İZMİR - 2012-13 Eğitim-öğretim yılının ilk dönemi 25 Ocak Cuma günü tamamlanmış olacak. Kimi öğrenciler iyi notlarla dolu bir karne getirirken, kimileride zayıf getirecek. Peki, aileler karne gününü nasıl karşılamalı? Çocuğu zayıflarla dolu bir karne getiren veli nasıl hareket etmeli? Yine çok iyi bir karne getiren öğrenci ailesi ne şekilde hareket etmeli? Yarıyıl tatili nasıl geçirilmeli? Eğitimciler öğrencilere nasıl yaklaşmalı? Tüm bunları ve daha fazlasını Eğitimci Murat Taşoğlu`na sorduk.
Karne ve yarıyıl tatili ile ilgili olarak öğrenci, veli ve eğitimcilere tavsiyelerde bulunan Eğitimci Taşoğlu, \"2012-2013 Eğitim-öğretim yılının birinci dönemini 25 Ocak 2013 Cuma günü itibariyle tamamlamış olacağız. Geçmişte karne gününe büyük bir heyecan, sevinç ve korku ile girilirken e-okul sistemine geçilmesi ile birlikte veliler ve öğrenciler notlarını çok önceden öğrenebilmektedirler. Özellikle ortaöğretimde karne alınacak gün öğrenciler için pek bir şey ifade etmemeye başlamıştır. İlk kez karne sevinci yaşayacak minik yavrularımız ise kurdeleler takılı, yıldızlarla dolu, güler yüzler yapıştırılmış karnelerini almak için büyük heyecanla karne gününü beklemekteler\"dedi.
Karne günü bazı çocuklar için sevinç, bazıları için ise üzüntü günü olmaktadır.
Karne gününün bazı çocuklar için sevinç, bazıları için ise üzüntü günü olabileceğini ifade eden Taşoğlu, \"Çocuklarımız için bir bayram günü havasında olması gereken bu gün bazı çocuklar için sevinç bazıları içinse üzüntü günü olabilmektedir. Peki, bu duyguları bu şekilde çocuklarımıza yerleştiren aile ve eğitimcilerin, süreçte yapmış oldukları hatalarının minik yüreklerde oluşturduğu tramvayın, başaramama duygularının ileriki yaşlarda oluşturacağı etki hesap edilmeden yapılan değerlendirmelerin bencillik, kibir, ben duygularının oluşmasına ve sürekli yarışma duygusu ve kıyaslanma baskıları altında kalabilecekleri hesap edile bilinmiş midir? Başta eğitimciler olmak üzere aileler ve çocuklarımız süreci en iyi nasıl yönetebilirler. İlkokul öğrencileri için bir ayrışma, bir yarışma veya bir sınama dönemi olmadığı için öğrenciler hiçbir dersten yazılı bir değerlendirmeye alınmaları söz konusu değildir\"
Eğitimciler öğrencileri tembel, çalışkan olarak değerlendirmemelidir
\"Eğitimciler hiç bir şekilde öğrencileri tembel-çalışkan olarak değerlendirmemelidir, daha çok öğrencinin yetenek ve ilgilerinin doğru yönlendirilerek bireysel farklılıkların göz önünde bulundurulup değerlendirilmesi gerekmektedir\" diyen Taşoğlu şöyle devam etti: \"Bazı eğitimci arkadaşlarımız öğrenci düzeylerini belirleme adına yaptıkları sınavlarında çocuklar adına çok sağlıklı bir uygulama olmadığını kabul etmek zorundayız. İlkokul, öğrencilerin oryantasyon, okuma, yazma, öğrenme, kendini ifade edebilme becerilerini oluşturma, yeteneklerini ortaya çıkarma, temel matematik işlemlerini yapabilme dönemi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bakış açısı ile öğrencisini değerlendiren öğretmen ve aile temel eğitimin birinci dördünü avantajlı bir dönem olarak geçirmesi mümkün olacaktır. Birinci dörtte olduğu gibi ortaokulda yani ikinci dörtte de öğrencilerin ders ders değil de bir bütün olarak değerlendirilmesinin ve öğrencilerde tembel, çalışkan kavramlarından uzak, öğrenciyi notla korkutmaktan çok öğrencinin yetenek ve ilgilerinin doğru yönlendirilerek bireysel farklılıkların göz önünde bulundurulup değerlendirilmesi gerekmektedir. Lise döneminde ise özellikle hazırlık dönemi öğrenciler için kâbus yılı olmakta birçok öğrencimizi bu dönemde eğitim hayatının dışına atmaktayız. Bunun sebebi de yine bir karne günü karnelerinde gördükleri notlar yüzünden. Bu noktalarda gerek eğitimcilerin notları verirken yapması gereken değerlendirme ve gerekse velilerin karneye bakarken nasıl bir değerlendirme yapması gerektiğini düşünmesini istiyoruz\"
Yarıyıl tatili nasıl geçirilmeli?
Son olarak tatilin nasıl geçirilmesi ile ilgili önemli noktalara değinen Taşoğlu, öğrenci ve ailelerine tavsiyelerde bulunarak sözlerine şu şekilde son verdi \"Çok zorlu bir süreci atlatan öğrencilerimiz ve aileler tatil dönemini daha iyi nasıl değerlendirebilir? Eğitim-öğretim dönemi içinde yapılmayan akraba ziyaretlerinin gerçekleştirilmesi, çalışan anne ve babanın bu dönemde izinlerinin bir kısmını kullanarak çocukları ile de zaman geçirmeleri, aile içi iletişimin biraz daha artırılması. Akrabalara, özellikle sabah kahvaltı ziyaretleri yapılmalı ve hiçbir şekilde ders konularına girmeden kitap okunmalıdır. Kitapların seçimi yapılırken çocuğun fıtratına uygun eserlerin seçilmesi aile içi kitap okuma saatlerinin düzenlenmesi gibi etkinlikler yapılması. İmkânı olan ailelerin iklim şartlarının uygun olduğu şehirlere ziyaretlerde bulunması gibi etkinlikler yapıla bilinir. Şunu asla ve asla unutmamamız gerekiyor bizim çocuğumuz kıymetlidir ölçüsü ahlakıdır.\" (Yunus Şani - İLKHA)