Coronavirus gölgesinde Babalar Günü yaklaşıyor.
Pandemi toplum sağlığında olumsuz etkilere yol açmış olsa da beraberinde getirdiği evde karantina süreci, aileleri ile vakit geçirememekten yakınan babalar için fırsata dönüştü.
Uzmanlar; baba ve çocuklar arasında sevgi odaklı sağlıklı bir ilişki kurulmasını ve babalardan içgüdüsel olarak güven duygusu beklendiği için babaların bu dönemde panik duygusunu maskelemelerini öneriyor.
Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, yaklaşan Babalar Günü öncesi babalar ve çocuklar arasında kurulması gereken sağlıklı ilişkinin püf noktalarını paylaştı.
"Pandemi babalar için fırsat yarattı"
Karantina döneminin evde daha çok vakit geçirmek isteyen babalar için fırsat yarattığını belirten Elçi, "Çoğunlukla evin dışında vakit geçiren ve uzun çalışma saatlerine sahip olan çoğu babalar için Covid-19 sürecinde evde geçirdikleri vaktin arttığını görmekteyiz. Pandemi süreci, ailesiyle vakit geçirememekten yakınan babalar için bir fırsata dönüştü. Fakat babalar için beklenmedik anda gelişen bu yeni yaşantıları, stresi de beraberinde getirdi. Her kesimin olduğu gibi onların da geleceğe dair belirsizlikle bakıyor olmaları muhtemeldir. Belirsizliğin oluştuğu ortamda huzurun olması da güçtür." dedi.
"Panik duygusu maskelenmeli"
Elçi, çocukların babalarından temel ve içgüdüsel olarak güven duygusu beklediklerini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
Çocuklar kendilerini güvende hissetmek için de sık sık kaçamak bakışlarla babalarının gözlerinde onay ararlar. Güveni bekledikleri kişide paniği gözlemledikleri zaman tutumlarında farklılık görülebilir. Bu yüzden babalar, çocuklarıyla kurmuş oldukları ilişkide panik duygusunu maskelemeli, hissettikleri kaygıyı da çocuğun yaşına uygun şekilde dile getirmelidirler. Eğer kaygılarını dile getirmezlerse, çocuklar kendilerinden kaynaklı olarak babalarının gergin ve huzursuz olduğunu düşünmeye başlayabilirler.
"İletişim anne ile sınırlı kalmamalı"
Bebeklerin dünyada bir başkasının da olduğunu fark ettiği ilk kişinin baba olduğuna dikkat çeken Elçi, "Çoğunlukla bu anne olarak bilinir fakat bebek kendisi ile annesini bir bütün olarak görür. Dolayısıyla babanın aktif varlığı dış dünyaya karşı ilk tanışmayı, haliyle dünyanın güvenilecek bir yer olduğunu ona gösterir. Aile içinde tek iletişimi anne ile olan çocuk, paylaşmayı da öğrenmekte güçlük çeker. Kendisini anneden ayrı bir birey olarak görmeye başladığında, babanın aile içerisindeki tutumu çocuğun gelecekteki kendi ailesine yönelik tutumlarını da öğretecektir. Bu yüzden evde destek ve yardımcı olan bir babanın varlığı, yetişkinlik döneminde de çocuğun yardımcı bir baba olmasına destek sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
"Yetişkin insan düşüncelerinde 3 faktör etkili"
Yetişkin bir insanın düşüncelerini en temel üç faktörün belirlediğine dikkat çeken Elçi, "Bu 3 faktör; deneyimler, genetik geçişlilik ve model almadır. Model alınan ilk kişi cinsiyete göre farklılık göstermekle birlikte anne ve babadır. Yıllar geçtikçe gittikçe 'anneme veya babama benziyorum' dememizin en temelinde bu vardır. Hatta zaman zaman çocukken onlarda kızdığınız davranışları çocuğunuza yaparken bulursunuz kendinizi. Bu durumlara dair farkındalığı olan ebeveynler, hem çocukluk döneminde hem de yetişkin olduğunda ruhsal açıdan sağlıklı bir birey yetiştirmiş olurlar" dedi.
"Huzursuz evde büyüyen çocuk olumsuz özellikler gösterebilir"
Çocukların ilk model aldıkları kişilerin anne ve babaları olduğunu belirten Elçi, "Çocuklar ebeveynlerini taklit eder ve onlar gibi olmaya gayret ederler. Dünyanın güvenli bir yer olduğu inancını da bu dönemde geliştirirler. Ailesi tarafından yeterince sevgi verilmemiş, güven duygusu yaşatılmamış, eşler arasında sık sık tartışmalar yaşanmış bir evde büyüyen çocuğun kaygılı, saplantılı veya korkulu bağlanma özellikleri göstermesi muhtemeldir. Bu durum da çocuğu yetişkinlik döneminde partnerinden ayrılamayan, hiçbir şekilde aile kuramayan ya da kurmuş olduğu ailede geçmiş sorunları yaşatan bir bireye dönüştürecektir. Evde şiddete uğrayan bir anne, ev içinde vakit geçirmekten kaçınan bir baba varsa ve bu nedenlerle kopuk bir iletişim varsa erkek çocuk da sorun çözme yönetiminin bu şekilde olduğunu öğrenir. Kendi kurmuş olduğu ailesinde de benzer davranışlar sergileyebilir. Kız çocuğu ise erkekleri güvenilmez, zarar verici bir cinsiyet olarak algılayabilir, adil dünyaya karşı olan temel güvenini yitirebilir. Babadan göremediği sevgi ve şefkati, kendinden yaşça büyük kişilerle duygusal ilişki kurarak sağlamaya yönelebilir." diye uyarıda bulundu.
"Babanın tavrı hayatı şekillendiriyor"
Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, dünyanın daha yaşanabilir olmasında ebeveynlerin büyük rolü olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Koruyan, kollayan, gücünü şiddet ile gösteren değil de sevgi ile perçinleyen bir babanın evlatları da kendi kuracakları yuvada benzerlerini gösterecektir. Diğer yandan baba ile kurulan sağlıklı ilişki, sağlıklı bir ruh halinin de getirisi olacaktır. Sadece çocukluk dönemi değil, yetişkinlikte de iletişimin kuvvetli olması birçok sorunun üstesinden gelmeye yardımcı olmaktadır. Her zaman desteğini, varlığını hissettiren, koşulsuz sizi kabul edecek birinin olduğunu bilmek, olumsuzluklar içerisinde de babadan duyulacak olan 'yanındayım' kelimesinin ne kadar büyük anlam taşıdığını unutmamak gerekir." (İLKHA)