İbrahim Dağılma/DOĞRUHABER

 Bu değişikliğe bağlı olarak aceleye getirilmiş veya kısmen düşünülmüş alternatifler üzerinden yeni düzenlemeler oluştu. Çalışma sistemi daha çok uzaktan ve online olarak ayarlandı, ayarlanmaya çalışıldı. Bu süreç, en çok eğitim akışını etkiledi. Okullar, Mart ayından itibaren tedbirler çerçevesinde yüz yüze eğitime ara verdi. Böylece EBA çerçeveli bir eğitim süreci hayatımıza ve evlerimize dâhil oldu. Bu uygulama beraberinde birçok ‘endişe, tartışma ve değerlendirmeyi’ getirdi. Biz de bu sürecin olumlu ve olumsuz etkilerini hem bir veli hem de bir eğitimci olarak sıcağı sıcağına takip etmeye, artı ve eksilerini, yansımalarını görmeye ve izlemeye çalıştık. Bu çalışma da böyle bir izlemin yansımasıdır.

Çalışmamıza Türkiye’nin çeşitli illerinde MEB ve Özel öğretimde çalışan birçok öğretmen dâhil edilmiştir. Hepsinden dönüt almasak da eğitimin farklı kademelerinde, farklı kurumlarında ve farklı illerde görev alan hatırı sayılır bir dönüt olmuştur.

“Pandemi öncesi ve sürecinde eğitimin içinde bulunduğu durum, bu süreçte oluşan kayıpların telafisi, normalleşme süreci olarak umut ettiğimiz önümüzdeki dönemde yapılacaklar ve sürecin eğitime olan etkisi” üzerinde yaptığımız bu çalışma için tarafımıza iletilen izlenim, değerlendirme ve teklifleri bir çerçeve içine almaya çalıştık. Genel anlamda çok sağlıklı olmayacağı endişesiyle EBA programı için değerlendirme sürecini geciktirdik. Bu süreçte EBA ve Online eğitim üzerinden izlenebilen olumlu ve olumsuz yönleri ele alınmış, neler yapılabilir konusuna değinilmiştir. Değerlendirmelerde bazı konularda benzer tespit ve öneriler görülmüştür. Yazı bağlamı açısından tekrarlar elden geldiğince minimize edilmiştir.

EBA veya Online eğitim uygulaması bir yönüyle öğrencilerin ara tatili farklı bir değerlendirme sistemidir. Yüz yüze eğitimin yerini tutabilecek bir sistem değildir. Öğretmenler daha çok bakarak ve okuyarak anlatma yöntemini tercih ettikleri için bu sistem temeli olmayan bir öğrenci için çok da fazla bir fayda getirmemektedir.

EBA uygulamasının ilk günü olan 16 Mart 2020 tarihinde ders arası etkinlikler, başörtülü bir öğretmen ve bir belgeseldeki bir kare bozuk zihniyetliler tarafından eleştirildi. Sistem ikinci günden itibaren neredeyse gizli bir el tarafından Kemalist ve laik zihniyete tümüyle bırakıldı:

“Yok, efendim bayan örtülüymüş, yok Başbakan Menderes’in idam edildiği sahne niçin animasyon olarak gösterilmiş…” gibi bahane içeren ucuz eleştiriler kaale alındı. EBA ekibi, MEB ve Bakan Ziya Selçuk cesur davranamadı ve uygulamanın ilk günkü halinin arkasında durmadılar. Bakanın “Ekip hazırlamış, ben güvendiğim için denetlemeye gerek görmedim ve hemen kaldırıyorum.” Demesi ve bir süre sonra ‘Anadolu Masalları’ adlı ara etkinlikleri ahlak ve inanç yönüyle çoğu şaibeli isimlere vermesi de çok çok yanlış bir durumdu ve bu duruş pedagojik olarak EBA’ya olan güveni zedeledi.

