İbrahim Toprak / Doğruhaber

Başbakan Tayyip Erdoğan, son grup toplantısında Irkçılıkla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Kur’an dan alıntı yapan Başbakan, meleklerin Hz. Âdem’e secde etmeleri ve şeytanın ise secde etmemesi olayını anlatarak ırkçılığın bu olayla başladığını söyledi. Erdoğan, Hicr süresindeki ayete işaret ederek, “Irkçılık şeytandandır” dedi. Siyasiler ve yazarlar; Başbakanın açıklamalarını olumlu karşılarken, sistemin kendisinin ırkçılığı barındırdığını belirttiler. Yapılan değerlendirmelerde; dağlarda, “Ne mutlu türküm diyene!” yazdıkça, okullarda her sabah çocuklara andımız okutuldukça ve anayasada yer alan vatandaşlık tanımı değiştirilmedikçe Başbakanın bu açıklamasının söylemden öteye geçmeyeceği belirtilerek sistemin temelinde bulunan ırkçılığın tamamen ortadan kaldırılması için somut adımların atılması gerektiği vurgulandı.

İKTİDAR TEMENNİ EDEN DEĞİL TEMİN EDEN OLMALI

Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, Başbakanın zaman zaman iktidardaki bir parti lideri gibi değil de muhalefet lideri gibi konuştuğunu söyledi. Başbakanın ırkçılığı reddeden açıklamasına katıldıklarını belirten Yavuz, ancak Başbakanın ırkçılığı reddeden söyleminin teoride kalmaması ve pratiğe de yansıması gerektiğini dile getirdi. Özellikle sistemin üzerine kurulmuş olduğu ırkçılık politikasının bütün yönleriyle reddedilmesi gerektiğini ifade eden Yavuz, “Hüda Par’ın parti programında da belirtmiş olduğu gibi sistem iki temel sacayağı üzerine kurulmuş. Bunların biri ırkçılık ifade eden Türkçülük anlayışı diğeri ise laikliktir. Bu Türkçülük uygulamasıyla ilgili olarak hala şu anki sıkıntıları ortadan kaldırmadığı, anadilde eğitim hakkını insanlara vermediği, ya da aslına döndürülmeyen köy ve yerleşim yerlerinin isimleri iade edilmediği müddetçe Başbakanın sözleri sadece söylem düzeyinde kalacaktır ve iyi niyetli söylemlerden öteye geçmeyecektir” dedi.
İktidarın temenni etme değil temin etme makamı olduğunu vurgulayan Yavuz, “Artık iktidarın temenni etme makamından, hakları veren, temin eden makama gelmesi gerekiyor. Başbakanın kullandığı ifadeleri olumlu bulmakla beraber pratik hayatta karşılığının olması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

SOMUT ADIMLAR ATILMALI

Sisteme sirayet etmiş olan ırkçı yaklaşımın ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Mehmet Yavuz, bununla ilgili atılması gereken somut adımları şöyle sıraladı: “Sivil bir anayasa yapılacak, bu anayasada hiçbir etnisiteye atıf yapılmayacak. Yani Türk, Kürt dediğimiz hiçbir ırka atıf yapılmayacak. Bizim için ideal olan budur. İlla bir kavme atıfta bulunulacaksa şayet, o zaman 1921 Anayasasında karşılığını bulan bu memleketin kurucu unsurları Türkler ve Kürtlerdir şeklinde Türklerle birlikte Kürtlerin de asli unsur, kurucu unsur olarak ifade edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Eğer böyle bir yol izlenirse pratik hayattaki yansımalarını da görmüş oluruz. Bununla alakalı anayasada vatandaşlık tanımıyla ilgili memlekette yaşayan herkesin Türk’tür anlayışının mutlaka ortadan kaldırılması gerekiyor. Ve en önemlilerinden biri de şu an hâlihazırda okullarda okutulan Türkçülüğü, ırkçılığı çağrıştıran, andımız ucubesinin bir an önce kaldırılması gerekiyor. Bunlar Başbakanın söylemlerinin altının doldurulması açısından önemlidir.”

“IRKÇILIĞI FARKLI MASKELERLE YAPIYORLAR”

Yazar Kenan Alpay’ da Irkçılığın İslam dışı, şeytan işi bir pislik olduğunu söyleyerek bu yöndeki açıklamaların her hâlükârda takdir görecek açıklamalar olduğunu belirtti. Ancak bugün Türkiye’de MHP’de dâhil olmak üzere hiç kimsenin kendisini ırkçı kabul etmediğini de söyleyen Alpay, ırkçılığın değişik maskelere bürünmüş olduğunu dile getirdi. Alpay, şunları söyledi: “Hiç kimse ırkçılık üzerinden bir siyaset yaptığını kabul etmiyor. Bunu, MHP için de CHP için de ya da diğer partiler için de söylemek mümkündür. Fakat vakıa şu ki, bugün Türkiye’de ırkçılığın adı ulusalcılık, milliyetçilik olmuş. Demek ki meseleyi sadece ırkçılık üzerinden tartışmak yeterli değildir. Belki bunun daha doğru bir zemine oturtulabilmesi için bizim ırkçılık üzerinde siyaset yapan fakat kendisini milliyetçi, ulusalcı, vatansever şeklinde tanımlayıp daha yumuşak maskeler edinmiş hareketleri de tartışmamız gerekiyor”

Cumhuriyet temellerinin ırkçılık üzerine bina edildiğini söyleyen Kenan Alpay, örnek olarak şunları söyledi: “Bütün okullarda, hastanelerde yazan, dağlara taşlara kazınan ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ ya da ‘Türk; Öğün, Çalış, Güven!’ gibi Mustafa Kemal’e ait sözlerle siyaseti tanzim etme girişimlerinin tamamını ben ırkçılıkla ilgili olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin eğitim sistemi olduğu gibi bu ırkçı siyaset üzerine oturtulmuş durumdadır. Bunun için en yalın örnek, her sabah çocuklara büstün karşısına geçip okutulan andımızdır.”

“DOĞRU SÖYLEMEK YETERLİ DEĞİL”

Alpay, Başbakanın mecliste diğer partilerle ırkçılık üzerine tartışmak yerine somut adımlar atması gerektiğinin altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Başbakan, kendisine bağlı Milli Eğitim Bakanlığı’nın kanunları, yönetmelikleri üzerinde değişiklik yaparak bu ırkçılığı metinlerden çıkarmalı, ırkçı törenleri kaldırmalı, ırkçı birtakım öğretileri ders kitaplarından temizlemelidir. Böylece söyledikleriyle tutarlılık da göstermiş olur. Başbakan ırkçılıkla ilgili doğru söylüyor; ama doğruyu söylemek yetmiyor. Bu doğruların sizin sorumluluk altında kalan alanlarınızda da hayata geçirilmesi gerekir. Bu noktada devletin temellerini inşa ederken atılmış olan bu ırkçı öğretilere dönük ciddi birtakım köklü değişimlere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.”