ANKARA (AA) 

Wall Street Journal gazetesinin, göçmenlere, avukatlara ve insan hakları aktivistlerine dayandırdığı özel haberine göre, göçe karşı önlemlerini sertleştiren Yunan polisi, ülkedeki sığınmacıları bir araya getirerek zorla Türkiye'ye gönderiyor.

Sınır Şiddetini Gözlemleme Ağının belgelediği vakalar, mart sonundan bu yana en az 250 sığınmacının Yunanistan'dan zorla sınır dışı edildiğini ortaya koyuyor.

Avrupa ülkelerinin göçmenleri geri göndermesi vakalarını belgeleyen sivil toplum kuruluşu Sınır Şiddetini Gözlemleme Ağı Saha Koordinatörü Simon Campbell, Türkiye'ye geri dönen çok sayıda göçmen konuşmadığı için gerçek sayının daha yüksek olduğuna inanıyor.

Yunanistan Mülteciler Konseyi avukatı Dimitris Koros da durumu, "Bu bir sınır dışı değil, hukuk dışı bir geri püskürtme. Cenevre Sözleşmesi'ne ve Yunan yasalarına göre yasa dışı." sözleriyle değerlendirdi.

Koros, Yunan ve Avrupa mahkemelerinde yasal şikayette bulunmak için yakın geçmişte zorla gönderilen 10 göçmenin ifadelerini bir araya getirdiklerini, zorla gönderildiğini söyleyenlerin büyük bölümünün Afganistan, Pakistan ve Kuzey Afrika'dan, bazılarının Suriye ve Irak'tan geldiğini söyledi.

Yunan polisinin resmen sığınma talebinde bulunmamış mülteci ve göçmenleri hedef aldığına işaret eden Koros, Yunanistan'da bir ay boyunca kalmalarına izin veren resmi evraka sahip ve sığınma niyetini dile getirmiş kişilerin, ülke yasaları çerçevesinde sığınmacı olarak kabul edildiğini ve kanuni prosedür olmadan yasal olarak sınır dışı edilemeyeceklerini vurguladı.

Yunanistan Mülteciler Konseyinin göçmenlerden aldığı bilgiye göre, Yunan polisi mülteci kamplarının yanı sıra kapalı gözaltı merkezlerinde kalan göçmenleri de özgürlük vaadiyle Türkiye sınırına gönderiyor.

Dimitris Koros, Yunan polisinin bunları Kovid-19 salgını sayesinde yapabildiğini kaydetti.

Yunanistan'da iki ayı aşkın süre bir kampta kalan 18 yaşındaki Afgan mülteci Nadeem Kohistani, Yunan polisinin kendisini kelepçeleyerek Türkiye sınırına götürdüğünü ve buradan bir insan kaçakçısının teknesiyle Meriç Nehri'nin karşı yakasına geçmeye zorladığını söyledi.

Kohistani, diğer mültecilerle Yunan polisine sığınma başvurusu için ilk adımı attıklarını gösteren resmi evrakları gösterdiklerini ancak polisin kendilerini zorla gönderdiğini, tartakladığını, paraları ve cep telefonlarını aldığını dile getirdi.

Yunan yetkililer ise hukuksuz sınır dışı haberlerini yalanladı.

Yunan yetkililerden sığınmacılara sert taktikler

İnsan Hakları İzleme Örgütünde (HRW) araştırmacı Nadia Hardman, küresel salgın sırasında dünyanın dikkati başka bir yerdeyken insan hakları ihlallerinin cezasız kalmasının daha kolay olduğunu ifade etti.

HRW, mart ayında yayımladığı bir raporda, Yunan yetkililerin sığınma başvurusunda bulunacaklara, Türkiye'ye geri göndermeden önce, tartaklama, kişisel eşyalarına el koyma, üzerlerinde sadece iç çamaşırlarıyla bırakma gibi oldukça sert taktikler uyguladığına işaret etti.

Raporda, Yunan güvenlik güçlerinin ve kimliği bilinmeyen silahlı kişilerin sınır dışı işlemlerini yerine getirdiği ifade edildi. Yunan hükümeti ise bu raporla ilgili yorumda bulunmayı reddetti.

20 yaşındaki Afgan Muhammed Ali Ahmadzi, Yunan polisinin insan kaçakçılarına 45 kişiyi iki tekneyle Meriç Nehri'nin karşı kıyısına geçirmesi için para verdiğini gördüğünü dile getirdi.

35 yaşındaki Suriyeli Halid Hassede, kendisi ve ailesinin botla 21 Mart'ta Sömbeki Adası'na geldiklerinde, oradaki mülteci kampına götürülmek yerine Yunan polisi tarafından limanda üç gün tutulduklarını aktardı. Daha sonra 24 kadar Suriyeliyle Yunan sahil güvenliği botuna bindirildiklerini ifade eden Hassede, kendilerine iltica başvurularının başlatılması için Atina'ya götürüleceklerinin söylendiğini belirtti. Bunun yerine botla Türk kara sularına bırakıldıklarını ifade eden Hassede, oradan Türk sahil güvenliği ekiplerince kurtarıldıklarını dile getirdi.

Faslı Albani Mohmed, Yunanistan'dan ayrılmaları için insan kaçakçılarının teknelerine üzerlerinde sadece iç çamaşırlarıyla zorla bindirildiklerini ve Türkiye'ye gönderildiklerini belirtti. Buraya geldiklerinde halkın kendilerine kıyafet ve ayakkabı verdiğini anlatan Mohmed, koronavirüs önlemleri nedeniyle otobüslerin hizmet vermediğini ve İstanbul'a yürüyerek 4 günde ulaştıklarını anlattı.