Okulların Korona etkisiyle tatil edilmesiyle başlayan EBA ve farklı platformlar adı altında uzaktan eğitim süreci öğrencilere fayda sağlasa da, örgün eğitimin yerini tutamaz. Çünkü böyle bir eğitim akışında fırsat eşitliği çok azdır. Öğrencilerin çoğu köy ve kırsal alanlarda yaşadıkları için internet, bilgisayar veya akıllı telefonun olmayışı gibi nedenlerden EBA’dan yararlanamadı. Tüm bunlara rağmen bu şartlarda EBA ve benzeri platformlar uzaktan eğitim sistemi adına olabileceğin en iyisi. Duyarlı bir ekip uzaktan yapılabilecek en iyi şeyi yapmaya çalışıyor. Elbette uygulama yönüyle ilk olduğu için eksiklikler olur. Bu sebeple bu yazı ‘bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek’ niyetiyle kaleme alınmıştır.

Korona virüs ile başlayan süreçte okulların önemi, işlevselliği ve öğrencilerin sosyalleşmelerine sağladığı katkı ile öğretmenlik mesleğinin değerli ve bir o kadar meşakkatli olduğu da ciddi anlamda hissedildi. Sosyalleşme anlamında okullaşma ve örgün eğitimin aile ve öğrenciye katkısı bir kez daha görüldü ve uzaktan eğitimin gerekli ama hiçbir zaman örgün eğitim gibi olamayacağı ortaya çıktı. Toplumu bilgi ve doğru öğretiler yönüyle eğiten ve aydınlatan öğretmenlik mesleği daha bir artı değer kazandı. Yetkililer siyasi ve politik hesaplardan uzak bir şekilde süreci doğru adımlarla eğitim ve eğitimci perspektifinden yarınlara katkı sunmak adına değerlendirmelidir. Aksi halde sürece bağlı oluşan aksaklıklar eğitimi hem laçka hem de taraflı bir hale getirecektir.

Korona salgını etkisiyle küresel olarak yaşanan süreç, olağanüstü bir durumdur ve olağanüstü durumlar elbette olağanüstü uğraşlar, çabalar ve çözümler ister. Şaşkınlık, hayretler ve acizlik içinde yerinde çakılı kalmaktansa ağır aksak ve eksik de olsa adım atmak, ilerlemek elbette gerekli ve önemlidir. Sürece bağlı olarak uzaktan eğitimin yaygınlaşması, ekran karşısında geçirilen zamanın artması ister istemez duyarlı insanların, pedagogların ve ailelerin telaşını artırmıştır; lakin ekran karşısında geçirilen zaman ihtiyaç çerçevesinde kontrol edilebilir olmalıdır. Bu hususta çocuğun mevcut şartları önemlidir. Ekran ve sanal ortam ikincil ihtiyaçtır. İnsanların birbirleriyle ilişkili olması, diyalog geliştirmesi, aile, arkadaş olması birincil ihtiyaçtır. Yetkili ve aileler; bu duruma göre öğrenciyi gerekli ölçüde ikincil ihtiyaca yönlendirmeli ve bu konuda etkili olabilmelidir. 

Eğitime aranın verildiği bu dönemin elbette olumsuz yansımaları oldu. Öğrenciler zorunlu olarak okuldan ve öğretmenlerinden uzak kaldılar. Öğrencilerin gelişim süreçleri ve doğru kullanım yetersizliği gibi endişelerle uzaklaştırılmaya çalışıldığı bilgisayar, telefon gibi teknolojik aletlere zorunlu olarak bir yönlendirme başladı. Alınan bazı önlemlerle eksik gedik de olsa eğitim-öğretim devam ettirilmeye çalışılıyor. EBA bu yönüyle öğrencilerin süreçten daha az etkilenmesine vesile oldu. Süreç, bu yönüyle daha önce sıkça dillendirilen “Okula gerek yok, okulsuz da öğrenciler istediği bilgiye ulaşabilir.” Söylemini çürütmüştür.

 

OLUMLU YÖNLER