Çok yakın bir gelecekte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları parmak izlerini de içeren çipli kimlik kartlarına geçecek. Her geçen gün daha da dijitalleşen günümüz insanları için bu haber iyi mi, kötü mü?

Türkiye birçok Avrupa ülkesinde kullanılan çipli vatandaşlık belgesine bu yıl geçmeye başlıyor. Birkaç yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm vatandaşlarını sokakta gezerken çipinden ve parmak izinden tanıyabilecek. GPS’ten enlemiyle, boylamıyla gerçek dijital kimliklerin an be an sosyal medyada paylaşıldığı günümüz insanı için bu gelişme iyi haber mi, kötü haber mi? İnternet ve sosyal medya kullanımının en popüler günlerini yaşadığı, megabaytların havada uçuştuğu bugünlerde, kişisel bilgilerin güvenliği, özel hayatın dijital gizliliği konusuna girmektense Amazon cangıllarına girmeyi yeğleyebilirsiniz.

Bu, bütün dünyanın hâlâ hararetle tartıştığı çok geniş ve hayli derin bir mesele. Örneğin Londra sokakları, dünyanın kişi başına düşen kamu ve özel video kamera sayısında dünya lideri. Her yer kayıtta ama İngiltere, çipli vatandaşlık belgesi projesini, parmak izlerinin dijital kaydının alınması konusundaki tartışmalar ve ciddi mali yükü yüzünden rafa kaldırdı. Almanya ise çipli vatandaşlık belgesinin en yaygın kullanıldığı ülke olmanın ötesinde, bu ayın sonunda işverenlerin işe alımlarda sosyal medya verilerini kullanabilmelerinin yolunu açan bir yasa tasarısını da oylayacak.

Biyometrik vatandaş

Aslında kimliklerin dijitalleşme sürecinin önü, 2001 yılında hepimize 11 haneli birer numara verilmesiyle açılmıştı. Eski sarı veya mavi kimlikler T.C. kimlik numarası eklenerek yenilendi. Devlet bu numaraları, 10 yılda neredeyse bütün resmi işlemlerde kullanmaya başladı.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü bunları merkezi bilgisayarlar üzerinden birçok kamu
ve özel kuruma sunuyor. Şimdi dağıtılmaya başlanacak yeni çipli kimliklerse tamamen devlet-vatandaş arasındaki, nüfus-kağıt ilişkisini kökten yıkıyor. Kimlikler artık içinde mikro bir bilgisayar ve radyo anteni taşıyan, çipli banka kartlarına benzeyecek. Üzerine makineler ve insanlar tarafından algılanabilecek biyometrik fotoğraf, metinsel nüfus bilgilerin ötesinde, içinde gömülü çipe, şifreyle parmak iziniz veya biyometrik verileriniz saklanacak. İçindeki antenli çip sayesinde kamu kurumları artık internetle, uzaktan veya özel makinelerle, temas yoluyla kimliğinizi güvenli bir şekilde tanıyabilecek. Böylece devlet ve kurumlarıyla her temasınız elektronik olarak doğrulanmış dijital bir iz bırakacak.

2013 yazından itibaren herkes bağlı bulundukları ilçenin nüfus müdürlüğüne çağrılacak. Vatandaş iki adet biyometrik fotoğrafıyla gidecek ve parmak izini makineye taratacak. Fotoğraf ve metinsel bilgilerin yanı sıra çipin içine parmak iziniz yüklenecek. Parmağınızı basarak kimliğinizi onaylayacağınız makineleri kamu işlemlerinde sıklıkla göreceğiz.

Bunlar işin teknolojik yönü ama parmak izinizin alınması, eskiden beri suçlularla özdeşleşen bir algının, tüm vatandaşlara uygulanması anlamına gelebilir mi? Türkiye’deki projede parmak izlerinin, kişilerin kimliklerinin dışında herhangi merkezi hiçbir yerde tutulmayacağı vurgulanıyor ama iyimserlerin aksine Türkiye’de devlet-vatandaş ilişkilerinin geçmişinin parlak olmadığı bir gerçek. Başbakan’ın, kendisinin bile yasadışı olarak dinlendiğini itiraf ettiği bir ülkede vatandaşların en azından “Büyük Birader” sendromunu tartışması iyi olur.

Milliyet