Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Ekonomi Uzmanı Doç. Dr. Rüstem Yanar, Coronavirus (Covid-19) salgınının Ortadoğu'daki ülkelerin ekonomilerine etkileri ile ilgili İLKHA'ya önemli açıklamalarda bulundu.

Ortadoğu ülkelerinin ekonomilerinin büyük ölçüde petrol gelirlerine bağlı olduğunu belirten Yanar, "Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki düşüşün neden olduğu gelirlerdeki azalma ve son dönemlerde turizm gelirlerinin de azalmasıyla Ortadoğu ülkelerinin ciddi bir ekonomik kriz ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Covid-19 ile beraber başlayan talepteki daralmayla beraber petrol talebin azalması ve petrolün 20 dolarlar seviyesine kadar gerilemesi, Ortadoğu ülkelerinin ciddi bir gelir kaybına yol açtı. Her ne kadar Suudi Arabistan veya Körfez ülkelerindeki bazı ülkeler yüksek petrol gelirlerinden dolayı ellerinde daha önce birikmiş fonlarla ekonomik aktivitelerini düzenliyor olsalar da bu fonunda sınırsız olmaması nedeniyle ekonomilerini uzun vadede bekleyen olumsuz şartlar veya kötü günlerin olduğunu söyleyebiliriz." dedi.

"Şu an da üretimin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu söyleyebiliriz"

Suriye'de savaşın uzun yıllardan beri devam etmesinden dolayı gelir kaynaklarının yok denecek kadar azaldığını söyleyen Yanar, "Ekonomilerini devam ettirebilmek için dışa bağlılıkları var ve sürekli döviz ihtiyacı var. Döviz gelirlerinin az olması da bu ülkedeki açmazı daha da artırıyor. Suriye'deki ekonomiyle ilgili resmi olarak paylaşılan bir rakam yok. Gayri resmi parasal akımlarla ve finansman desteklerle işler yürüyor. Çünkü bir ekonomide ekonomik işleyişi belirleyen temel unsur, ekonomide üretimin yapılmasıdır. Üretimin olması yurt dışından talebin gelmesi ve buna bağlı olarak satılan mallar karşısında ülkeye döviz gelmesi anlamına gelmektedir. Bunun karşısında da yurtdışından mal ve hizmet alabilirsiniz. Ancak şu an da üretimin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu söyleyebiliriz. Belki gündelik üretim ya da ihtiyaç üretimi devam ediyor ama iktisadi anlamda hem yurtiçi hem de yurtdışı ihracatın bu anlamda sağlıklı bir şekilde yürüdüğünü söyleyemeyiz. Gayri resmi gelirler petrol satışından farklı yollardan elde edilen gelirler ya da diğer ülkelerin finansal destekleri bu anlamda işin bir şekilde devam etmesini sağlıyor." ifadelerini kullandı.  

 

"Irak'ta neredeyse kamu gelirlerinin yüzde 95'i petrol satışı ile elde edilmektedir"

"Irak ekonomisine baktığımız zaman yüzde 90 oranında petrole bağımlı bir ekonomik yapı söz konusudur" diyen Yanar, "Bu ülkelerde petrol gelirlerinin azalmasına bağlı olarak da ekonomik aktivitelerinde büyük bir yavaşlama söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Irak'ta neredeyse kamu gelirlerinin yüzde 95'i petrol satışı ile elde edilmektedir. Dış ticaretin neredeyse tamamı petrol gelirlerine bağlıdır. Petrol varil fiyatlarının 40-50 dolarlardan 20 dolarlara gerilemesi bu ülkelerde ciddi bir krizin oluşmasına yol açıyor. Bu uzun vadede sosyal patlamaların doğal olarak oluşmasına yol açıyor. Çünkü ekonomik kriz neticesinde devletler, halkın gündelik yaşamını kolaylaştırmak için verdiği destekleri kesmesi ve harcamaların azalmasıyla beraber diğer ekonomik aktivitelerin yavaşlaması meydana gelmekte bu da doğal olarak hem siyasal hem de ekonomik bir gerilimin ortaya çıkmasına neden oluyor. Ortadoğu'da zaten hâlihazırda var olan çok kırılgan yapı daha da kırılganlaşıyor. Güçlü ülkeler açısından da kırılganlık söz konusudur. Bu ülkelerin ekonomik krizlerden bu kadar kolay etkilenmemeleri için ekonomik çeşitliliğini arttırmaları çok önemli. Çünkü tek bir ürüne bağlı kalmak büyük bir handikap. Özellikle Irak'ın sadece petrole dayalı ekonomisini çeşitlendirmesi gerekir. Bugün petrol geliri çok yüksek olan başta körfez ülkeleri olmak üzere diğer ülkeler de ekonomilerini çeşitlendirmeye çalışmaktadırlar." şeklinde konuştu.

"Çok zengin petrol yataklarına sahip olmak diğer ekonomik aktivitelerden uzaklaştırdı"

Önümüzdeki dönemlerde petrolün ekonomik varlık olarak önemi giderek azaldığını belirten Yanar, "1970-1980'li yıllarda petrol çok daha önemliyken bugün hem kaynakların çeşitliliği hem de enerji çeşitliliğiyle beraber daha öncekiyle kıyaslandığı zaman petrolün nispeten önemi azalmıştır. Bu da bu ülkelerdeki gelirin istikrarsızlaşmasına yol açıyor. Geliri istikrarlı hale getirebilmek için mutlaka ekonomide farklı bir çeşitlendirme yapılması gerekiyor. Fakat burada da yapısal bir problem var. Bölge ekonomilerinin 1930'dan beri diğer tüm aktiviteleri bir anlamda azalmış durumda. Çok zengin petrol yataklarına sahip olmak diğer ekonomik aktivitelerden başka bir şey yapmaktan uzaklaştırdı. Dolayısıyla şu an ekonomilerin başka alanlarda üretkenliğini artırması oldukça öğrenilmesi zor bir süreçtir. Körfez ülkeleri var olan sermayelerini, dünyanın çeşitli yerlerinde farklı yatırımlar yaparak belki çeşitlendiriyorlar. Ama Irak ve Lübnan gibi o kadar yüksek gelirleri olamayan ülkelerin ekonomik çeşitliliğe gitmesi ancak ekonomide yapısal dönüşümlerle mümkün olabilir. Çok kısa vade de bu çok zor görünen bir şey, bundan dolayı eğer önümüzdeki yıllarda petrol fiyatlarının bu şekilde devam ederse bu ülkelerin de daha büyük ekonomik krizlerle karşı karşıya kalacağını söyleyebiliriz." uyarısında bulundu. (İLKHA)