post modern darbesi, mütedeyyin insanlara karşı yapılmış; bütün İslami oluşumlar, dernekler, cemiyetler, cemaatler, İslami finans kuruluşları, şirketler, holdingler bütünüyle düşman olarak algılanmış ve bunlara karşı topyekûn bir saldırı başlatılmıştır.”

HİZBULLAH’IN İRAN BAĞLANTISI VAR MI?

Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı imzalı gizli Hizbullah raporunda ise Hizbullah’ın İran ile bağlantılı olduğu iddia edildi. Jandarma Genel Komutanlığı da Emniyet Genel Müdürlüğü gibi iddiasıyla ilgili hiçbir belge ve delil sunmazken örgüt yapılanmasının İran’daki Pasdar ve Besic militan yapılanmasıyla benzerlik gösterdiğini söyledi.

HEM İRAN HEM ERGENEKON BAĞLANTISI NASIL BİR ARADA OLABİLİR
Cemal Tutar’ın Hizbullah Ana Dava Savunmasında, Jandarma Genel Komutanlığının raporunda yer alan iddialarla ilgili de cevaplar yer aldı. Tutar, “İran’dan destek alıyorlar, İran’dan yardım alıyorlar” iddiaları karşısında mahkeme savunmasında şunları söylemişti: “Cemaatin kontra olduğunu iddia edenlerin bu kez cemaate İran’dan para geldiğini söylemeleri, iftiralarında ne kadar temelsiz, yalanlarında ne kadar desteksiz olduklarını çok güzel bir şekilde göstermektedir. Eğer biz onların iddia ettiği gibi devlet tarafından kullanılan bir örgüt isek, İran ne diye TC’nin kullandığı bir örgüte maddi destekte bulunsun? Ya da biz İran’dan maddi destek alan bir örgüt isek, bu kez devletin kontrolüne nasıl geçtiğimiz sorusu sorulacaktır. Görüldüğü gibi attıkları iftiraların düzeltilecek ve bir mantığa oturtulacak yönü bulunmamaktadır.”