Çin yönetiminin, 1949 yılından bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan'da Müslüman halka karşı uyguladığı baskı ve tutuklamaları korona salgını bile önleyemedi.
Ajanslara düşen haber ve videolarda korona salgınından büyük darbe alan Çin yönetiminin, son günlerde Doğu Türkistan şehirlerinde düzenlediği operasyonlarda güvenlik kuvvetlerinin sivil halka karşı uyguladığı baskı ve tutuklamalar büyük tepki topluyor.
Güvenlik kuvvetlerinin kendilerini direnen sivil halkı yere yatırarak, zorla kelepçelediği ve toplama kamplarına sürdüğü bildirildi.
Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi ise, Cenevre'de yaptığı açıklamada, "Bir milyona yakın Uygur, kitlesel olarak gizli bir şekilde toplama kamplarını andıran yerlerde zor şartlar altında tutuluyor." ifadelerine yer vermişti.
Çin uzun süre varlığını reddettiği toplama kamplarını daha sonra kabul etmiş ve buraların 'aşırılığa bulaşan kişilerin rehabilitasyonu' için topluma entegre ve meslek edindirme kursu olduğunu öne sürmüştü.
Ancak kamplara alındıktan sonra yurt dışına kaçmayı başaran Uygur Türkleri, söz konusu kamplarda her gün saatlerce Çin Komünist Partisi'nin propagandasının yapıldığını, sık sık işkence gördüklerini ve kamplara alınanlardan bazılarının da gözden kaybolduğunu dile getiriyor.
Öte yandan Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkanı Seyit Tümtürk ise, euronews'e verdiği mülakatta, "Doğu Türkistan'da 35 milyon kişi açık hava hapishanesinde, işgal altında yaşıyor. Çin, fikri ıslahat adı altında 5 milyon Uygur'u cezaevlerinden çok daha ağır şartlardaki toplama kamplarında tutuyor. Uygurlar zulüm altında yaşamaya çalışıyor. Bir kısmı da sorgusuz sualsiz işkence ile öldürülüyor." demişti.