Taliban ile ABD arasında yaklaşık 16 ay devam eden görüşmelerin ardından, 29 Şubat tarihinde Katar'ın başkenti Doha'da savaşı sona erdirecek anlaşmaya imza atılmıştı.
Anlaşma kapsamında ilk olarak Taliban ve Kabil hükümeti arasında kapsamlı bir esir takasının gerçekleşmesi öngörülüyordu.
ABD ile Taliban arasında imzalanan anlaşmada esirlerin serbest bırakılmasına dair şu hüküm yer alıyordu:
"Birleşik Devletler tüm ilgili taraflar ile, tüm ilgili tarafların işbirliği ve onayıyla bir güven inşa edici tedbir olarak, savaş esirlerinin ve siyasi tutsakların süratle serbest bırakılması için bir plan üzerine derhal çalışmaya başlayacağını taahhüt eder. Birleşik Devletler tarafından bir devlet statüsünde tanınmayan ve Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği mensubu beş bine kadar (5000) esir ve diğer tarafın bin (1000) esiri, Afganlar-arası görüşmelerin ilk günü olan 10 Mart 2020, Hicri ay takvimine göre 15 Recep 1441, Hicri güneş takvimine göre 20 Hût 1398 tarihinde serbest bırakılacaktır. İlgili taraflar müteakip üç ay süresince geriye kalan tüm tutsakları serbest bırakma hedefindedir.
Birleşik Devletler bu hedefi tamamlamayı taahhüt eder. Birleşik Devletler tarafından bir devlet statüsünde tanınmayan ve Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği, serbest bırakılan tutsaklarının, bu anlaşmada zikredilen sorumluluklarla bağlı olacağını, böylece Birleşik Devletler ve müttefiklerine karşı bir tehdit teşkil etmeyeceklerini taahhüt eder."
Esir takası gecikmelerle beraber devam ederken, taraflar esirlerin yaklaşık yüzde 50'lik dilimini serbest bırakmış durumda. Esir takasında gündeme gelen bir diğer konu ise, Taliban'ın 'üst düzey' esirleri.
Taliban'ın 'üst düzey' mahkumları
Taliban ABD ile yaptığı anlaşmada bazı 'özel esirlerin' serbest bırakılmasını talep etti. Bunlar hareket için büyük önemdeki liderler ve sembol isimlerden oluşuyordu.
Kabil hükümeti ilk olarak bu isteğe karşı çıktı. Afganistan Yerel Yönetimler Bağımsız İdaresi Müdürü Metin Bek, Nisan ayı başında esir takasına ilişkin yaptığı bir açıklamada, "Taliban 15 üst düzey liderlerinin serbest bırakılmasını istiyor. Bunlar büyük saldırılara dahil olmuş kişiler. Bu kabul edilemez." ifadelerini kullanarak, söz konusu isimleri serbest bırakmayacaklarını dile getirmişti.
Ancak süreç içerisine bu mahkumlardan bir kısmı serbest bırakıldı. Özellikle Mayıs ayı sonunda serbest bırakılan iki isim oldukça dikkat çekiciydi: Abdussabur Selengi ve Gazi Ziyaeddin.
Abdussabur Selengi
Serbest bırakılan isimler arasında kuşkusuz en çok dikkat çekeni Abdussabur Selengi.
Selengi, 2012 yılında Afganistan'da yabancı askerlerin Kuran yaktığı ortaya çıktığında patlak veren protestolar sırasında, başkent Kabil'de bir merkezde iki Amerikan askerini enselerinden vurarak öldürmüştü.
Abdussabur Selengi
Geçmişte Pakistan'da bir medresede eğitim gören Selengi, saldırının ardından kaçarken, 2016 yılında yakalandı.
Selengi'nin 2016 yılına kadarki dönemde İran'a kaçtığı ve burada saklandığı da yerel kaynaklarca ifade ediliyor.
Selengi, yakalandıktan sonra yaptığı açıklamada "Başımı kesseler bile umrumda değil. İki Amerikalıyı öldürdüm ve bununla gurur duyuyorum. Onlar Bagram'da Allah'a küfür etmişlerdi. Ülkemize ayak bastıklarından beri gün yüzü görmedik." şeklinde konuşmuştu.
Gazi Ziyaeddin
Bir diğer isim ise Gazi Ziyaeddin. Ziyaeddin 1 Haziran'da Kabil hükümeti tarafından serbest bırakıldı.
Ailesi ve diğer Taliban mensupları Ziyaeddin'i coşkuyla karşıladı.
Gazi Ziyaeddin'in geçtiğimiz dönem içerisinde Afganistan'ın güneyindeki Kandahar ilinde yabancı güçlere yönelik bir içeriden saldırı düzenlediği ve bazı yabancı askerleri öldürdüğü biliniyordu