Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz
Fazla meşgul etmeyeceğim ama bir iki günde gördüklerimi aktarmak istiyorum. Yer İstanbul... Covid-19 virüsünün en yoğun olduğu şehir. Ramazan’ın son günleri. Bir haftada dünyada binlerce insan bu virüsten hayatını kaybetti. Türkiye’de bir haftada yüzlerce kişi ölüyor ve binlerce kişiye covid-19 teşhisi konuluyor. Hani bu geldiğimiz durum insanları biraz da olsa düşündürecekti ya? İşte pek böyle bir görüntüyü göremedim. Karantinada galiba sadece diziler seyretmiş gibi bir hava vardı sokaklarda. Ramazan havası hiç görmedim. Sigara içenler, çay-kahve içenleri çok gördüm. Özellikle gençler hiç bir şeyi umursamıyor gibiler. Sosyal mesafeyi koruyan çok az. Kurallara uyan da az. Artık millet bu virüse alışmış gibi geldi bana. Ölenleri düşünen çok az gibi geldi. Herkes ekonomiyi düşünüyor! Pastaneci pastaneyi düşünüyor, fırıncı fırını düşünüyor, tarla sahibi tarlayı. Herkes bir şey satmak, para kazanmak ve geçimini sağlamak için uğraşıyor. Evde kalanlar evde kalmayanlardan şikayetçi, çalışmayanlar çalışanlardan şikayetçi. Durum gerçekten çok karmaşık. Milleti gergin, sinirli ve patlamak üzere gibi bir halde gördüm. Yollarda yoğun trafik gördüm. Pazarlar kalabalık, marketler dolu ve sosyal mesafeyi takan ve uygulayan yok. Karantinanın ilk günlerinden bir eser bile kalmamış güzel İstanbul’da. Millet rahatladı ve covid-19’u yendik havasında… Sokakta dolaşan maskelilerin ve maskesizlerin oranı aynı. Bu hal sadece İstanbul’da değil her yerde aynıdır. Dünyada hangi ülkesine bakarsan bak durum aynı. Değişen pek bir şey yok. Her ülke ekonomiyi düşünüyor. Karantinayı yavaşça kaldırmaya başladılar. Fakat, covid-19’a karşı dünya bir şey bulamadı. Geldiğimiz nokta çok net, 1961’de uzaya giden insan, 2020’de mutfakta “çoraptan” maske yapmaya çalışıyor!
Camiler kapalı, ama ezanları susturmayan Rabbime şükürler olsun. Ramazan havası olmasa bile nadiren Ramazan ayından ve oruçtan bahsedenleri de gördüm. Dernek ve vakıfların isimler yazılı yeleklerle fakirlere erzak dağıtanlar ve yoksullara yardım edenler de vardı. Bedava Allah rızası için maske dağıtanları da gördüm, sevindim. Asker cenazelerinde tüm ülke olarak yas tutulurdu, ama covid-19’dan ölenler için yas tutanları göremedim. Bir de ezanlarımız olmasa tıpkı bir Batı şehrine dönmüş gibi gördüm İstanbul’u. Ramazan’da elinde sigara ile dolaşan gençler, selfi yapan gençler, elinde içeceklerle dolaşan ve çekirdek çıtlatan gençleri gördüm. Tabii ki hayat devam ediyor, yaşamak zorundayız. Ama galiba dinimizi unuttuk, artık dinimizi ciddiye almıyoruz. Belki yeterince gençlere dinimizi anlatamadık. Acaba, nerede yanlış yaptık diye düşündüm. Geçerken selam veren görmedim. Ben selam verince şaşırıp, ‘Amca bir şey mi istediniz’ diye şaşıranları gördüm. Demek istediğim, hani zor durumlarda veya bir bela gelince insanlarda Allah korkusu uyanır deriz ya? İşte o hali görmedim. İnsanlar hiç bir şey olmamış gibi devam ediyor gibi geldi bana.. Facebook’ta, instagram’da canlı yayın yapan, ayetleri yayımlayan, hadisler yazanlar çok, beğenenler de çok. Ama sosyal ağdan çıkıp dışarıya çıktığında hiç göremedim onları. Galiba, hiç ders almadık ve almak da istemiyoruz. Parayı, ekonomiyi düşünmekten içinde Kadir gecesi olan Ramazanın son günlerinde Allah’a yönelip gerçek tövbe etmekten aciz mi olduk acaba?! Elbette bunu yapanlar vardır... Ama genel hal vahim! Bu hayatımızda son bir fırsat olabilir. Gök kapıları tövbeye ve duaya açık iken millet olarak tövbe istiğfar etmezsek daha büyük bir veba üzerimize gelmekten korkarım. Ekonomiyi ve geçim sıkıntımızı düşündüğümüz kadar bir de ekonomimizi ve geçimimizi sağlayacak olan Allah’a yönelmek zorundayız. Hani, rızık veren Allah idi! Covid-19’a karşı henüz bir silah bulamadık, dayanacağımız tek şey Allah’tır. Her şeyi düzeldi diye sokağa dökülürsek inanın bu bela daha büyük bir şekilde üzerimize yeniden çökecektir. Allah korusun! O zaman ne ekonomimiz kalır ne de biz. Bu son fırsat olabilir! Nuh’un çağrısıyla bitirelim, “Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır. (Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin. Size ne oluyor da Allah için bir vakar (saygınlık, büyüklük) ummuyorsunuz?” (Nuh Suresi, 71/10-13).