Bu durum Müslümanlar için bir uyarı mı bir lütuf mu bir bela mı yoksa ibretlik bir hal olarak hepsinin birlikte yaşandığı bir kader mi kestirmek zor.
Ancak her halükarda Müslümanlar günlük işlerine ve korona belasına dalıp “Varlık sebepleri olan Allah’a kulluğu” tüm insanlığa anlatma sorumluluğunu unutsalar da İslam Karşıtları Müslümanlarla ve İslami değerlerle uğraşmaktan geri durmuyorlar.
Bu gerçeği gösteren bir olay da Avusturya’da yaşandı.
“Avusturya'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi Genel Başkanı Norbert Hofer, seçim çalışmaları kapsamında önceki gün düzenlediği bir mitingde Kuran-ı Kerim'e hakaret etti. Hofer'in Kuran-ı Kerim'e yönelik sarf ettiği çirkin sözlere tepkiler yağdı. Hofer, "Korona tehlikeli değil, Kur'an koronadan daha tehlikelidir" ifadelerini kullandı.
Elbette nüfusunun %10’nu Müslümanların oluşturduğu Avusturya’da bu azgınlığa karşı çıkan insanlar oldu.
Örneğin;
“Avusturya Parlamentosunda başörtüsü takarak, Müslümanlara desteğiyle yakından bilinen SÖZ Partisi milletvekili Martha Bissmann, FPÖ Lideri Hofer'in suç işlediğine dikkat çekerek, "Kuran- ı Kerim'e laf uzatmak dini özgürlüklere de aykırı bir durumdur. Bu asla kabul edilemez. Hofer ciddi bir suç işlemiştir. Yargıyı göreve davet ediyorum. Biz bu çirkinliğe karşı hukuki mücadelemizi başlatıyoruz" dedi.
Bu tarz bir çıkışın yine Avusturya’dan gelmesi elbette güzel ancak Norbert Hofer isimli İslam Karşıtının başka platformlarda ve İslam Ülkelerinin devlet yöneticileri katında telin edilmesi gerekirdi.
İslam düşmanları, Müslümanlara ve kutsallarına her saldırdıklarında bunu bir “İfade Özgürlüğü” olarak lanse etmeye çalışırlar. Bu konuda Uluslar arası medya kuruluşları da onlara destek oluyor.
Haliyle Müslümanlar savunma pozisyonunda da zayıf düşmüş oluyorlar.
Ancak inanan insanlar için burada zayıf Görünmenin ya da olmanın pek de bir önemi bulunmamaktadır.
Yüce Allah elbette bu asi azgınlar topluluğuna hakkettiği cezayı verecektir
Müslümanlar açısından asıl olan ise;
Hz. İbrahim ateşe atıldığında karınca misali“Zulüm- haksızlık- kutsallara saldırı veya dini tahrip konusunda” Hakk'ın yanında ve safında durup durmadığıdır.