Denizli’de bir inşaat firması cami duvar yapımının taşeron yükleniciliğini üstlendi.

İş bitiminde, yüklenici firmadan yaklaşık 208 bin TL alacağı olan parayı alamayan üstüne bir de şantiyeden kovulun şahıs işçiliğini yaptığı caminin kubbesine çıkarak intihar girişiminde bulundu.

Şahıs daha sonra ikna ediliyor ama bizim için asıl olay bundan sonra başlıyor

İç içe geçen o kadar çok şey var ki

Caminin duvarını yaptıran firma hangi hakla çalışan insanların ücretini zamanında ödemez? Taşeron firme bu inşaatın yapımında 208 bin lirayı cebinden harcadığını ve yüklenici firmanın kendilerine tek kuruş ödeme yapmadığını söylüyor.

Eğer iddialar doğru ise haram para ile ibadet mekanları yapılamaz. Bir caminin duvarları yapılırken bazı insanlar haksızlığa uğruyorsa bu kabul edilebilecek bir durum değildir. 90lı yıllardaki ifade ile “nerede bu devlet! Neden bu olayın üzerine gitmez!”

Teknik olarak cami duvarı ile hastane duvarı birbirinden farksızdır, ama Allaha ibadet edilen mekanların inşaasında çalışanların haksızlığa uğraması hiçbir müminin kabul edebileceği bir durum değildir. Yüklenici firma hakkında soruşturma açılmalıdır

İhya mekanları olan camiler tehdit aracına dönüştürülemez. Elbette taşeron firma hakkını talep etmelidir. Ama bu yöntem olarak “camiye çıkar intihar ederim” olamaz, asla olamaz.

Elbette hiç kimse hiçbir nedenden dolayı intihara kalkışmamalıdır. Ama intihar girişimi için caminin seçilmesi çok ama çok yanlış bir düşünce.

Velev ki şahsın intihar düşüncesi olmasa da, velev ki oraya çıkmayı alacaklarını temin etmede bir yöntem olarak kullanmak istemiş olsa da bu yöntem korkunç ve nefretle kınanması gereken bir yöntemdir.