İbrahim Toprak / Doğruhaber
Her insanın psikolojik sorunlar yaşayabileceğini belirten psikolog Hatice Dilek Öztürk, sorunların çözümünde bir danışman yardımının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Danışmanlık konusunda ise psikolog seçiminin önemli olduğunu vurgulayan Öztürk, manevi yönü zayıf bir psikoloğun sorunları çözmekten ziyade daha da karmaşıklaştırabileceğini dile getirdi.

HER İNSAN PSİKOLOJİK SORUN YAŞAYABİLİR

Bir Müslüman psikolojik (ruhi) sorunlar yaşayabilir mi?
Müslüman da insan olduğuna göre elbette psikolojik sorunlar yaşayabilir. İnsanı konu eden her şey ve herkes bizim gündemimizde doğru tanımlanmadığı için zaten bugün bu haldeyiz. Ben haklıya hakkını verecek bir bilince ulaşmamızı diliyorum. Neden Müslüman psikolojik sorun yaşar demek bile aslında insanı yeteri kadar tanımadığımızın bir ölçüsüdür. Bu tıpkı “Müslüman güler mi, ağlar mı, korkar mı, şok yaşar mı?” diye sormak kadar tuhaf karşılanması gerekirken, ne hazindir ki üç maymunu oynamaya devam ediyoruz. Yaşanabilecek psikolojik sorunlarla ilgili şunları söyleyebiliriz;
1- Kişinin genlerinde bir yatkınlık olabilir.
2- Kötü aile ve çevre şartlarında yaşıyor ya da yaşamak zorunda bırakılmış olabilir.
3- Kötü bir çevrede kötü alışkanlıklar edinip, iç aleminde kaos yaşıyor olabilir.
4- Başarısız olduğu her konu, onu çökertmiş olabilir.
5- Üzerine çok yüklenildiği için, sistem artık error (hata) veriyor olabilir.
6- Çok aşağılandığı, küfür, dayak, hakaret gördüğü için benlik saygısını kaybetmiş olabilir.
7- Hayallerine bir türlü ulaşamayıp depresyon yaşıyor olabilir.
8- Büyük bir kaza, ölüm vakası, taciz, tecavüz vs gibi acı izler bırakan olaylarla baş edememiş olabilir.
9- Doğru eş, doğru meslek, doğru arkadaş seçmediği ya da seçemediği için, yakınlarının ona yaşattıkları ile nasıl mücadele etmesi gerektiğini bilmiyor olabilir.
10- İnancını gereği gibi bilmediği için, çözüm üretemiyor olabilir.
11- Uğradığı ihanetleri affedemiyor olabilir...
O kadar çok şey sayabilirim ki size. Fakat sanırım bunlar yeterli olur.

ÇÖZÜLEMEYEN SORUNLAR İÇİN UZMAN ŞART

İnanan bir insan karşılaştığı sorun ve sıkıntıları tek başına Kur’an’dan ve sünnetten istifade ederek çözemez mi? Yoksa bir uzmana ihtiyaç var mıdır?
Tek başına çözebilseydi zaten bir destek gerekmezdi. Bunu bir dişçi örneği ile verelim. Bazen diş etinizde hafif bir sorun hissedersiniz gargara vs gibi ev usulü bildiğiniz pratik yöntemlerle çözüm geliştirebilirsiniz. Fakat öyle bir an gelmiştir ki, diş eti çekilmesi başlamıştır ve bir uzman gereklidir artık. İşin en komik tarafı burada başlıyor. Dişçiye gitmek akıllılık, psikoloğa gitme delilik kabul ediliyor hala. Üzgünüm ama gerçek deliler zaten bize gelmezler. Bilmezler ki sorsunlar. Sormazlar ki bilsinler. Eğer tek başınıza veya yakınlarınızla çözemediyseniz evet gururu bir tarafa bırakıp yardım talep etmelisiniz.

EN BÜYÜK ÇÖZÜM İNSANI DOĞRU TANIMAK

Siz psikolojik sorunlara ne tür çözümler sunuyorsunuz?
Benim yaklaşımım tamamen Kur’an ve sünnet merkezli. Şöyle ki; Her yiğidin bir yoğurt yiyişi varsa eğer, ben de bu yoğurdu böyle yiyorum. Hatta bununla da kalmayıp böyle yenmesi gerektiğini çok emin bir şekilde savunuyorum. İyi bir psikolog, iyi bir terzi gibi karşısındaki kişinin ölçüsünü almalı. Nerede giyilecek bir giysi istediğini bilmeli. Ölçüsünü aldığı kişinin dışından daha çok, içi ile ilgilenmeli. Adeta içini dışına çıkarıp bir temizliğe girişmeli. Her giysi nasıl herkese uymazsa, her kişiye özel bir tarz belirleyerek iletişim gücünü aktif kullanıp, muhatabını kalben etkileyecek çözümler sunmalı. Sizin hayatınız danışanınızdan çok farklı olabilir. Ona kendi doğrularınızı anlatamazsınız. İzleri çok iyi sürmeli, doğru adresten doğru malzemeleri alıp, masanıza koymalı, fakat çözüm sunarken bir insan olduğunuzu hatırlayıp Rabbinizden emir almayı bilmelisiniz. Kısaca yöntem, üslup kişiye özel olmakla birlikte genel çerçeve de; kişiyi tanımak için testler yapıp, anılarını öğrenip, sorunların nedenleri üzerinde durup, sonra EFT (duygusal bağımsızlık tekniği) ve psikoterapinin çeşitli yöntemlerini uyguluyorum. Bir de gerek duyarsam hipnoz yöntemini de uyguluyorum.

