DIŞ HABERLER SERVİSİ – ABD Dışişleri Bakanlığın web sitesinden yapılan açıklamaya göre, Malta Hükümeti Rus kamu şirketince Libya'nın doğusundaki darbeci Halife Hafter'in güdümündeki sözde merkez bankası için basılan yaklaşık 1,1 milyar dolarlık sahte Libya dinarını ele geçirdi.

Açıklamada "Trablus'taki hükümetin yönetimindeki Merkez Bankası'nın ülkenin tek meşru merkez bankası" olduğu aktarıldı.

Rusya tarafından basılan sahte banknotların daha önce de ülkede dolaşıma sokulmasının Libya'nın ekonomik zorluklarını artırdığına dikkat çekilen açıklamada, ABD'nin "Birleşmiş Milletler ve uluslararası ortaklarıyla Libya'nın egemenliğini ve istikrarını hedef alan yasa dışı eylemleri önlemedeki arzusunu koruduğu" belirtildi.

RUSYA SAHTE BANKNOTLARI SÖZDE "LİBYA EKONOMİSİNİ DESTEKLEMEK İÇİN" GÖNDERMİŞ!

Libya'nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri darbeci Hafter, ülkenin doğusunda sözde alternatif devlet kurumları oluşturma çabasına girmişti. Bu kapsamda sözde bir merkez bankası kurduran darbeci Halife Hafter, bu sayede borçlanmaya çalışmış ve Rusya'da bastırdığı yüklü miktarda sahte Libya dinarı banknotunu dolaşıma sokarak ülkede enflasyona ve Libya dinarının yabancı para birimleri karşısında değer kaybına yol açmıştı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Libya’nın doğusundaki gayrimeşru güçlerin lideri darbeci Halife Hafter’in güdümündeki sözde merkez bankası için gönderilen sahte banknotların, "Libya ekonomisinin desteklenmesi için gerekli olduğunu" iddia etti.

ABD Dışişleri Bakanlığının Malta makamlarının Rus kamu şirketince basılan 1,1 milyar dolar değerinde sahte Libya dinarı banknotları ele geçirdiğini duyurması üzerine Rusya Dışişleri Bakanlığından yazılı açıklama ile sahte para basılması savunuldu.

Açıklamada, “Bu paralar Libya ekonomisinin istikrarlı işleyişinin desteklenmesi için gerekli.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, "Dolayısıyla, sahte olan Libya dinarları değil, Amerika'nın açıklamalarıdır. Rusya, Libyalılar arasında geniş katılımlı diyalog ve uluslararası toplumun Libya meselesi ile ilgili olarak aldığı kararlara sıkı sıkıya bağlı kalınması çerçevesinde siyasi bir çözüme alternatifin olmadığını sürekli olarak savundu.” ifadelerine yer verildi.