İstanbul’un fethedildiği tarih olan 1453 yılında müzeye çevrilmesine karar verilen 1934 yılına kadar cami olarak hizmet veren Ayasofya'nın, yeniden eski misyonuna dönüştürülmesi tartışmaları son günlerde gündemdeki yerini koruyor.
Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür
Ayasofya Camii’nin ibadete açılması ile ilgili son günlerde yaşanan gelişmeleri İLKHA’ya değerlendiren Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, Ayasofya’nın mutlaka ibadete açılması gerektiğini ifade etti.
"Ayasofya’nın ibadethaneye çevrilmesi çok daha önemlidir"
Ayasofya meselesini tarihi iyi okuyan bir kişi olarak değerlendirmek istediğini belirten Gür, "Ülkelerin belli bir stratejik noktaları ve hedefleri vardır. Aynı zamanda stratejik kaleleri vardır. Ayasofya batı ve doğu dünyasının mihmandarı olan Osmanlı'nın bakiyesi, Türkiye Cumhuriyeti’ne dayatılmış en önemli şantaj unsurudur. Dolayısıyla ülkeniz içerisinde olan ve 550 yıldır cami olarak kullanılmış olan bir yerin tekrar camiye çevrilmesi gerekir. Bakın bunu unutmayalım; Türkiye bugün bir kiliseyi sıfırdan farklı saiklerle ibadethaneye, camiye çevirmiyor. 550 yıldır ibadet edilen bir cami geçici bir şekilde müzeye çevrilmiş ve bugün bunu cami ibadet alanına tekrar çevriliyor. Yani Ayasofya’nın müze olmasının bu ülkeye kazancından ziyade önemli bir mihrak noktası olan ibadethaneye, camiye çevrilmesi çok daha önemlidir." dedi.
Sultan Ahmet Camii
"Sultan Ahmet Camii’nin müzeye çevrilmek istenmesi kabul edilemez"
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu’nun TBMM’deki konuşmasında, "Ayasofya da müze olarak korunmalı, hatta Sultan Ahmet de müze olmalı" sözlerine tepki gösteren Gür, "Bugün Ayasofya'nın bile müzeden ibadethaneye, camiye çevrilmesine karşı çıkan ve genetik kodlarında maalesef halen işgalci Bizans ruhunu taşıyanlar, hızlarını alamayıp ‘Sultan Ahmet'i bile müzeye çevirelim’ diyecek kadar iradesini kaybetmişlerdir. Bu kabul edilebilir değildir. Eğer bunlara imkan verilirse ve ellerine imkan geçirse Trakya'daki camiler nasıl yok edilmişse Türkiye'deki camilerde yok edilecektir." ifadelerini kullandı.
"Ayasofya'nın ibadete açılmasının hiçbir şekilde sakıncası yoktur"
Ayasofya Camii’nin ibadete açılması ile ilgili farklı ve yeni tartışmaları gündeme getirmenin bir anlamı olmadığını ifade eden Gür, "Müze haline dönüştürülmüş, 550 yıllık geçici ibadethaneye kapatılmış bir Ayasofya'nın ibadete açılmasının hiçbir şekilde sakıncası olmadığı gibi aynı zamanda İslam dünyasının da önünde kanayan bir yaranın tekrar tamir edilmesidir. Bunun ötesinde Sultan Ahmet gibi yeni ve ilk kurulduğu andan itibaren ibadethane olan yerlerinde bu meseleye meze edilmesinin asla kabul edilebilir, mantıklı yanı yoktur. Bu insanlara da gerekli cevaplar verilmelidir." diye konuştu.
"Hıristiyan veya diğer coğrafyalardaki ibadethaneler neden kapatılmıştır?"
Türkiye'nin neresine giderseniz gidin Sümele’ya, Amasra’ya ve yakın coğrafyamızda Mardin, Hatay ile Diyarbakır’a gidin, yine Gaziantep'te havrasıyla ve kilisesiyle ibadet mekanları hep açıktır. Ancak şu soruyu sormak da fayda var; 850 yıl İspanya'da İslam hakim oldu. 420 yıl Portekiz'de 180 yıl Sicilya'da yani İtalya'da İslam hakimiyeti vardı. Peki, buralarda ibadethanelerden bir tane bulabilir misiniz? Sadece Kurtuba Camii’si var, o da ibadete kapalı ve yıkılmıştır. Kurtuba Camii’sini de ticari ve turist amaçla kullandıklarından dolayı açık tutuyorlar. O zaman şunu sormak lazım; Türkiye'de bu kadar Hıristiyanlığa, Museviliğe ibadet mekanları açıkken diğer Hıristiyan veya diğer coğrafyalarda neden ibadethaneler kapatılmıştır? Bu soruya önce onlar cevap vermelilerdir. Türkiye bu konuda özgürlük, inançsal, ırksal, dilsel açıdan en fazla özgürlüğü barındıran ülkedir. Bunu herkes böyle bilmelidir." şeklinde konuştu. (İLKHA)