TÜM MESELEMİZ MUTMAİN BİR NEFİS SAHİBİ OLMAK

Bizler psikoloji bilimini Avrupai bir bilim olarak algılıyoruz. İslam’ın ve Müslümanların psikoloji bilimine katkıları var mıdır? Varsa bunlar nelerdir? İsim olarak Psikoloji biliminin İslam’da bir karşılığı var mıdır?

Bu benim de üzerinde çalıştığım bir saha. Kaynaklar varsa da Türkçeye çevrilmemiş. Olmaması mümkün değil. Var fakat elimizdekiler yetersiz. Nedeni de batının, hümanistlerin, ateistlerin eline terkedilmiş bir saha olması. Fazla söze gerek yok bence. Psikolog kavramının karşılığı Arapça’da ‘Nefsi Tıbbiye’ dir. Bence din psikolojimizi düzene koymak için inmiştir. Tüm meselemiz mutmain bir nefis sahibi olup Rahman’ı hoşnut etmek ve sonra da hoşnut edilmek değil mi? Kul olmanın a b c’sini öğrenmeye gelmedik mi? Mümin olmak bir şereftir elbette ama daha insan bile olmayı başaramayanlardan bunu beklediğimizi farkında mısınız?

KUR’AN KALPLERE ŞİFADIR

Kur’an’ın hangi yönü insan psikolojisi üzerinde daha çok etkilidir?
Ben danışanlarıma ‘Kalbinize ve beyninize talibim’ diyerek iki hayati organın insan için önemini vurgularım hep. Kalpten kastım kan pompalayanı değil elbette. Rahman kitapta onların kalplerine tesir edecek söz söyle der. Kitabın kalplerdeki hastalıklara şifa olduğunu söyler. İnsanların kaş göz hareketlerinden tanınacağını söyler. Çoğu kişiyi ve olayı beden dili ile tanımlar. Bu sorunun cevabı başlı başına bir kitap konusu olabilir. Kitapsız hayatı yaşamak, kanatsız uçacağını savunan bir kuş olmaktır diyeceğim ama biliyorum ki kuşlar bunu asla savunmaz. Ya biz insanlar?
İslam ile beşeri ideolojilerin “akıllı olma” kriterleri aynı mıdır?
Nasıl olsun ki mümkün değil. Akıl kalbin bir işlevidir. Dolayısı ile İslam’a göre “akıllı insan” kalbinin pusulasını Rahman ve Rahim olan rabbine çevirmiş insandır. Onlara göre ise her şey beyin fonksiyonları ile koordine edilir. Peki; nefis, sezgi, duygu nedir öyle ise? Akıllı dedikleri IQ’ su yüksek insan ise, tüm dahilerin akıllı davranması gerekir. Böyle olmadığını size kendi sahamdan bir örnekle ispatlayayım. Şizofrenler çok zeki insanlardır çoğu zaman, fakat bu onları maalesef akıllı yapmaz. Tarihte de pek çok örnek var meraklısı araştırabilir bu somut gerçeği.

ŞİFA RAHMAN’DANDIR

İnanan bir psikolog ile inanmayan, iman etmeyen bir psikolog arasında ne gibi farklılıklar vardır. Bu minvalde herkes her psikoloğa gidebilir mi?

Hayati bir soru. Neden mi? Gittiğiniz psikoloğu dinlediğinizde bazen dünyanızı kazanabilir fakat ahiretinizi kaybedebilirsiniz de ondan. Eğer Allah, kitap, peygamber onun ilgi alanına girmiyorsa, ya da işine karıştırmıyorsa veya giriyor fakat özel ‘gıcık’ kaptıklarından iseniz haliniz harap. Bu nedenle elbette çok iyi araştırmalı, sizin hayat görüşünüze uyan biri ile çalışmalısınız. Yoksa bozuk olan psikolojiniz iflas edebilir.
 
Ben kendi adıma işimi yaparken önce durumu tespit etmek için kişiyi dinler, tanır, kişiyi kendisine tanıtırım. Ardından da emin adımlarla kitabı (Kur’an’ı) baz alarak çözümler sunarım. Bence demem kısaca. Nefsimi tatmine değil, kişiyi iyileştirmeye vesile olmaya gayret eder, fakat şifanın Rahman’dan geleceğini hep bilirim. Rahman’dan tüm psikolojik sorun yaşayan kardeşlerime acil şifa, yakınlarına da sabır diliyorum.
 
Hatice Dilek Öztürk Kimdir?

1971’de Düzce’de doğdu. Üniversite eğitimine Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde Gıda Mühendisliği okuyarak başladı. Daha sonra Newport International Üniversitesinde Davranış Bilimlerini bitirdi.
 
Eğitimine Psikoloji Bölümü Yüksek lisansı alarak devam etti. İyi derecede İngilizce bilmenin yanı sıra Omni Temel Hipnoz, Omni İleri Hipnoz, EFT Eğitimi sertifikalarına sahiptir. Hatice Dilek Öztürk halen Ankara’da Huzur Psikolojik Danışmanlık Merkezinde çalışmalarına devam etmektedir. Hatice Dilek Öztürk’ün “Sarp Yokuş” isminde bir kitabı da bulunmaktadır.